"Gözlerimi kapatmak istiyorum, sonsuz karanlığa.
Görmek istemiyorum göz yaşlarını."8 Kasım 1938, Almanya
Bedenim üşüyordu. Sadece havanın soğukluğunu hissedebiliyordum. Büzüşüp ısınmak istiyordum ama yapamazdım. Ufacık bir hareketimde tüm kemiklerim sızlıyordu.
Canım çok yanıyor. Acıya karşı güçlü duramıyorum. Çığlıklarımı atmak istiyorum. Ama çığlıklarımı atacak gücüm bile yok. Sadece sessizce akıttığım göz yaşlarım ve hıçkırıklarım vardı.
Neden öldürmediler beni? Neden yaşattılar ki? Ölüden ne farkım kalmıştı ki? Sadece bedenim bu gezegende canlı bir şekilde duruyordu. Onun dışında bir ölüden farkım yoktu. Ama şimdi bedenim de hareket etmiyor. O zaman neden hayattayım? Ölmem gerekmiyor muydu?
Tanrı'ya yalvarıyordum canımı alması için. Lütfen, daha fazla yaşatma beni burada. Bak işte, ölü gibi yatıyorum. Kıpırdamıyorum. Ölmeye hazırım adeta.
Buraya doğru yaklaşan ayak sesleri duyuyordum, yarı açık bilincimle. Yine o askerler mi geliyordu?
"Felix!" Bu Hyunjin'di. Ne diyecektim ona? O an Tanrı'nın daha çok canımı almasını istedim. "Felix! Ne oldu sana?" Hafif bir şekilde sarsıyordu fakat bu bile canımı yakıyordu.
"H-Hyunjin, yapma."
"B-ben çok özür dilerim," dedikten sonra sarsmayı bırakmıştı. Sadece bana bakıyordu. Bir yandan da göz yaşlarını akıtıyordu. "Lütfen, anlat. Neler oldu?"
"B-ben özür dilerim."
"Neden özür diliyorsun?"
"Hyunjin, beni yerden kaldırır mısın?" Bunu sorduğum için kendimden utanmıştım. "B-ben yapamıyorum. Hareket edemiyorum."
"Merak etme, dikkatli olacağım ve canını yakmayacağım," dedikten sonra dikkatlice beni almaya çalışmıştı. Her ne kadar dikkat etse de her yerim sızlamaya ve ağrımaya devam etmişti. Beni yavaşça oturur pozisyona getirmişti. Fakat kasıklarım ağrımaya başlamıştı. Bu yüzden de yüksek sesli olmayacak şekilde çığlık atmıştım. Hyunjin'e çaktırmamaya çalışmıştım. Ama onun gözleri benim üzerimde olduğu için anında fark etmişti. "Çok özür dilerim. Çok mu canın yandı?"
"H-hayır iyiyim," dedim ve tebessüm ettim.
"Ben sakin kalamıyorum Felix. Lütfen, anlat." Karşıma oturmuştu. Nasıl anlatabilirdim ki? Yapamazdım bunu.
"Anlatamam Hyunjin." Yüzümü ellerinin arasına aldı ve kendisine çevirdi. Gözlerim onun gözleriyle karşı karşıyaydı ve ben ona bakamıyordum bile. Bu yüzden bakışlarımı kaçırıyordum. "Neden bana bakmıyorsun? Neden Felix?"
"Yapamam. İsteme bunu benden." Göz yaşlarım tekrar akmaya başlamıştı.
"Sen çok güçlüsün Felix. Yapabilirsin bunu," dedi ve devam etti. "Hani birlikte dayanacaktık."
"Ben dayanamadım, özür dilerim. Güçlü olamadım. Kendimi koruyamadım, yapamadım bunu."
"Hayır, sen çok güçlüsün. Buraya kadar dayandın," dedi ve devam etti. "Seni zorlamak istemiyorum. Ama lütfen, yapma bunu. Senin acı çekmeni öylece izleyemem. Bu bana daha çok acı çektirir." Nasıl yapacaktım bunu? Nasıl anlatabilirdim? Bir süre sessiz kaldıktan sonra konuşmaya başlamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
K.G. || Hyunlix
Dla nastolatków"Seninle gökyüzünde yaşayacaktık. Sen soldun, yıldızların da seninle soldu. Ben ise senin soluşunla öldüm."