Bölüm 9: Tutsak

31 2 1
                                    

Vi önden, Ezreal ise arkadan koşar adımlarla koridorun sonuna doğru ilerlediler. Caitlyn'in içerisinde olduğu odaya girmeyi Vi hayattaki her şeyden çok daha fazla istiyordu şu an. Sonunda kapıyı tekmeleyerek içeri girdi Vi. Caitlyn'i yatağında üzerinde otururken gördü. Oradaydı işte. Usulca oturuyordu. Hemen yanına koştu. "Caitlyn! Sensin bu!" diye bağırdı koşarken. Ona sıkıca sarıldı. Caitlyn donuktu. Ağzından tek bir kelime çıkmıyor. Hiçbir şey söylemiyordu. Vi'a bakmıyordu bile. Boş gözlerle karşıki duvarı izliyordu. Sessizce. Vi durumu fark etti ve neşesi ve sevinci bir anda silindi kalbinden. "Caitlyn. İyi misin?" diye tereddüt ederek sordu. Caitlyn cevap vermiyordu. Boş gözlerle duvarı izlemeye devam etti.  "Cait bana cevap ver artık." diyerek kolundan tutmaya çalıştı Vi onu. Tam Caitlyn'in ince bileğine dokunacakken Cait bir çığlık attı ve Vi'ın suratına bir tokat indirip onu duvara doğru itti. "Uzak dur benden seni pis yaratık!" Ayağı kalkıp odadan çıkmak için koşmaya başladı. Kapıda bekleyen Ezreal "Neler oluyor burda?" demeye fırsat bulamazken Caitlyn onun üzerine çullandı ve genç adamın boğazını tüm gücüyle sıkmaya çalıştı. "Cait dur nefes alamıyorum." zar zor bu sesler çıktı ağzından genç adamın. 3 saniye geçmişti ki. Bir silah sesi duyuldu. Ardından Caitlyn yere yığıldı. Kanlar içinde kalan kadın gözleri ve ağzı açık şekilde yerde kaskatı bir biçimde uzanıyordu. Kafatasının arkasında da bir mermi izi ve beyninden fışkıran parçacıklar bu görüntüyü daha da korkunç hale getiriyordu. Vi silahının ucunu temizledi ve masanın üstüne bıraktı." Bu Cait değil." Ezreal kendine geldi ve sırtını doğrultup boğazını temizledi. Genç adamın kafası ve zihni anca kendine gelmişti. Dizlerini kendine çekti ve yerde oturur vaziyete geldi. "Na- Nasıl yani..? Anlayamıyorum."  "Bu Caitlyn değil işte! Nesini anlayamıyorsun?" "Aaa- Aam- Amaa burdaydı. İşte... Tam. Orda.. Oturuyordu." Son 2 dakikada öyle fazla ve şaşırtıcı olaylar yaşanmıştı ki genç adamın ağzından artık sadece böyle tek tük saçma kelimeler çıkıyor, bu şekilde bir karşılık veriyordu söylenilenlere. Vi var gücüyle bağırdı. "Lanet olsun o değil işte o değil! Değil o! Sahte! Bu farklı biri! Ben Cait'i tanırım. Konuşmasını. Gülüşünü. Duruşunu" O değil! "Eee ne yapacağız o zaman?" karşılık verdi Ezreal. "Ne pahasına olursa olsun onu bulacağız."


Otelden uzaklaştıkları zaman hava kararmaya başlamıştı. Arabayı sürerken oldukça sert bakışlar atıyordu gölgelerin içindeki adam. Sert ve kendinden emin hareketleri vardı. Keskin yüz hatları gölgelerin yüzünden yarım yamalak seçilebiliyordu. Yan koltukla bacak bacak üstüne oturmuş ve yolu seyreden kadın arada bir adamın yüz hatlarına bakıyordu. Ona bakmak onu heyecanlandırıyordu. Saatlerce onu izleyebilirdi. Leblanc gülümsedi ve konuşmaya başladı." Daha ne kadar sürecek?" Zed cevap verdi " Bir saatimiz daha var." "Sıkıldım." "Ben de sıkıldım ama bu işi yapmamız gerek." "Evet ama bu benim sıkılmış olamayacağım anlamına gelmiyor." Arkadan tıkırtı sesleri geliyordu onlar konuşurken. Bagajda bir şey vardı. " O da sıkılmış mıdır acaba, ne dersin?" dedi Leblanc alaycı bir tavırla adama. "Bilmem. Umrumda da değil. Şu an umrumda olan tek şey şu laneti onlara bırakmak ve ikimiz işimize geri dönebiliriz. Değil mi?" Leblanc heyecanlanmıştı. Ufak bir kahkaha attı. Ellerini havaya kaldırdı. "Ahhh... Bu işin sonunda o kadar çok paramız olacak ki! O lanet ligin kapatılmış olması umrumuzda bile olmayacak. Tekrar açılsa dahi geri dönmek zorunda kalmayacağız. Sonsuza kadar yiyip içip sevişip gezil harcayacak kadar paramız olacak." Bir kahkaha daha attı. Ellerini yavaşça yanlara doğru açıp çığırdı hafifçe. Sonra radyodan güzel bir şarkı çalmaya başladı. Arkada ise bir kadın sesi imdat diye bağırıyordu. "Çıkarın beni buradan! İmdat!" ses çok az geliyordu. Bagajdaki kadının sesiydi bu. Ses izolasyonu olduğu için sesi sadece Leblanc ve Zed duyabiliyordu. Arabanın yanından geçip giden diğer araçlar asla bagajda biri olduğunu duyamayacaklardı. Leblanc elini hafifçe Zed'in dizine değdirdi ve okşamaya başladı. Sonra biraz daha yukarı çıktı. Okşamaya devam etti ve gülümsedi. "Şu baş belası sinirimi bozuyor." kısık bir sesle söyledi. "O bizim piyangomuz tatlım. Az önce sıraladığın o güzel şeyleri bu baş belasını teslim ettikten sonra yapacağız anca." Zed bir öpücük almak için başını kadına doğru yöneltti. Ama dünya bir anda karardı. Yüksek bir sesin ardından ikisi de ileriye doğru fırladı. Cam kırıldı. Kadın ve adamının bedenleri kırılan camın içinden yola doğru fırladı. Araba ise yan tarafa doğru savrulmuştu. Yerden kalkıp kafası kendine gelen Zed etrafa bakındı. Leblanc'i yetmiş metre sağında baygın ve kanlar içinde yerde uzanırken gördü. O daha kendine gelememişti. Zed soluna baktı. Arabalarını paramparça halde gördü. Biraz daha ileriye baktığında onlara çarpan zırhlı tankı gördü. Devasa ve mor renkteydi bu.  Üzerinde gözleri X olan bir gülücük vardı. Bu Zed'in hoşuna gitmemişti. Çünkü maalesef bunun anlamını biliyordu. Bu lanet işaret sadece bir kişiye ait olabilirdi. Tankın ön kapısı açıldı. Sürücü yerinden ilk önce çizmeli uzun iki adet bacak gözüktü. Sonra da kadının vücudu. Vücut kendini yere bıraktı ve deli kahkahaları atıp sıçramaya başladı ilk önce. Sonra Zed'in üzerine zıplaya zıplaya, kahkaha ata ata yürümeye başladı. Mavi ve örgülü saçları rüzgarda uçuşuyordu genç kadın Zed'in üstüne yürürken. "Hahahaha! Sizi yakaladım! Sizi sobeledim!" yürümeye devam etti. "Sizde sanırım bana ait bir şey ver! Ve onu almadan asla ama asla gitmem!" Zed baygınlıktan kendine geçiş esnasında olduğu için bunlar yaşanırken hala buğulu görüyordu dünyayı. Bunların kötü bir rüya olmasını diledi ama gerçeği ayırt edebilecek kadar da kafası yerindeydi. Mavi saçlı