IV

507 29 18
                                    

Kız top haline getirdiği kağıdı iki sıra önündeki çocuğun kafasına atarak sırıttı.

Birkaç saniye sonra istediği gibi, kendisine dönmüştü. Öğretmen hala tahtaya yazı yazmakla meşgul olduğundan sessizce "ne var" anlamında kafasını sallamakla yetindi.

Kız da sadece dudaklarını oynatarak cevapladı.

"Çİ-KO-LA-TA-MI AL A-MI-NA KO-YA-YIM."

Çocuk göz devirip önüne dönerek sıraya düşen kağıdı aldı ve kıza geri fırlattı. O sırada bir sıra önündeki Recep, Emirhan'ın ensesini şaplaklayıp önüne dönmesini fısıldadı.

Zil çaldığında Akasya, Güneş'in üzerinden atlayıp Recep'in omzuna dirseğini yasladı ve önündeki bedenle muhatap olmaya çalıştı.

"Gelsene benle."

Kafasını yana çevirip hafifçe kaşlarını çattı. "Nereye?"

"Kantine?"

Hesabı kendine kitleyeceğini bile bile sıradan kalktı ve kızın, boynuna doladığı koluyla birlikte koridorun yolunu tuttu.

Ne yapabilirdi ki? Ona hiçbir şekilde karşı koyamıyordu.

"Sen ödeyeceksin farkındasın değil mi?"

"Ya. Öyle mi olmuş?"

Akasya ne kadar iletişim kurmaya çalışsa da son birkaç gündür Emirhan'ın aklını kurcalayan düşüncelerin arasından beynine ulaşmıyordu sesi.

Sorularını sonraya saklayıp kolunu, boy farkından dolayı yanında parmak ucunda yürüdüğü bedenin boynundan çekti.

Görevliye istediklerini söylerken, çikolata harici aldıkları Emirhan'ın dikkatini çekmemişti bile.

Akasya, aldığı her şeyi, vücudunu sıkan gömleğin üzerine giydiği çuval gibi polarlı hırkanın ceplerine doldurduktan sonra Emirhan'ın, rastgele cüzdanından çıkardığı birkaç kağıt parayı cam tezgaha koymasını ve yavaşça çıkışa adımlamasını izledi.

Ondaki ani değişime anlam veremese ve ne kadar merak etse de burnunu sokmak istemiyordu.

Belki de istiyordu fakat bir şekilde kendini frenliyordu.

Cebine koymayıp elinde tuttuğu tostu yemeye başladı ve arkadaşının peşinden koşar adım ilerledi.

Sınıfa girdiğinde Güneş'in parlayan gözleri anında kendisini bulmuştu. Eliyle gelmesini işaret ederken Akasya göz devirdi ve kankasına ilerledi.

Elinden çekilen tostla yüzü düşen kızın başına anında diğer akbabalar üşüşmüştü.

Ege, "Bize bir şey yok mu?" diye, diğerlerine göre daha kibar bir şekilde sordu.

Onun haricinde Deha ve Recep iki yandan ellerini, kızın ceplerine daldırıp iki saniyede içlerini boşaltmıştı. Akasya sorun etmedi çünkü onların arkadaşlıklarında bu tarz şeyler en son sorun olacak şey bile değildi. Zaten çoğunu onlar için almıştı.

"O benim Reco kusura bakma."

Recep'in elinde olan çikolatayı görünce fal taşı gibi olan gözleriyle çikolatayı çekmesi ve peteğe yaslanmış, kollarını göğsünde bağlayan Emirhan'ın yanına ışınlanması bir oldu.

Sıcak demirlere çok da uzak olmayan öğretmen masasına yaslandı ve kalıp çikolatayı açarak bir parça ısırdı.

"Ne bu tavırlar?"

"Ne tavrı?" dedi, sesinde yapmacık bir bilmemezlikten gelme tınısı vardı.

"Yanımızdan kaçıyorsun resmen. Noldu çocuklarla mı bozuştun?" derken bir kere daha ısırmıştı çikolatadan.

"Yo'. Kaçmıyorum. Bozuşmadım da kimseyle." Kendininkilere dikilen bakışlardan kaçırdı gözlerini. "Uykum var, ondan sanırım." diyerek yalan söylemek zorunda kaldı.

Akasya aylardır tanıdığı arkadaşının bu yalanını kolaylıkla anlasa da daha fazla üstelememeye karar verdi.

"Kahvaltı ettin mi?" diyerek boş bir soru yöneltti. Ve "hayır" olan cevabın geleceğinden emin olarak, kapanmadan hemen önce kalan çikolatayı ağzına tıktı.

"Ye de enerjin yerine gelsin, aptal."

Zil çalınca yerine gitmek için arkasını dönerken kısık sesle söylenmeye devam etti.

"Depresyonda gibi davranma, sanki bilmiyoruz bütün hafta sonu uyuduğunu."



~

İlk duz yazi bolumu hayirli ugurlu olsun

Cok uzun olmadi ama icime sindi :D



Classroom Drama ^Texting^ - CakalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin