Bilgilendirme : Artık Gülbahar Melekcihan Hatuna kısaca Gülbahar Hatun olarak hitap edilecek.
》1519 Senesi 《
Hafsa Sultan ve gelinleri taşlıkta eğlencenin tadını çıkarıyordular. Mükrime Hatunun orada olmaması Hafsa Sultanın dikkatini çekmişti.
"Daye."
"Evet Sultanım."
"Mükrime nerede ?"
"Bilmiyorum Sultanım. Lakin isterseniz çağırayım."
"Çağır gelsin. Onunda burada olması daha iyi olur."
Daye Hatun, Mükrime Hatunun odasına gittiğinde onu bulamamıştı.
"Mükrime Hatun nerede ?"
Nedimelerinden biri onun fenalaşıp, Şifahaneye götürüldüğün bildirmişti. Daye Hatun hemen Hafsa Sultanın yanın ageri dönmüştü.
"Ne oldu Daye ?"
"Mükrime Hatun fenalaşmış. Şifahanede."
"Hemen gidelim. İnşallah büyük bir sıkıntısı yoktur."
Hafsa Sultanın eğlenceden ayırlmasını mahidevran Hatun hemen fark etmişti. Hafsa Sultan Şifahanenin önünde beklerken Hekim Kadın odadan çıkmıştı.
"Müjdeler olsun Sultanım. Mükrime Hatun gebedir."
"Daye hemen taşlıkta lokma ve şerbet dağıtılsın."
Mükrime Hatunun gebelik haberine en kötü tepkiyi Gülbahar Hatun vermişti. Odasında ne varsa yerle bir etmişti. Mahidevran Hatun oğlunun hastalanma ihtimali yüzünden çok tedirgin olmuştu. Mahidevran Hatun hususi olarak Şehzade Mahmudun yiyecek ve içeceklerine çok fikkat edilmesi için talimat vermişti. Eğer bünyesi güçlü olursa hastalıktan kurtulacağına inanıyordu.
》 1919 Senesi Sonları 《
Şifahane Mükrime Hatunun çığlıklarıyla sarsılıyor gibiydi. En son doğumunun ardından sekkiz sene geçmişti. Saatler süren acının ardından nihayet bebeğin çığlıkları duyulmaya başlamıştı. Ebe Kadın kucağındkai bebeği dikkatli bir şekilde Şehzade Süleymana vermişti. Şehzade Süleyman yeni doğan oğlunun kulağına ezan okuduktan sonra ona "Murat" ismin vermişti. Herkes gittikten sonra nihayet Mükrime Hatun oğluyla baş başa kalmıştı. Oğlunu öpüyor bir taraftanda mis kokusunu içine çekiyordu.
"Arslanım. Keşke ağabeyin Bayezid, ablaların Meryem ve Neslihanda seninle tanışa bilseydi. Seni hep koruyacağım. Kimse sana zarar veremeyecek."
Akşam olunca Mahidevran Hatunun gözüne uyku gitmemişti. Oğlu Mahmudun yanına gidip saçların okşamaya ve sessizce göz yaşı dökmeye başlamıştı.
"Canım oğlum benim. Allahım sen bana evlat acısı yaşatma."
Şehzade Mahmud kiminle karşılaşsa onu Mahidevran Hatuna benzetirlerdi. Altın sarısı saçları ve yeşil gözleriyle adeta Mahidevran Hatunun kopyasıydı. Benzerlikte Şehzade Mustafa dedesi Sultan Selime, Şehzade Ahmed ise Hafsa Sultana çekmişti.
》 Bir Kaç Hafta Sonra 《
Mükrime Hatunun Şehzade doğurmasından sonra Gülbahar Hatun odasından çıkmaz olmuştu. Hafsa Sultan bir kaç gündür sanki Validesinin sıkıntısın his etmiş ve huysuzlanmıştı. Gülbahar Hatun kızına pekte baktığı söylenemezdi. Özellikle Şehzade Murat doğduktan sonra kızından bütün olarak yüz çevirmişti. Nedimelerinden biri Hfsa Sultanı emzirmesi için ona getirmişti.
"Neden susturmadın bebeği ?"
"Susturmak için herşeyi yaptık ancak susturamadık. Belki siz kucağına alırsanız, susar."
"Dayesine ver."
Nedimesi ne diyeceğini şaşırmıştı. Bir Valide nasıl olur da evladına yüz çevirirdi. Bu olayları bir kaç gündür izleyen Daye Hatun soluğu Hafsa Sultanın yanında almıştı.
"Sultanım size söylemem gereken acil bir durum var."
"Ne oldu Daye ?"
"Emin olmak için bir kaç gündür Gülbahar Hatunu izliyorum. Kızına hiç ilgi ve alaka göstermiyor. Böyle giderse minik Sultana kötü bir şey olmasından korkuyorum."
Hafsa Sultan duydukları karşısında sinirden ne yapacağını şaşırmıştı.
"Derhal bana Gülbaharı çağır."
Daye Hatun hemen odadan ayırlmış, bir kaç dakika sonra yanında Gülbahar Hatunla geri dönmüştü.
"Validem beni çağırmışsınız ?"
Hafsa Sultan divandan kalkıp Gülbahara Hatuna sert bir tokat atmıştı.
"Validem."
"Kapa çeneni. Sen kimsin ? Torunuma nasıl kötü davranırsın ?"
"Validem yalan."
"Sus. Bir daha Hafsanın yanına yaklaşmanı yasaklıyorum."
Gülbahar Hatunun bir şey söylememsi Hafsa Sultanın sinirlerini bozmuştu.
"Şehzade Abdullah ve Hafsa Sultan artık benim himayemdedir. Aklını başına alana kadar onları göremezsin."
"Yapmayın Validem. Oğlumu benden almayın."
"Peki ya Hafsa ? O senin evladın değilmi ? Allah sana doğru yolu göstersin kızım."
"Şehzadem olmazsa ben bir hiç olurum."
"Allahım sen benim aklımı koru. Gülbahar bir gün gelir o canını feda ettiğin Şehzade sana arkasını çevirir. Lakin kızın asla sana sırtını dönmez."
Tartışmanın sonraki gün herkes olanları duymuştu. Mahidevran Hatun olayları duyduğunda çok kızmıştı. Elinde olsa Hafsa Sultanı kendisi büyütürdü. Hasbahçede Şehzadeleri ile dolaşırken Gülbahar Hatun ile karşılaşmıştı.
"Pek mutlusun. Benim yıkılmam için kim bilir neler yaparsın."
"Ne saçmalıyorsun Gülbahar ?"
"Masum değilsin."
"Hiç olmazsa senin gibi evladıma sırt çevirmedim."
"Yeter. Sen kim oluyorsun ? Benim çocuklarımla arama giremezsin."
"Kızınıda sev. Sonuçta hayatın bize neler getireceği bilinmez."
"Sen ne söylemeye çalışıyorsun ?"
Mahidevran Hatun, Şehzadeleri ile birlikte odasına geri dönmüştü. Akşam Şehzade Süleyman ile birlikte terasta güzel bir akşam yemeği ile harika bir vakit geçiriyordular.
"Şehzadem. Keşke kızımızda olsaydı."
"Olur Mahidevranım. Sen sıkma canını. İnşallah sen bana daha çok çocuk vereceksin."
"İnşallah Şehzadem. Kızlarımızında olmasın istiyorum."
"Allahın izniyle olacaktır."
Yarın kahvaltının ardından odasına geri dönmüştü Mahidevran Hatun. Öğleden sonra Hafsa Sultanın yanına gitmişti. Sohbet ederken konu Gülbahar Hatunun kızına gelmişti.
"Validem."
"Buyur kızım."
"Eğer izniniz olursa. Gülbahar Hatunun kızına manevi annesi ola bilirim. Kendi evlatlarımdan ayırmam."
"Sen vakit buldukca Hafsayı ziyarete gel."
"Olur Validem."
Mahidevran Hatun çok mutlu bir şekilde geri dönmüştü. Eğer Gülbahar Hatun, kızına sevgi vermek istemiyorsa. Ona anne sevgisini kendi verecekti.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Medya : Mahidevran Hatun
Merhaba arkadaşlar. Umarım yeni bölümü beğenirsiniz. Vote ve yorum yapmayı lütfen unutmayın. Hoşçakalın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Devrin Güzeli "Mahidevran Sultan"
Historical Fiction" Kul sıkışmadıkça hızır yetişmez." Büyüklerimiz öyle derdi hep. Peki ya ne kadar doğru ? Ya kulun yalvarışına Yüce Yaradan bir şans daha verecek olsaydı. Mahidevran Sultan son dakikalarını sayarken kader onun yüzüne gülmeyi seçmişti ilk kez. O vak...