斷 1

478 29 17
                                    

....
...
..
.
"MİKA-CHAAAĞĞĞN!!"

  Sevgili arkadaş(!) ve meslektaşım Shizu bana geçici sağırlık yaşatan o çığlığı attığında katanamı parlatmakla meşguldüm.

"Ne var?"

Yedi yirmi dört neşe patlaması yaşayan arkadaşım bana arkamdan sarıldı.
"En sevdiğim Kinoe nasıl?"
"İyiyim... Sen?"
"Sana mükemmel bir haber getirdiğim için harikayım! Şimdi sor hadi, de ki, Ne haberiymiş bu?"

Gözlerimi devirip dediklerini tekrarladım.
"Ne haberiymiş bu?"
"Kagaya-san'dan bir davet!"

Kagaya-san'dan bir davet mi?

"Berbat bir espri."
"Espri falan değil. Bak, karga getirdi."

Elime tutuşturduğu zarfın üstündeki damga, Shizu'nun doğru söylediğini kanıtlıyordu. Gerçekten İblis Keser birliğinin başından haber vardı.

Zarfı yırtıp içindeki kaliteli kağıdı açtım. Shizu da omzumun üstünden okuyordu...

"... İblisle demek..."

  Mektup, yanlarında bir iblisle gezen üç Mizunoto'dan bahsediyordu. İblis, aralarından birinin kız kardeşiydi ve Kagaya-san iblise izin vermişti. Yine de bazı çevrelerin hala şüpheleri vardı, bu şüpheleri gidermek için en yüksek rütbede bir teselliye ihtiyaç duyuyorlardı...

Bununla birlikte bir sürü şey anlatıyordu mektup. Sonundaysa aynen şöyle yazıyordu:

"Güvenilir Kinoe'm Murasaki Mikazen, bu üç çocuğuma ve insan yemeyen o iblise rehber olarak seni uygun gördüm. En kısa sürede, ana karargaha gelmeni arzu ediyorum."

Shizu kocaman olmuş gözlerini bana dikti.
"İ-i-iblis??? Karargahta izin verilen bir iblis? Kıyamet alameti bu! Başımıza taş yağacak!"

"..."

"Ne yapacaksın Mika-chan?"

"Karargaha gideceğim."

"NEEEYYYYĞĞ??"

"Görev görevdir, değil mi? Hem Kagaya-san izin verdiyse iblis gerçekten zararsız demektir. Korkacak bir şey yok."
_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-

Kılavuz kargamın aralıksız "Güney-Güneydoğu'ya!"ları ve bana el sallayan astlarım ve meslektaşlarımın "ay n'olacak acaba" katkılı bakışlarıyla yola çıktım. Doğu bölge karargahının tüm üyelerinin gözlerini üstümde hissedebiliyordum resmen. Nihayet beni göremeyecekleri kadar uzaklaştığımda, olgun ve karakter sahibi birinin yapacağı ilk şeyi yaptım: Esaslı bir çığlık attım.

Daha önce onlarca kez refakatçi olmuştum... Ama iblis? İBLİS?!

Onlarla Mor Salkım Malikanesi'nde buluşmam gerekiyordu. Sadece yarım günlük yolum vardı, akşama doğru oraya ulaşacaktım... O zamana dek ne yapacağımı kararlaştırmam gerekiyordu.

... Pekala, iblise ve abisine yoğunlaşacağım. Diğerleriyle anlaşmak zor olmasa gerek, eğer iblis gerçekten güvenilirse... Çok da problem olmayacaktır... Umarım.

İki saat kadar yürüdükten sonra mola verdim, tabi işgüzar kargam da omzuma konup yemekten payını beklemeye başladı.
"Hayır, sen sabah üç kişilik yemek yedin zaten. Benim payımla birlikte! Defol şimdi."

Oburluğu ve özellikle dangoya olan sevdası yüzünden Dango dediğimiz kargam bir kez daha sahibine yaraşır biri olduğunu gösterdi, pençelerinde pirinç topundan koca bir parçayla havalandı.

"Pis hırsız! Sen yine elime düşersin!"

Evet elime düşecekti, ama ben yine yemeğimi ona verecektim. Neden? Çünkü günün sonunda o benimdi, olur da ölürsem ölüm haberimi yayacak olan oydu ve hayatım boyunca bana ondan daha fazla yol gösteren kimse olmamıştı.

Her neyse, yine doymadan yemeğim bitti ve yoluma devam ettim. Mor Salkım Malikanesi uzaktan görünmeye başladığında elimde olmadan katanamın kabzasını kavradım.

...
..
.

Oradaydılar. Kapının hemen önünde bekliyorlardı. Yutkundum, iblislere karşı olan tüm içgüdülerimi bilinçaltımın derinliklerine gömüp gülümsedim.

"Selam!"

O ana kadar fark etmediğim, domuz başlı bir yaratık ortaya çıktı ve kükredi.
"BİR İBLİS! MONJIRO, ŞİMDİ BENİ İZLE!"

Ve tuhaf şekilli iki kılıçla üzerime atladı.

Inosuke'yi Adam Etmek ~ Inosuke Hashibira Fanfiction Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin