BİZZ GELDİKKKK
bu kadar beklettigim icin ozur dilerim hü2K OLMUSUZ?? HATTA 3'E YAKLASMISIZ 🎉🎉
unuttuysaniz bi önceki bölüme bi goz atmayi unutmayin cunku bu bolum duz yazi oldugundan kafaniz karismasin
iyi okumalar💖🌼🌼
“nereye gidiyoruz?”
hızlı nefeslerinin arasından sesini duyurmaya çalışmıştı hoseok.
tam on dakika önce jimin sadece dışarıda yemeyi teklif edip hoseok'un da onayını aldıktan bileğinden tuttuğu gibi okuldan çıkarmış, sonra koşturacak kadar hızlı bir şekilde yürümelerine sebep olmuştu.jimin çok gergindi. sabah derse girdiğinden beri kafasında susmak bilmeyen sesler ona iyice sıkıntı yaratırken öğle arasını beklemek daha da işkence gibi olmuştu. hoseok'un kötü hissedeceği tek bir saniyeyi bile düşündükçe kalbi sıkışıyordu sanki.
ilk zamanları hatırlıyordu; hoseok'un ailevi sıkıntıları olduğu açıkça ortadaydı ve o zamanlarda kardeşine bakarken iyi hissetmediği, durgun olduğu, her zamanki neşesinden eser kalmadığı günleri hatırlıyordu jimin. öyle olduğu günler aklına gelirken hoseok'un kötü hissettiği en ufak bir anı bile yok etmek istiyordu.
“seni çok güzel tatlı yapan bir yere götüreceğim.”
eli hâlâ daha Hoseok'un bileğini kavrıyorken hızlı hızlı konuştu jimin. yoongi'nin ettiği tembihlere onlarca söz vermişti bir şey çaktırmayacağına dair ancak o kadar panikle hareket ediyordu ki, bu halini yoongi görseydi sinirden delirip jimin'in yakalarına yapışabilirdi.hoseok, neden bu kadar aceleci davrandıklarına anlam veremese de bozuntuya vermeden onu hızlı hızlı yürüten kişiye ayak uydurmaya çalışıyordu.
“tatlı mı? ama yemek yemeyecek miyiz? aç aç tatlı yersek midem bulanabilir-”
jimin, hızlı adımlarını birden durdurdu ve bileğini tuttuğu çocuğa döndü hızlıca. doğru ya, dedi içinden. öğle yemeği saatinde ikisi de açken yemek yemek yerine onu tatlı yemeye götürüyordu.
“haklısın, ben biraz ters düşünmüşüm sanki değil mi?”
kendi kendini ayıplar gibi güldü ve yemek yiyebilecekleri bir yer düşünmeye başladı.“aslında,” diye mırıldandı hoseok fikir verir gibi.
“neden sandviç alıp aşağıdaki parka gitmiyoruz? hava güzel, çimlere oturabiliriz. hem çok uzaklaşmamışken coğrafya notlarımı alıp gelirim, sormam gereken birkaç şey vardı da...”
sonlara doğru çekingenleştiğinden sessizce bitirdi söylediklerini. ders anlatma konusunda hâlâ daha jimin'e mahçup hissettiği zamanlar oluyordu, özellikle de yoongi'nin sanki kötü bir şey yapıyormuş gibi jimin'i terslediği günden beri.yavaş yavaş yoongi'nin bu durumu aşmaya başladığını düşünüyordu. en azından hoseok sınıfta jimin'in yanına gittiği zaman jimin'e ters ters bakıp, günün sonunda hoseok'u ortada tehlike varmış gibi uyarmak yerine birkaç saniye ikisine bakıp ardından kafasını çeviriyordu.
eh, bu büyük bir gelişme sayılırdı.
elbette bu gelişmeye taehyung'un katkısı çok büyüktü, inkar edilemezdi. her gün Yoongi'ye aşılamaya çalıştığı 'park jimin zararsız biri' adlı bir konuşması vardı ve yoongi bu cümleleri artık ezberler hâle gelmişti. ne kadar gözlerini devire devire dinlese de...“çok güzel olur,” dedi jimin gülümseyerek. hoseok ile birlikte vakit geçirmek onun için hayatının en güzel aktivitesi olduğundan teklif edeceği her şeyi kabul edecekti zaten.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
beauty beauty || jihope
Fanfictionjimin, sınıf arkadaşı hoseok'un gülüşünden çok hoşlanmıştı. [texting]