》 1520 Senesi《
Mahidevran Hatun nerdeyse iki yıla yakın bir süredir Hafisa Sultana annelik yapıyordu. Hafisa Sultan ona anne demeye başlamıştı. Zira annelik çocuğu karnında taşımak ya da doğurmaktan ibaret değildi. Gülbahar Hatun bu süre boyunca kızına pekte yaklaşmamıştı. Hafisa Sultanın, Mahidevran Hatuna anne dediğini taşlıkta diğer Hatunlardan duymuştu Gülbahar Hatun. Gülbahar Hatun konuşan Hatunların üzerlerine yürümüştü.
"Ne diyorsunuz siz ?"
"Hafisa Sultan, Mahidevran Hatuna anne diye sesleniyormuş."
"Yalan söylüyorsunuz."
Gülbahar Hatun bir hışımla taşlıktan çıkmıştı. Gözünü hırs bürümüştü. Mahidevran Hatunun odasına destursuz girmişti.
"Ne oluyor Gülbahar ? Bu ne demek ?"
"Seni hırsız. Kızımı kendine anne demesi için kandırmışsın."
"Ben bir şey yapmadım. Ona iyi bir anne gibi davrandım."
"Sus pis yılan."
Gülbahar Hatun, Mahidevran Hatunu yere devirmişti. Üzerine çıkarak boğazını sıkmaya başlamıştı. Mahidevran Hatun can havliyle çırpınıyordu. Mahidevran Hatun kendini değil evlatlarını düşünüyordu. Ona bir şey olursa evlatlarına kim bakacak ve koruyacaktı ? Mahidevran Hatunun son duyduğu şey isminin söylenmesiydi. Mahidevran Hatun gözlerini Şifahanede açmıştı.Yanı başında teyzesi Hafsa Sultan ve kız kardeşi Belkis Hatun bekliyordu.
"Teyze."
Mahidevran Hatun göz yaşlarına hakim olamamıştı. Sonuçta ölümle bu kadar yakından yüzleşmek çok korkunçtu. Hafsa Sultan yeğeninin alnına bir buse kondurmuş güzel saçlarını okşuyordu.
"Sakin ol yeğenim. Kurtuldun."
"Beni öldürecekti."
"Artık yanında Kalfalar olmadan odasından çıkamaz. Hafisa artık senin himayende olacaktır. Süleyman duyarsa onu idam etdirir. Senden tek ricam bu seferlik susman."
Mahidevran Hatun bir anlık duraksamıştı. Gelecekte zaten büyük acılar çekecek biri için ölüm kurtuluş olurdu.
"Tamam teyze."
"Bundan sonra kendine dikkat etmelisin. İki canlısın."
Mahidevran Hatun elleri ile karnını kucaklamıştı. Eğer bir değişiklik olmazsa bir kız evladının olacağını tahmin ediyordu. O akşam Mahidevran Hatun halvet için hazırlanmıştı. Gece Mahidevran Hatun için bulutların üzerinde peri masalı gibiydi.
"Süleymanım. Sana bir müjdem var. Bir evladımız daha olacak."
"Beni çok mutlu ettin Mahidevranım. Ne istersin bu kutlu haber için ?"
"Ailemizin hep bir arada ve mutlu olmasını isterim."
"İnşallah. Hep ailemizi koruyacağım. Merak etme."
Yarın bir güzel kahvaltının ardından Mahidevran Hatun odasına geri dönmüştü. Belkis Hatun ona Gülbahar Hatun hakkında bilgi getirmişti.
"Abla neler oldu."
"Ne oldu ?"
"Taşlıkta diğer Hatunlardan duydum. Gülbahar senin hamile olduğunu öğrendikten sonra fenalaşmış."
"Onun hakkında hiç bir şey duymak istemiyorum. Benden ve ailemden uzak dursun."
"Tamam abla."
"Hafisanın yemeklerine dikkat etsinler. Meyve ve sebzelerini yesin."
"Tamam abla."
Mahidevran Hatun bir ümit Şehzadesi Mahmudu ve Hafisa Sultanı kurtara bileceğini düşünüyordu. Eğer bünyeleri güçlü olursa hastalanmazlar ya da hastalansalar bile kurtulurlar diye düşünüyordu. Öğleden sonra Hafisa Sultan huysuzlaşmıştı. Mahidevran Hatun onu kucağına almış ve sakinleştirmeye çalışıyordu.
"Güzel kızım. Annen burada."
Hafisa Sultan dakikalar içerisinde sakinleşmişti. Mahidevran Hatun onun saçlarını okşamış ve alnına bir öpücük kondurmuştu. Minik Sultan bir az süre sonra Mahidevran Hatunun kucağında uykuya dalmıştı. Mahidevran Hatun minik Sultanı beşiğine yatırdıktan sonra Gülşahı onun yanında bırakmıştı. Hava karalmadan bahçeye çıkma kararı almıştı. Bahçede dolaşırken Şehzade Süleyman ile karşılaşmıştı. Şehzade Süleyman bir çiceği koparıp Mahidevran Hatunun saçına takmıştı. Mahidevran Hatunun yanakları bu jest karşısında pembe bir renk almıştı.
"Şehzadem. Kızımız olursa mutlu olurmuydunuz ?"
"Hemde çok. Hem Hafisa bir kız kardeş ister."
"Haklısınız Şehzadem. Hasifa kızımız bir kız kardeş ister."
Şehzade Süleyman bu sözler karşısında duraksamış ardından gülümsemişti.
"Mahidevranım. Hafisa için bu kadar çabalaman beni gururlandırıyor. Bir kez daha senin gibi güzel bir Çerkes eşim olduğu için Allaha şükür ediyorum."
"Şehzadem. Hafisa benim kızım gibi. Onu ben doğurmadım. Ancak anne olmak için doğurmak yetmez."
"Haklısın benim çiceğim."
Mahidevran Hatun akşam odasında evlatları ile yemek yiyordu. Şehzadeleri Mahmud ve Mustafa mektepde neler öğrendikleri hakkında konuşuyordular. Şehzade Ahmed ve Hafisa Sultan nedimlerin yardımıyla yemeklerini yiyordular.
"Size güzel haberlerim var. Allahın izniyle çok yakında bir kardeşiniz daha olacak."
İki Şehzade sevinçle bir birlerine sarılmıştılar. Konuşmaya ilk Şehzade Mahmud başlamıştı.
"Anne sence erkek mi olacak kardeşimiz ?"
"Bunu yalnız Allah bilir oğlum. Önemli olan kardeşinizin sağlıklı olması."
"Onuda diğer kardeşlerimi sevdiğim gibi seveceğim ve koruyacağım."
"Arslan oğlum Mahmud."
"Bende kardeşlerimi koruyacağım anne."
"Sanada aferin arslanım Mustafa."
Çocukları uyuttuktan sonra Mahidevran Hatun uyumuştu. Uykusunda bir çadırda olduğunu fark etmişti. Çadırın içi karanlık ve çok kasvetliydi. Bir az daha yürüdükten sonra karşısındaki manzara karşısında Mahidevran Hatun donmuştu. Osmanlıda en çok korkulan ve beddua alan celatlar onun Şehzadeleri Mustafa ve Ahmedi boğuyordu. Bir hışımla onlara doğru hoşmaya başlasada bir kaç cellat tarafından durdurulmuştu. Oğullarının çırpınışları ve bağırışları Mahidevran Hatun için işkenceden beterdi.
"Anne."
"Anne yardım et."
"Bırakın onları. Vicdansızlar. Kıymayın evlatlarıma."
Bir az öteden karanlık içerisinden bir kadın silüeti ortaya çıkıyor. Mahidevran Hatun gözlerini kıstığında karşısındaki kadının kim olduğunu hemen anlıyor.
"Hürrem."
"Çok yakında geleceğim. Sen ve evlatların benden kurtulamayacaksınız."
"Hayır. Seni pis cadı. Defol."
Çadır bir anda alev almış yanmaya başlamıştı. Mahidevran Hatun birinin onu dürtmesiyle kabustan uyanıyor.
"Abla iyi misin ?"
"Evet. Kabus gördüm sadece."
Belkis Hatun ablasına bir bardak içmesi için su getiriyor. Mahidevran Hatun bir az kendini toparladıktan sonra kafasını tekrardan yastığa koyuyor. Neler yapması gerektiğine dair düşünmekten nasıl uykuya daldığını bile anlamıyor.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Medya : Mahidevran Hatun.
Merhaba arkadaşlar. Yeni bölümle karşınızdayım. Umarım beğenirsiniz. Lütfen vote ve yorum yapmayı lütfen unutmayın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Devrin Güzeli "Mahidevran Sultan"
Historyczne" Kul sıkışmadıkça hızır yetişmez." Büyüklerimiz öyle derdi hep. Peki ya ne kadar doğru ? Ya kulun yalvarışına Yüce Yaradan bir şans daha verecek olsaydı. Mahidevran Sultan son dakikalarını sayarken kader onun yüzüne gülmeyi seçmişti ilk kez. O vak...