Chapter Five, Ten Cuidado.

10 0 0
                                    

Gücümün kaynağı, sevgin.

®

Gözlerimi aralayarak kurumuş damağım ile suratımı buruşturduğumda doğrularak yatağın yanındaki komidinin üzerindeki saate bakınmış, yalnızca iki saat uyuduğumu farkettiğimde Jungkook'un bensiz iki gün geçirdiği aklıma gelmişti. Denize uyumanın bir yolunu bulmalıydım.

Odanın ışığını saliselik yanıp sönerken bakışlarımı kapıya çevirdiğimde görüş açıma giren bedenle istemsizce yerimde sıçramış, kulağıma dolan ince tonlu baskın ses ile gerilerek derin bir nefes vermiştim.

"Sana söylemiştim."

Göz devirerek ayaklandığımda karşımda bitki özünü çaldığım cadı gibi dikilen Rose'ye kısa bir bakış atmış, ardından yanından ayrılarak mutfağa doğru ilerlemeye başlamıştım.

"Sana da günaydın."

"Saat gecenin üçü Taehyung."

"Oysaki iki gün çoktan geçti."

"Deniz erkeğini mi özledin?"

İlerlemeyi sürdürürken verdiğim hızlı cevaplar arasında duyduğum sıfatla duraksamış, kaşlarım çatılırken yavaşça Rose'ye doğru dönerek sorgulayıcı ses tonumla konuşmuştum.

"Sen nerden biliyorsun?"

"Dikkat et."

"Ne?"

"Sadece, dikkat et. Gücünü şu an o sağlıyor ama dikkat et. "

Başımı yana yatırarak beni uyardığı kısmı görmezden geldiğimde nazik bedene doğru yaklaşmış, omuzlarını dikleştirmesiyle konuşmuştum.

"Yeni görünüşünü sevdim, sarışın. Enerjin de sarı mı bari?"

"Ben hâlâ kızıl şeytanım, Taehyung. Senin görünüşün de değişmiş, yukardakini başka bir iblise vermişler."

Gözlerimi tekrardan devirerek arkamı döndüğümde mutfağa adımlamış, su şişesini kavrayarak kapağını açtığımda doldurduğum bardağı kavrayarak dudaklarıma götürmüştüm. Aklıma gelen şey ile yutkunurken suyu tamamen bitirmiş, bardağı yerine koyarak kızıl cadıya dönmüştüm.

"Benim gücüm neden Jungkook'tan geliyor?"

"Denizlerin Tanrısı'nın oğlu seni kurtardı Taehyung enerjisini enerjine işlemiş bunu görebiliyorum, ne bekliyordun?"

"O da doğru aslında."

"Hiç değişmemişsin gerçekten, hâlâ gerizekalısın."

"Sus lan."

Hızlıca mutfağın ortasına portal açtığımda kırmızı ışıklar arasındaki morluk ilgimi çekse dahi sorgulamamış, portaldan geçerek denize ulaştığımda bedenimin direkt olarak suya düşmesiyle eş zamanlı olarak beni sarmalayan beden sırıtmama sebep olmuştu.

"Özledim Jungkook."

"Ben de özledim, ama çok meşgulüm bu aralar o yüzden denizde kalmanı teklif edemiyorum, yanında olmazsam nefes alamazsın, biliyorsun."

"Biliyorum prensim sorun değil, ben bulacağım zaten bir yolunu ama şimdi beraber bir şeyler yapmaya bakalım vakit varken."

Karşımdaki beden kıkırdayarak bedenimi serbest bıraktığında denizin derinliklerine doğru yüzmeye başlamış, peşinden yüzmeye başladığımda uzaktan bizi izleyen gözleri sırtımızda hissedebiliyordum. Duraksadığımda Jungkook bunu farketmiş, yanıma gelerek bileğimi kavradığında beni de peşinde sürükleyerek incilerle süslenmiş deniz altı şehrine inmemizi sağlamıştı. Şaşkınlıkla bakışlarımı Jungkook'a çevirdiğimde gördüğümü farketmesiyle aynı şaşkınlığı onda da görmüştüm.

Aliento : © TaeKookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin