"Anne! Anne! Nerdesin?" annemi bulamıyordum tüm evde dolanmya başladım. Ablam Pelin de etrafta görünmüyordu. Babam da yoktu. kimse yoktu. Sokak kapısını açıp dışarı çıktım ve bağırmaya devam ettim.
"Anne! Baba! Abla! Nerdesiniz?" etrafta dolanmaya devam ederken gözlerimden yaşlar süzülüyordu. Etrafta kimse yoktu sanki evimizi almışlarda ıssız bir adaya koymuşlar gibi. Ağlayarak etrafta koşmaya başladığımda önümde biri belirdi ve ona çarptım. Kafamı kaldırdığımda sarı saçlı mavi gözlü çok güzel bir kadın vardı ve bana çok benziyordu.
"Şirin.." kadını tanımıyordum ama adımı biliyordu. Sanki benim büyümüş halim gibiydi.
Kadına dokunmak için elimi uzattığımda yok oldu. Etrafa bakınıp kadını aradım ama yoktu burada tek başıma kalmıştım belkide sonsuza dek..~~~
Kanter içinde yatağımda uyandım, etrafa bakındığımda herşey yerli yerindeydi yataktan kalkıp pencereye yürüdüm ve perdeyi aralayıp dışarı baktım daha güneş doğmamıştı. Yatağımın bitişiğindeki komidininde duran telefonumdan saate baktım. Okula 1 buçuk saat kalmıştı. Ben o saate kadar duş alır, giyinir, kahvaltı yapar ve dün akşam yarım kalan testimi ve ödevimi yapardım.
Dolabımdan iç çamaşırlarımı ve havlumu alıp banyoya yürüdüm. Aynaya baktığımda karşımda yorgun bir Şirin vardı. Bu yorgunluğu üzerimden sadece soğuk bir duş ve kahve atar dedim ve alelacele hızlı bir soğuk duş aldım. Havlunun altına iç çamaşırlamı geçirip odaya yürüdüm.
Odanın önüne geldiğimde içeriden sinirli mırıldanma sesleri geliyordu, çok net değildi ama kim olduğunu tahmin edebilirdim.
Kapıyı hızla açıp lambayı yaktım.
Ablam Pelin "hıh" diye bir ses çıkarıp damağını çekti."Çok tırsaksın." dedim yatağıma doğru yürüyüp ona yan yan bakarken.
"Siyah pantalonumu arıyordum, odaya öyle dan diye dalınır mı?" dedi göz devirirken.
"Benim odam burası" dedim göz devirmeli cevabımla. İç çekti ve sabırla sordu.
"Siyah pantolonum nerde? En son sen giydin ve hâlâ bana geri gelmedi." cevabı merak eden gözlerle beni incelemeye başladı.
Beni incelemesi rahatsız etmişti çünkü havluyla duruyordum!
"Beni incelemeyi kes ve dolabın en alt rafından pantolonunu alıp odamdan çık tırsak şey!" dedim ona doğru gelirken.
"Benimle düzgün konuş Şirin, aramızda tam 3 yaş var!" dedi eliyle 3 yaparken.
Ona güldüm, ona her ne kadar sinir olsamda, onu boğazlayasım gelsede o ablamdı ve onu böyle seviyordum.
"Peki ablacığım" dedim dalga geçer bir tavırla. Uflaya Puflaya çıktı ve odam yine bana kaldı.Telefonumdan en sevdiğim müzik olan
I wanna be yours 'u açıp giyinmeye başladım.
Tam okul kıyafetimi giyecekken bu ay serbest gidiliceği aklıma geldi. Okul temizlik yarışında 1. sınıf olmuştuk ve 1 ay serbest gelme ödülü kazanmıştık. Okul kıyafetlerini en alt rafa sıkıştırıp favori mavi bol pantolonumu ve beyaz kısa gömleğimi üzerime geçirdim. Gömleğim önünü ilikleyip üzerime pembe beyaz desenli süveterimi giydim. Saçımı ve makyajımı yapmak için makyaj masama oturduğumda şarkının en sevdiğim kısmı geldi. Şarkıya eşlik ettim."Secret I have held in my heart.
Are harder to hide I thought.
Maybe I just wanna be yours.
I wanna be yours.
I wanna be yours."Bu şarkı benim için çok özeldi. Sanki benim için yaratılmış gibi hissettiriyordu.. "Herneyse saat yaklaşıyor, Şirin. Marş marş hızlı ol."
Tüm bu düşüncelerden sıyrılmış bir biçimde aynaya salak salak bakıp hangi saç modelinin ve makyajın bu yorgunluğu kapatıcağını düşünüyordum."Mükemmel bir at kuyruğu ve sadece kapatıcı, dudak nemlendirici ile sade bir makyaj!" işte bu kızım, ben buyum. Kendi kuralları içinde yaşayan ama bir o kadar da büyüklerin sözünden çıkmayan, asi ama bir o kadarda inek kızım. İnsanların bende anlamadığı şey de bu iki zıt tarafa sahip olup "ben" olabilmem.
Herneyse kendimi övmeyi bırakıp tarakla saçımı taradım ve uzun sarı saçlarımı tepeden topladım. Çıkan bebek saçlarımıda saçlarımın rengine uygun tel tokalarla tutturdum. Kapatıcımı ve süngerimi aldım. Göz altıma ve burnumun kenarındaki minik benime sürüp süngerle yaydırdım. Kirpik kıvırıcımla kirpiklerime şekil verip dudak nemlendiricisiyle olayı bitirdim.
"İşte bu.."
İşte bu benim; Şirin.~~~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYIP ÜÇÜZLER
Cerita PendekAnne ve babaları tarafından reddedilip başka ailelere verilen, üçüz kızlar. Yıllarca yaşadıkları aileleri biyolojik aileleri sanarlar. 18 yıl sonra ailesine hiç benzememesinin sebebini çok merak eden kız, geçmişini araştırmaya başlar ve öğrenmemesi...