Niki toparlandı ve havaalanına yetişmek için aceleci bir tavır takındı kendine. Siyah valizini eline tutuşturdu, kapıya kadar zor da olsa sürükledi. Şimdiden belinde oluşacak olan ağrıyı kestirebiliyordu.
Onun için de kolay değildi hiçbir şey, nasıl olsa bir cana, bir hayata, bir nefese son vermişti. Kıydığı bu canın karşılığında ise Tanrı onu cezalandırıp sevdiği çocukla yollarını ayırmıştı. Adem ile Havva'nın hikayesi gibi, birbirlerini bulmak için yalvarıyorlardı belki de? Niki için durum böyleydi, sevdiğine yeniden kavuşmak istiyordu.
3 senenin sonunda tekrardan Gangnam'a dönecek olmak onun kalbini çarptırıyordu. Sanki her zamankinden fazla kan pompalıyordu yüreği, sanki her zamankinden fazla kasılıyordu midesi. Sevdiği oğlanı yeniden görebilecek miydi?
Görse ne olurdu ki? Jungwon ondan nefret ediyordu, Jungwon onun katil olmasını sevmemişti.
13 Haziran Salı. Niki nefes almasını zorlaştıran bir adamın nefesini kesmişti. Bay Nishimura, Bayan Nishimura'yı öldürüp hayatına hiçbir şey yokmuş gibi devam eden adam. Niki annesinin intikamını almıştı, peki ya Jungwon? Jungwon neden ısrarla bunu anlamak istememişti?
Geri gel sevgilim, geri gel. Karanlıkta acır gözlerim. Aydınlıkta kavuşuruz yeniden, sarılırız birbirimize. Irak olunca gözlerden, katlanmak kolay mı gelir gönle?
Niki'nin gözyaşları bedenin terk etmişti o gece, babasını elleriyle öldürürken. Bir silah sesi duyuldu, bam. Yansıma vardı yerde, kandan süzülüyordu herkesin benliği.
13 Haziran Salı
Niki yere bulaşan kana baktı, ya da kendine. Bir canavar mıydı? Olmaktan korktuğu bir canavardı, evet. Kaçtı, her şeyin uğruna kaçtı.
Kendini sevgilisinin evinde buldu, ne de olsa kendisini bir tek Jungwon anlardı değil mi? Jungwon kapıyı açtı, karşısında duran sevgilisinin göz bebekleri titriyordu, yanağında kan damlaları vardı.
Onu içeriye aldı, titreyen bedenine sardı kollarını. Onu sakinleştirdi ve olanları dinledi. Ne? Pardon ne? Sevgilisi bir katil miydi?
"Sen ne yaptın Niki?" Niki gözlerindeki yaşlara izin verdi, halıya düştüler. Pat, pat.
"Niki sen, bunu nasıl yaptın?" Jungwon elleriyle kafasını sardı, düşünmek istemiyordu ancak düşünmekten başka hiçbir çaresi yoktu.
Beynini toparladı, ayağa kalktı. "Git Niki, başka bir ülkeye git. Seni ben bile bulamayayım"
Jungwon Niki'yi ne polislerin, ne de kendisinin bulmasını istemiyordu. Onsuz olmak ama kokusunu duymak istiyordu.
"Ne?" Karşısındaki oğlan şaşırmıştı, belli. "Ne demek istiyorsun? Seni bırakmalı mıyım?" Jungwon kafasını olumsuz manada salladı, bunu yaparken gözlerinde korku vardı, ecelin bile alamayacağı bir korku.
"Ben seni bırakmalıyım Niki, sen bir katilsin!" Katil, kalpsizleri öldürmekle katil mi olunurdu ki? Ruhsuzları öldürmekle temizlenmiş mi olurdu Dünya?
"Hayır, ben bir katil değilim. Asla da olmayacağım" Ayağa kalktı, sevdiği çocuğa bir adım yaklaştı. Jungwon geriledi, ondan korkuyor muydu?
"Benden korkuyorsun, göz bebeklerin titriyor. Söyle bana Jungwon, bir katil nasıl katil olur?" Jungwon kısık sesle cevapladı 'Birini öldürmekle'
"Hayır! Birinin kalbini durdurmakla" Niki gerileyen çocuğa bir adım daha attı. "Peki ya, öldürdüğümüz kişi bir kalpsizse? O zaman ne olacak sevgili sevgilim?" Jungwon sessiz kaldı, eski Niki'yi geri istiyordu.
"Gidiyorum, tam da istediğin gibi" Niki geri adım attı. "Sen birini öldürdün, ben senin öldürdüğün kişiyle birlikte öldüm" Jungwon kendini toparladı, haklı mıydı? "Ben seni öldürmem Jungwon, asla! Sen yaşayacaksın, benim için" Jungwon için son gördüğü şey kapıdan çıkan Niki'ydi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
No Time To Die
FanfictionSen birini öldürdün, ben senin öldürdüğün kişiyle birlikte öldüm. -Wonki-