kadın Zed'in yattığı yerin tam önüne geldi ve durdu. " Kalk bakalım ayağa koca oğlan". Zed konuştu. "Uzaklaş buradan Jinx. Onu sana veremeyiz. Çok önemli bir görevdeyiz. İşleri mahvetme. Bir kez olsun bela olma." Jinx sinirlendi. "Aptal herif benle böyle konuşamazsın! Sen kimsin he? Seni parçalarına ayıracağım. Seni yok edeceğim. Seni doğduğuna pişman edeceğim. O benim. Onu bana vereceksiniz. Onu kimse benden alamaz. Onla çok daha kötü planlarım var. O benden çok büyük şeyler çaldı. Ben de ondan mutluluğunu çalacağım." Şimdi söyle bana nerde o?" Leblanc atıldı ve Jinx'in üzerine doğru  bir hamle yaptı. Baygınlıktan uyanmıştı. Jinx "Ahhh" diye bir ses çıkardı ve üç dört atım ileri savruldu ama yere düşmedi. " Seni sürtük bana vurmaya nasıl cesaret edersin he? Seni çıktığın o deliğe geri döndüreceğim!" diyerek makineli tüfeğini çıkarttı Jinx ve gölgeler içindeki kadına ateş etmeye başladı. Ama Leblanc çok hızlıydı. Sihirlerini kullanarak bir oraya bir buraya doğru yol aldı ormanın ortasında. Hatta sanki ondan iki tane vardı, üç tane, dört tane. Jinx'in düşmanı olarak bir gölge daha bu savaşa katıldı. Zed'in gölgesinden çıkan bıçaklar Jinx'in yüzünü sıyırdı ve kanattı. Jinx sinirlendi "Sizi mahvedeceğim!" diye son ses bağırdıktan sonra roketini ikili üzerine fırlattı. Yere çarpan roket büyük bir yıkım açtı ve ormanda derin bir yangına neden oldu. Caitlyn aracın bagajından kaza sonucu yarım olarak parçalanmış kalan kapıyı ittirdi ve çıkmaya çalıştı. Sesler o kadar yüksekti ki savaş alanına kafasını çevirip baktığında büyük ışıklar ve kargaşadan başka bir şey göremedi. Kaza nedeniyle yaralanmış ayağıyla ittirmeye çalıştı bagajın kapısını ama nafileydi gücü yetmiyordu. Jinx roketlerini doldur ve bu sefer Zed'in üstüne yolladı onları. Zed solundaki ağacın arkasına yerleştirdiği gölgesiyle yer değiştirdi ve roketi bu şekilde ıskaladı. Jinx git gide sinirlenmeye başlıyordu. Leblanc yolladığı sihriyle Jinx'in göğsüne doğru hedef tutturdu. Jinx yere düştü. Savaşacak gücü ve takati kalmamıştı artık. Aldığı bu darbeyle kendini yere bıraktı. Yüzüstü düştü yere. Zed ve Leblanc da yara bere içinde kalmışlardı. Zed, Leblanc'ı tuttu ve kendine çekti. "İyi misin?" diye sordu ona. "İyiyim." kadın öksürerek ve tozlar içinde cevap verdi. "Bu sıçtığımın belası olmasa daha iyi olabilirdim." dedi. İkisi de mavi saçlı kadına yanaştılar. Yerde yatan mavi saçlı kadın hareket etmiyordu. Zed eğilip onu kontrol etmek istedi. Biraz sonra bunu yaptığı için pişman olacaktı. Büyük bir bomba patladı ve hepsi havaya uçtu. Jinx havadayken histerik bir kahkaha daha patlattı. "Nasıl kandırdım ama sizi nasıl kandırdım hahahahaaa" Zed farklı bir yöne Leblanc ise farklı bir yöne savruldu yere son derece şiddetli düşüp buz kesildiler. Jinx ayakları üzerinde yere düştü ve hemencecik doğruldu. Kısacık şortu ve cropunu düzelttikten sonra ıslık çala çala adam ve kadının harap olmuş arabasına doğru yöneldi. Seker adımlarla mutlu bir şekilde arabaya doğru ilerledi. Bagajı açtığında orada kimsenin olmadığını gördü. Caitlyn gitmişti. Jinx'in gözü seyirdi. Sonra hafif sırıttı. Sonra kaşlarını çattı ve ciğerlerinin en derininden çektiği havayla bir çığlık attı. "Lanet olsuuuuun."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 25, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Efsaneler Ligi (League Of Legends)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin