3

71 13 9
                                    

                             🌾

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


                             🌾

Havanın soğuk esintisi kahve saçlarının arasından süzülüyordu. Güneş yeni yeni dağların ardından ışınlarını yeryüzüne yansıtıyordu.

Gün doğumu.. onu rahatlatan nadir şeylerden biriydi.
Gün batımını da çok severdi ama gün doğumunu bir ayrı severdi. Çünkü onu görmek için sabah sıcak yatağından çıkma zahmetinde bulunuyordun. Ona hayatı anımsatıyordu bu.

Ve bu sessizlik... sadece doğanın müziği kulağını okşuyordu. Kuşların uzaktan gelen cıvıldayışları, ağaçların rüzgarın esintisiyle hışırtısı... hepsi bir yudum huzurdu anlayacağınız.

Yorgundu aslında ama uyku tutmamıştı bir türlü. Jungkook'un ahırlarında uyuyor oluşu, onunla iki kelime de olsa konuşmuş olması, o güzel sesini duymuş olması, hepsi her aklına geldiğinde kalbini yerinden hoplatıyordu.

Derin bir nefes aldı Taehyung. Serin hava ciğerlerine nüfus etti. Üzerine bir şey almadan çıkmıştı evden, titriyordu hafiften. Ama içindeki yangın dinmek bilmiyordu. Böyle bir tezatlık içinde olmak bile ona uzun zaman sonra yaşadığını hissettiriyordu.

Sanki tüm hayatı Jungkook'un gelmesiyle yeniden canlanmıştı, daha katlanılır bir hâle gelmişti.

Jungkook onun adını bile yeni öğrenmişken tüm hücrelerinin onunla dolu oluşu Taehyung'a haksızlık gibi geliyordu. Ama bunları göze alarak sevmişti onu. Bir beklentisi yoktu bu kalp ağrısından..

Düşüncelerinden sıyrılarak ayağa kalktı eve geri dönmesi gerekliydi. İşe gitmeden Jungkook' u kontrol etmeliydi.

Biraz sonra tüm kasaba uyanır günlük telaşlar içinde bir koşuşturmaca başlardı.

Ağır adımlarla eve doğru ilerledi toprak yolda. Eve geldiğinde sessiz olmaya çalışarak ahıra doğru yöneldi. Vücudu titriyordu adeta lakin bunun soğukla bir alakası yoktu. Biraz sonra onu göreceği içindi bu tepkileri..

Yavaşça araladı ahırın kapısını Taehyung. İçeriye doğru adımladığında onun saman balyasının üzerinde hâlâ uyuduğunu fark etti. Ahır kapısının tahta aralıklarında içeriye hücum eden güneş ışınları o kadifemsi saçlarına ve bembeyaz cildine vuruyordu Jungkook'un. Bir insan uyurken nasıl bu kadar meleksi ve masum görünebilir bunu düşünerek derin bir iç çekti Taehyung.

Her iç çekişte ömrünün azaldığına dair bir cümle okumuştu bir kitapta, bu gidişle her Jungkook'u gördüğünde iç çekerse ömrünün oldukça kısa süreceğini düşünerek gülümsedi.

Birçok kitap okumuştu ama Jungkook'un güzelliğini anlatacak bir cümle kurabileceğini zannetmiyordu. Yavaş adımlarla Jungkook'a doğru adımladı onu uyandırması gerekiyordu ama sesinin çıkacağından şüpheliydi. Dili tutulmuştu sanki.
Bir anlık cesaretle esmer elini onun kahve saçlarına daldırmak o yumuşaklığı hissetmek istedi. Bu karşı konulamaz hisle parmak uçları karıncalandı. Elini yavaşça saçlarına doğru uzattı, kalbi ağznda atıyordu adeta.

O sırada Jungkook'un kirpikleri titreşti ve usulca gözlerini açtı. Hemen elini indirdi Taehyung yakalanmış olabileceğinin düşüncesiyle yanakları kızardı.

Uyku sersemi olan Jungkook ilk uyandığında nerede olduğunu idrak edemedi. Daha sonra dün geceki yaşananlar aklına gelince gözlerini iyice açarak dün tanıştığı esmer oğlanın yüzüne çıkardı kahve irislerini.

Taehyung kendisine baktığını fark edince o da bakmaya başladı. Birkaç saniyelik olan bu göz teması ona bir asırmış gibi geldi, içini titretti adeta. Ne dese bilemedi. Ne yapmalıydı ona kalmış olsaydı bu göz temasını hiç kesmeden gün sonuna kadar bunu sürdürür tüm özlemini böylece bir nebze de olsa gidermiş olurdu. Ama kendisinin işe Jungkook'un da ahırdan ayrılması gerekiyordu.

"Ah, uyanmışsın."

Evet, diyerek gülümsedi Jungkook.

Benim işe gitmem gerek, o yüzden seni kontrol etmek istedim. Gün içinde anneannem kızımı kontrole gelir o yüzden gitsen iyi olacak dedi utangaç bir ses tonuyla Taehyung.

Evet haklısın dedi mahçup bir şekilde Jungkook.

Ayağa kalkarak silkelendi saçlarının arasında saman parçaları vardı. Kendisi bunu fark etmese de Taehyung onun saçlarına takılı kaldı ve o an düşünmeden esmer eli beyaz tenli çocuğun saçlarının arasında yerini aldı, sanki yıllardır elleri ait olduğu yeri bulmuş gibiydi.

Ne yaptığının farkına varan Taehyung bozuntuya vermeden saman parçasını saçından alarak Jungkook'a gösterdi ve utangaç bir şekilde gözlerine bakarak gülümsedi.

Jungkook'a esmer oğlanın yaptığı bu hareket tatlı geldi. İşin garip yanı ilk defa bir erkeği tatlı buluyordu.

Ama daha fazla zahmet ve sıkıntı çıkarmak istemeyen Jungkook dün gece ona yardım eden esmer çocuğa teşekkür ederek oradan ayrıldı.

Sırtını döndüğü andan itibaren ondan gözlerini alamadı esmer çocuk. Sanki tüm yaşadıkları onun rüyasından bir parçaymıs gibi geliyordu. Biraz önce Jungkook'un uyuduğu balya üzerine vücudunu bıraktı, hâlâ onun sıcaklığını koruyordu saman balyası.. böyle küçük detaylarda kaybolmak istiyordu Kim Taehyung.

Ne kadar süre geçtiğini bilmiyordu, daha sonra üzerini silkeleyerek kalktı Taehyung. Onunla bir daha ne zaman karşılaşacaklarının merakıyla işe gitmek üzere ahırdan ayrıldı.

                         .ೃ࿔*࿐

Sonunda yazabildim nasıl olduğu hakkında bir fikrim yok. Umarım beğenirsiniz bölüm biraz kısa oldu kusuruma bakmayın. Ve onları çokça sevin. Alttaki yıldıza basan parmaklarınızdan öpüyorum 🤍

Monachopsis || TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin