Yeni bölüm beklediğinizi biliyorum ama bu kitabı yayınlamasam ölecektim.
----------Touya Todoroki eve geri dönmüştü.
Ama ev hatırladığı gibi değildi. Ev yanıyordu.
Touya yıkılmış duvardan içeri girdi. Çığlıkları duymuştu. Aradan üç uzun sene geçse de (bütün bu seneleri komada geçirmişti) en küçük kardeşinin sesini hala tanıyabiliyordu.
Daha geçen gün buradaymış gibi her köşesini ezbere bildiği yerleri geçti. Çalışma odasındaydı şimdi. Babasıyla lanet olası her gün antrenman yaptığı o lanet olası odada. Enji Todoroki'yi alevleri kontrol altına almaya çalışırken gördü. Ve Touya'nın gözleri, korkudan titreyen küçük çocukla buluştu. Shoto Todoroki'yle. Enji'nin arkasını döndüğünü fark edince duvarın arkasına saklandı Touya. Babasının onu fark etmesini istemiyordu.
"Shoto, hemen gidip Fuyumi'yi bul. Dışarı çıkın."
"T-tamam."
Shoto koşarak odadan çıktı, alevler içindeki duvara yaslanmış olan Touya'yı fark etmeden koridor boyunca koşmaya ve ablasına seslenmeye başladı. Belki kendi sesinden belki de alevlerin çıtırtısından bilinmez, peşinden gelen adım seslerini duymamıştı.
"Fuyumi çoktan çıktı. Onu dışarı koşarken gördüm."
Shoto hızla arkasını döndüğünde asla görmeyi beklemediği bir yüzü görmüştü. Ölen abisinin yüzünü. Bir anda dengesini yitirip yere düştü.
"T-Touya nii-san?"
"Tekrardan selam Shoto! Buradan çıkmalıyız. Babalık yangını halleder. Natsuo burada değil, öyle değil mi?"
"..."
Shoto'nun zaten sınırında olan gözyaşları hızla akmaya başlarken Touya ona yaklaştı. Evet, ondan hala nefret ediyordu ama böyle bir durumda bunu görmezden gelebilirdi. Üstelik büyümenin verdiği bir olgunlukla anlıyordu ki, alevlerin ortasında kendisine ağlayarak bakan çocuk tıpkı kendisi gibi babasının kurbanı olmuştu.
Kardeşinin başını şevkatle okşarken onun son hatırladığı zamandan üç yaş daha büyük olmasını umursamadan küçük bedeni kucağına aldı.
"Shht. Geçti. Korkmana gerek yok."
"Abi..."
Shoto kendini Touya'nın omuzlarına gömerken Touya sırtını sıvazlamaya devam etti.
"Gidelim buradan Sho."
Çıkışa doğru ilerlemeye başladı. Kucağındaki kardeşi taşıyabileceğinden daha da ağırdı, üstelik komasından daha yeni uyanmış biri olduğundan bedenini zorlamamalıydı ancak Touya bunu umursamadı. Sadece bu lanet olası evden uzaklaşmak istiyordu. Kardeşleriyle birlikte.
"Natsuo abi..."
Touya yürümeyi bıraktı. Shoto inmek ister gibi kıpırdanınca onu yere bıraktı. Küçük kardeşi neredeyse ağlamaktan beyazları akmak üzere olan gözleriyle öyle acınası bakıyordu ki... Enji Todoroki bu yüz ifadesine nasıl kıyabiliyordu?
"Natsuo abi burada de-değil."
"Şükürler olsun. Hadi hemen çıkalım buradan Sho, ciğerlerimiz karbo-"
"Nat-Natsuo abi ö-öldü."
Daha demin nefes alamadığını sanıyordu Touya. Karbondioksit yüzünden miydi gerçekten? Yoksa kelimeler mi fazla ağırdı? Touya burayı sadece biraz başıboş bırakmıştı ve kardeşini mi kaybetmişti? Gidişinin bedeli bu muydu? Enji Todoroki ondan ne istiyordu? Bütün bu insanlar ondan ne istiyordu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Die In A Fire | Shoto & Touya Todoroki
FanfictionTouya Todoroki, eve geri döndüğünde kardeşi Shoto'yu da alıp kaçtı. ~~ "I hope you die in a fire Hope you'll be stabbed in the heart Hope you'll get shot and expire Hope you'll be taken apart Hope this is what you desire" •villain!shoto •todoroki br...