yüksek sesle başlayan şarkı ve beraberinde yükselen neşeli kahkahalar.
hoseok'un planı tam da düşündüğü gibi ilerliyordu hatta ara ara aklına düşen 'ya samimi bir ortam olmazsa' düşüncesi tamamen silinip gitmişti. oturdukları masada hiçbir sıkıntı çıkmıyor, herkes birbiriyle sohbet ediyordu.
taehyung ve jungkook hariç elbette.
ara sıra birkaç saniyeliğine eğlencenin duraksamasına sebep olan şey taehyung'un jungkook'a sinirlenip birdenbire yükselmeleriydi. bu jungkook'u bile germiş olacak ki ilk oturdukları zamanki tavırlarını biraz hafifletmeye çalışmıştı.
jimin, zaten yanında oturan sevgilisinin sandalyesini iyice kendine doğru yaklaştırmış, bir elini onun arkasından uzatıp sandalyesinin koluna yaslamıştı.
hoseok'a bu yakınlık bile heyecan verirken jimin'in konuştuğu zaman ona döndüğünde yüzlerinin arasındaki o küçücük mesafe kalbinin teklemesine neden oluyordu."ciddi misin?!"
namjoon'un yüksek ve şaşkınlık barındıran sesini duyduklarında herkes ona doğru dönmüştü. yoongi ve namjoon, seokjin'in anlattığı saçma bir anısını dinlememiş olacaklar ki birbirleriyle herkesten bağımsız bir şekilde sohbet ediyorlardı.
"ne oldu?" diye sordu jimin.
namjoon heyecandan parlayan gözlerini yoongi'nin gözlerinden çekti ve onlara doğru döndü.
"yoongi'nin arkadaşı merkezdeki büyük kitapçıda çalışıyormuş. bu hafta oraya sevdiğim bir yazar gelecekti ama kalabalık olur diye gidesim gelmemişti. yoongi de dedi ki, arkadaşı yoluyla yazarla özel olarak görüşebilirmişim."yoongi, onun bu heyecanına gülmemek için kendini zor tutarken kafasını onaylar biçimde salladı.
"ciddiyim bu arada, birlikte gideriz yani sorun olacağını sanmıyorum."her biri namjoon'un ne kadar şanslı olduğunu söyleyip gülüşürken seokjin yalnızca, "aman ne güzel," deyip içeceğindeki pipetle oynamaya başlamıştı. yersiz bir şekilde düşen suratını belli etmemeye çalışsa da hiçbir şey namjoon gibi dikkatli bir insanın gözünden kaçmazdı.
yaklaşık iki saattir burada oturup sohbet ediyorlardı. gecesinde hoseok'un ettiği dualar da kabul olmuştu üstelik; yer ayırtmaya vakitleri olmadığı için yalnızca kafenin boş olmasını dilemişti, olmuştu da. abartılacak derecede bir yoğunluk yoktu. haliyle hoseok çalışanlarla rahatça konuşup gerek müzik açtırıyor, gerek içecek yeniletiyordu.
bugün onlara biraz pahalıya patlayacak gibiydi ancak buraya gelmeden önce yoongi hoseok'u aramış, fiyatlar hakkında bilgisi olup olmadığını sormuştu. hoseok bu plan onun başından çıktığı için ödeme olayını kendi üstlenmek istese de yoongi buna gerek olmadığını, ödeme konusunda düşünmemesi gerektiğini söyleyip halledeceğini belirtmişti.
üstelik hoseok böyle yapmaya çalışsaydı en başta jimin buna engel olacaktı, biliyordu.hoseok, namjoon ve yoongi'nin kitapçı mevzusunun son bulduğundan emin olduktan sonra boğazını temizledi ve yerinde doğruldu.
"beni dinleyebilir misiniz acaba?"
biraz çekindiğini belli eden gülümsemesi yüzünde belirirken masadaki herkesin dikkatini üzerine toplamıştı.
"aranızdan hiç kimse plana itiraz etmediği için çok mutluyum, birbirimizle iyi anlaşabiliyor olduğumuz için de çok mutluyum ama..." dedi ve sol tarafında, tam da yüzüne en yakın yerde gözlerinin içine bakan jimin'e döndü.
"...en çok da sana bugünü güzel kılabildiğim için mutluyum."
bunu söylerken tamamen ona odaklanmıştı çünkü oldu da arkadaşlarını düşünecek olursa utançtan kaçacak yer arayacağını çok iyi biliyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
beauty beauty || jihope
Fiksi Penggemarjimin, sınıf arkadaşı hoseok'un gülüşünden çok hoşlanmıştı. [texting]