Uçaktan indiğinde tanıdık bir koku yayılmıştı sanki içine. Yıllar sonra Gangnam'daydı yeniden, sevdiği çocuğu görecekti belki de.
Onu en çok motive eden şey de buydu zaten ya, Jungwon'u yeniden görebilecek olmak. Onu yeniden öpebilecek, ona yeniden sarılabilecek olmak tatlı bir telaş ve huzurla dolduruyordu Niki'nin içini.
Geri dönmeden bir hafta önce ayarladığı pansiyona baktı bir süre, fazla eski değildi ancak pek de iç açıcı bir görüntüsü yoktu.
Olay intihar olarak adlandırılmış ve dosyanın kapatılmasına neden olmuştu, bu sebeple bu kadar rahattı Niki.
Pansiyonda görevli olan kadına kartını gösterdi ve odasına çıktı. Valizindekileri yerleştirdikten sonra biraz dinlenmek adına yatağına yattı. Gözlerini kapatmak ona hiç bu kadar iyi gelmemişti, her göz kırpışında Jungwon'u görüyordu.
Onun ne halde olduğunu merak ediyordu, son görüşmelerinden sonra pişman olmuş muydu? Yeni bir sevgilisi var mıydı? Niki'yi kolaylıkla unutmuş muydu?
*
*
Jungwon Hikari'ye kapıya kadar eşlik etti. "Teşekkürler Hikari! Sen de olmasan kim bana yardım edecekti?" Hikari bir Japon olmasına rağmen Kore kültürüne hızlı uyum sağlamış, yemeklere aşina olmuştu.
Jungwon yemek yapamadığında ve dışarıdan yemek istemediğinde onun yardımına ilk koşan Hikari oluyordu.
Hikari Jungwon'un kızlardan hoşlanmadığını biliyordu ancak söz dinler miydi kalp? Jungwon'a aşık olmaktan alıkoyamıyordu kendini. Ona aşık olmayı seviyordu, ona aşık olmaya aşıktı.
Hikari gözden uzaklaştığında Jungwon kapıyı kapattı ve mutfağa döndü. Kızın yanındayken kendini hiç rahat hissetmiyordu, ona aşık mı oluyordu?
Hayır, hayır! Niki'den sonra kimseye güvenemezdi, kimseye yeniden kalbini açamazdı. Bir katil saklamıştı gönlünde 2 sene boyunca. Ve ayrı geçirdikleri 3 -neredeyse 4- sene boyunca Niki hem gönlünde hem de aklındaydı.
"Ne yapıyorsun bana Niki?" Jungwon pişman değildi ancak pişman olmak istiyordu. Niki'nin bir katil olmamasını umuyor ve onunla geçirdiği zamanları tekrarlamak istiyordu. Onu eskisi gibi görmek istiyordu.
Ertesi gün işe gidecekti, erkenden yatmanın iyi olacağını düşündü. Kendine ait küçük bir kafesi vardı, Autumn Kafe. Sobahar mevsiminin Kasım ayında her hafta Salı ve Perşembe günleri ücretsiz olurdu. Bu fikri nereden bulmuştu bilmiyordu. Ancak sahiden de, bilmiyor muydu?
Flashback
Niki oğlanın ellerinden tuttu. "Seni bir sonbahar gibi seveceğim Jungwon. Kasım gibi olacağım, sana ne istediğini söyleyip istediğini vereceğim. Seni herkesten sakınacağım. Ve söz veriyorum ki gönlümün meltemlerindeki hafif esinti her zaman sana ait olacak."
Flashback end
"Aptal!" Diye söylendi Jungwon. Her şey daha iyi olabilirdi, Bay Nishimura ölmeseydi belki de. Niki gerçekten de bir katil miydi? Birkaç silah mermisiyle katil olunur muydu ki? Katil olmak için bir ölüye ihtiyacın olurdu, peki ya sahiden de Bay Nishimura o gece ölmüş müydü?
Haha böyle karışıklıklar yaratmaya bayılıyorum
Bay Nishimura ölmemiş OMG!
Sonbahar mevzusu aewww Bence çok tatlı
Hikari hayır Hikari! Her şeyi mahvedemezsin böyle 0_0
Katil olmak için birkaç kalbe ve de birkaç ölü bedene ihtiyacın olur, eğer bunlardan birine dahi sahip değilsen katil olmazsın. Sen dönüşmek istemediğin canavara dönüşürsün ve bundan dolayı övünmeni gerektirecek şeyler yaşarsın...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
No Time To Die
FanfictionSen birini öldürdün, ben senin öldürdüğün kişiyle birlikte öldüm. -Wonki-