damat değil evlat. part II⁶

306 33 23
                                    

"Altay alt tarafı babamla tanışacaksın. Çiçek çikolata ne alaka, kimi istiyoruz?"

Gülce kucağına doluşturulan çiçek ve çikolatayı tutmaya çalışırken uzanıp çikolata kutusunu açıp içinden bir çikolata almaya niyetlenmişti.

Kutu sevgilisi tarafından elinden alınana kadar.

"Hakan babama onlar çirkin ördek. Dokunma."

Gülce gözlerini devirip arkasına yaslandı, koca buketi de torpidonun üzerine bıraktığı sırada Altay çiçeği alıp tekrar sevgilisinin kucağına bıraktı.

"Bu çiçekler senin güzelliğim."

Gülce'nin içi erirken tekrar çikolata kutusuna uzanmış, ancak yine Altay tarafından durdurulmuştu.

"Kızım dursana, Hakan babama diyorum ya onlar."

"Benim babam şeker hastası seni küçük şapşal. Her halükarda ben yiyeceğim ya bunları, bırak bir tane alayım ya!"

Altay arabayı anında stop ettirirken Gülce hafifçe öne doğru gidip geri koltuğa yapışmıştı.

"Dalga geçiyorsun değil mi benle?"

"Yoo, niye geçeyim? Ben sana sabahtan beri çikolata yerine meyve al diyorum. Sen öyle şey mi olur diyorsun?"

Altay şaşkın bakışlarını sevgilisine çevirirken Gülce ufak bir kahkaha attı.

"Allahım, tipe bak! Ne şapşalsın öpeyim mi bir kere?"

"Ne, tenhaya mı çekeyim?"

"Altay manava sür sevgilim."

Altay da Gülce gibi ufak bir kahkaha atıp gülcesinin minik elini avucunun içine alıp kızgın yağdan yanıp iz bırakan yanık izine ufak bir öpücük bırakmış, ardından da canı gibi koruduğu çikolata kutusunu sevgilisine uzatmıştı.

"Al bakalım, nasılsa hepsi senin."

Gülce sevinçle ellerini çırparken Altay güzel sevgilisinin bu çocuksu haline kocaman bir tebessüm etmişti.

O kadar mutluydu ki... hayatında hiç hissetmediği duyguları bu ufak tefek kız sayesinde hissediyor olmak içini huzur dolduruyordu genç adamın.

Her deplasmana gidişinde deli gibi özlüyordu.

Her gittiği yerde Gülcesini görmek istiyor, Gülcesini maçlara götürmek istiyordu. Ancak Gülce koyu trabzonsporluydu ve ısrarla maçlara gelmeyi reddediyordu.

En son durup dururken '2010-11 şampiyonu trabzonspor'dur.' kavgası çıkmış, Altay o akşam kendini gülcesinin kapısının önünde beklerken bulmuştu.

İş ve aşkı birbirine asla karıştırmazdı Altay, o yüzden çoğu futbol tartışmasına girmekten itinayla kaçınırdı.

İlişkileri başlayalı beş ay kadar olmuştu ve gelen geçen herkes Altaydaki değişimi fark etmişti.

Gülce ile tanışmadan önce taraftarın tepkisini kötü yönde çektiği için linkler yemiş, hayata küsmüştü genç adam.

Sonra bir gün, tavuk poşetiyle tesise giren o ufak tefek sinir küpünü görmüş ve tekrardan hayat bulmuştu.

Gülce o günden sonra tesise hiç gitmemişti. Altay elinden geldiği kadar verilen her yemek siparişini oradan yaptırmış diğer erkek çalışanın paketleri getirmesi için ayrı bir istekte bulunmuştu.

Gülceyi insanlarla tanıştırmak kesinlikle istiyordu, ancak bunu tesiste değil, birlikte dostça yenen o güzel akşam yemeklerinden birinde yapmak istiyordu.

sad march, altay bayındırHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin