Birden hissettiğim soğuklukla uyanıyorum. Saat sabah üçü gösteriyor. Yatağın sen tarafı boş ve soğuk. Normalde bana sarıldığın bu saatlerde senin olmayışınla bir soğukluğa kapılıyorum. Daha sonra bakışlarım bu soğuğun başka bir nedeni olan balkona takılıyor. Uçuşan perdelerin ardından seni görüyorum. Elindeki sigarayı bitirip küllükteki diğer sönmüş sigaraların yanına bırakıyorsun. Daha sonra elin tekrardan yeni bir sigarayı kendine yer ediyor.
Canının sıkkın olduğunu anlıyorum, çünkü sen sadece canın sıkkın olunca sigara içiyorsun.Uzandığım yataktan kalkıyorum ve yanına geliyorum. Demirlere yasladığın bedenine arkadan sarılıyorum ve ısınmak için tüm vücudumu sana yaslıyorum. Benim geldiğimi anladığın gibi sigaranı söndürüyorsun. Çünkü ben sigara kokmanı sevmiyorum. Ardından ellerinle ellerimi tutuyorsun ve arkanı dönüp bana tebessüm ediyorsun. Zorlama bir tebessüm olduğunun farkında olmama rağmen ben de sana bir tebessüm gönderiyorum. Bir sorun olduğu anlıyorum ama sormuyorum. Çünkü sorunu biliyorum, sorunun ben olduğunu biliyorum.
Yine de beni kollarının arasına alıyorsun. Başımı göğsüne yaslıyorum, duyduğum kalp atışları bir ninni gibi kulağıma çalıyor. Ellerin sırtımda dolaşıyor ve bu da uykumu getiriyor. Başıma birkaç öpücük koyuyorsun, bu öpücükleri sevdiğimi biliyorsun. Daha sonra daha da üşümemem için beni içeri götürüyorsun ve açık olan kapıyı kapatıyorsun. Isınmıyorum ama sen yanıyorsun. Sıcak bir haziran gecesindeyiz çünkü, üşüdüğüm için üzgün hissediyorum.
Bana adımla sesleniyorsun, bana her sesleniş şeklini sevsem de sen en çok adımı seviyorsun. Ben de her seferinde beni çağırdığını biliyorum.
Tekrardan kollarının arasında yer ediniyorum. Bu sefer ninni gibi olan kalp atışlarına sesin de ekleniyor. Huzura ermiş gibi mutlu oluyorum. Sesini seviyorum, kalbini seviyorum. Gözlerimi kapatıyorum, ağlamamak için kendini tuttuğunu bilmeme rağmen gözlerimi kapatıyorum çünkü çok yorgunum. Uykuya daha hızlı dalmam için yanaklarıma dağılmış çillerimi okşuyorsun. Mutlu oluyorum çünkü en az benim kadar senin de onları sevdiğini biliyorum. Bu hisle beraber uykuya dalmak daha da kolay oluyor.
Bu şekilde birkaç ayı daha atlatıyoruz. Artık sonbahardayız. Bu mevsimi sevdiğini biliyorum, bu mevsimi sevdiğimi biliyorsun. Bir tren yolculuğu yapıyoruz, bizi ilk tanıştığımız yere götürüyorsun. Çok mutlu oluyorum, bir sürü fotoğrafımı çekiyorsun. Bakmasam da nasıl göründüğümü biliyorum, çünkü sen bana ayna oluyorsun. Ardından bir çiçek tarlasına gidiyoruz. Çiçeklerin içinde beni çizmeyi sevdiğini biliyorum bu yüzden ellerime en sevdiğin çiçekleri alıp kameranın objektifine bakıyorum. Onları saçlarıma takmak istiyorum ama sen evden çıkmadan saçlarımı gizlemek için bana bere takıyorsun. Bunu üşümemem için yaptığını biliyorum ama yine de üzülmeden edemiyorum. Çünkü saçlarımı seviyorum ama seni daha çok seviyorum. Daha sonra birçok şey yapıyoruz, mutlu olup eğleniyoruz ama ben yine çok yoruluyorum. Bu yüzden sana sığınıyorum ve uyumak için en ufak anı kolluyorum.
Başka bir gece bu sefer de sesine uyanıyorum. Uykumun her geçen gün hafifleştiğini biliyorsun, bu yüzden kendini banyoya kapatıyorsun ama sesini yine de duyuyorum. Ağlıyorsun, ağlamanın sebebi benim. Sana sarılmak için kalkmaya çalışıyorum ama bedenim çok yorgun, bu yüzden hüzünle kapıya bakıyorum. Çok zaman geçmiyor, yokluğunu fark etmeyeyim diye ağlamanı bile kısıtlıyorsun. Kapıyı açtığında göz göze geliyoruz, ikimizde de buruk bir tebessüm var.
Konuşamayacak kadar yorgunum bu yüzden gözlerimi kırpıp duruyorum, bunun bir davet olduğunu biliyorsun. Yanıma gelip beni öpüyorsun, daha sonra kalp atışlarını dinlemem için başımı göğsüne çekiyorsun. Ardından uykuya dalıyorum, bilmediğimi sansan bile bundan sonra neler yaptığını biliyorum. Başını göğsüme koyup kalp atışlarımı dinliyorsun. Her gece bunu yapıyorsun. Korkuyorsun, bu yüzden seni her gece göğsümde ağırlıyorum. Çünkü bu atışları dinlemeye en çok senin ihtiyacın var.
Günlerimiz böyle geçiyor. İkimiz de kalplerimizin iyi olduğundan emin olmak için göğsümüzü bir diğeri için açıyoruz.
Zaman hızlı geçiyor. Birbirimize aşık olduğumuzdan beri yedi mevsim döngüsü atlatıyoruz. Artık evde değiliz ama yine de birlikteyiz. Vücudum artık daha da üşüyor. Yine de hâlâ kalp atışlarını dinleyebiliyorum. Beyaz odada birbirimize iyi olduğumuzu söylüyoruz ama aslında değiliz. Artık daha da yoruluyorum, uyuduğum saatler birbirimizi gördüğümüz saatlerden daha uzun. Bu beni üzüyor ama bunu söylemiyorum. Çünkü ben uyurken daha çok ağlayabiliyorsun.
Başka bir geceye daha uyanıyorum. Bu sefer sıcak bir şeyler hissediyorum. Ardından ellerini fark ediyorum, burnumu siliyorsun. Gözlerim kapanmamak için zor dururken yüzünü görüyorum. Odanın beyaz duvarları kadar beyazlaşan yüzünle bana bakıyorsun. Ağlıyorsun, artık kendini benim yanımda tutmuyorsun bu yüzden gülümsüyorum. Burnumdan çektiğin ellerine bakmak istiyorum ama beni engelliyorsun. Görmemi istemediğin bir şey olduğunu anlıyorum. Bakmıyorum ama ne olduğunu biliyorum. Bu yüzden ben de ellerimi uzatıyorum. Ellerim titriyor, bunun da her zaman olduğunu biliyorum yine de onları yanaklarına yerleştiriyorum. Sıcak gözyaşların parmaklarıma bulaşıyor. Onları siliyorum, gözünün altındaki benini okşuyorum. Bu hareketimle daha çok ağlıyorsun, çünkü benden başka kimseye dokundurtmuyorsun onu. Onu tek başına bırakmak istemiyorum.
Ellerini beyaz çarşafa sürtüyorsun, ellerimi tutmak istediğini anlıyorum ama bir türlü ellerindeki lekeler geçmiyor. Sana gülümsüyorum, gülüşüme bakıp iç çekiyorsun. O an fotoğraf makinen yanında olsa beni çekeceğini biliyorum. Yine de gözlerimi kapatıyorum, çünkü ellerimi tutmak istiyorsun ama bir yandan da onları görmemi istemiyorsun. Karanlığı sevmiyorum ama yine de senin için gözlerimi kapatıyorum, yanaklarındaki ellerimi tutup avuç içlerimi öpüyorsun. Artık benim ellerimde lekeli ama bunu ikimiz de önemsemiyoruz. Sabaha kadar birbirimizi seviyoruz. İlk defa uykum gelmiyor, yorgun hissetmiyorum.
Beni tüm gece öpüyorsun, beni tüm gece sevdiğini söylüyorsun. Tüm gece seni sevdiğimi söylüyorum ve seni öpüyorum. Saçlarını okşuyorum, gözlerimi okşuyorsun. Bir de telefonunu saklıyorsun. Sanki ne yaptığını fark etmemişim gibi davranıyorum. Oysaki ne yaptığını biliyorum yine de susmadan tüm gece konuşuyorum. Uzun zaman sonra ilk defa bu kadar konuşuyorum ama yorulmuyorum. Vücudum üşüyor ama önemsemiyorum. Başımı kalbine koymak istiyorum ama sonra vazgeçip seni göğsüme çekiyorum. Kalp atışlarımı dinliyorsun.
Sabah oluyor, başını kalbimden kaldırıyorsun. İkimizin yüzünde de kırık bir gülümseme var. Önce dudaklarımı öpüyorsun, sonra da gözlerimi. Onları öpme diyemiyorum, gözlerimi öpme diyemiyorum çünkü öpmesen bile olacak şeyi biliyorum. Bu yüzden öpmene izin veriyorum içim acıya acıya. Ardından tekrardan göğsüme yatıyorsun. Birden yorgunluk çöküyor üstüme ve sıcak basıyor. Artık üşümüyorum. Burnum yanıyor, midem yanıyor. Yine de seni göğsümde tutuyorum. Gözlerim kapanıyor, dudaklarımdan akan sıvının verdiği hissiyat ile gözlerimi kapatıyorum ama sen asla beni bırakmıyorsun. Karanlıktan korktuğumu biliyorsun çünkü. Kulaklarına dolan kalp atışlarım azaldığında göğsümdeki titreyişi hissediyorum. O an burnuma kokun doluyor, onu daha çok içime çekmek için derin bir nefes alıyorum ama geri veremiyorum.
Sesimi kaydetmek için açtığın telefon artık sesimi değil, makineden gelen uzun bir tiz sesini ve senin ağlayışlarını kaydediyor. Bana adımla sesleniyorsun ama ben artık beni çağırdığını duymuyorum.
Yine de sana veda etmeyi unutmuyorum, çoktan ninnimizi söylemeyi bırakmış olan kalbimle.
🍂
"yapraklar dökülüyor bu bizim son vedamız."
sevdiğinin göz kapaklarından öpersen ayrılık getirir derler...
another love eşliğinde yazdım, siz de another love eşliğinde okursanız çok mutlu olurum
bir anlık hislerle yazıldığı için lütfen pek bir şey beklemeyin
🍂
- larren
ŞİMDİ OKUDUĞUN
üşüyorum bir haziran sıcağında ✓
Fanfiction"yapraklar dökülüyor, bu bizim son vedamız." | one shot & angst | hyunlix by larren