Julius'un arkasından gelen Alexandra hâlen kafasındaki sorularla mücadele ediyordu. Julius ise öfkeliydi. Nedenini bilmiyordu ama öfkeliydi.Sanki olacakaları bu sefer o hissediyordu. Ağaç çok yüksek değildi ama yavaş çıktılar. İkiside alışıktı buna ama korkuyorlardı bir yandan da. Öyle veya böyle "BAŞKALARI'nın" yanına ulaştılar. Dala çıkmalarıyla küçük çığlıkların duyulması bir oldu. Copia, Ceres Teyze ve diğerleri daha fazla odaklandı onlara. Julius:
-Kan, dedi. Nereniz kanıyor? Gelin aşağı indirelim sizi, demesiyle Alexandra'nın kadının kolunu kaldırması bir oldu. Fakat yüzünde boğa maskesi olan koruma hırladı. Onu önemsemediler. Sadece "BAŞKASI'nı" aşağı indirme çabasındaydı iki sevgili. Korumada bir şey yapamıyordu çünkü hareketlerindende anlaşılacağı gibi onunda sıkıntısı vardı. Çok âni gerçekleşen olaylar olmasına rağmen iki "BAŞKASI" da yerdeydi. Etraf güvende olmalıydı ki herkes yumuşak toprağın üstünde yavaşça hareket etmeye başladı. Daha sonra iki ailede çember oluşturup ortalarına onları aldılar. Alexandra elbisesinin etek bölümünden bir parça yırtıp adını bilmediği kadının koluna doladı. Kadın sanki bir anda dürtülmüş gibi canlandı:
-Beni nasıl olurda tanımazsınız? Bu ne ... Alexandra şuan ona yardım ettiklerini, az önce acıdan kıvrılan, yalvaran kadın gitmiş araya girmese "UTANÇ" kelimesini en değer verdiklerine söylecek bir canavar olmuştu.
-Asıl siz utanın. Yardımımızı dilenerek istediğinizi unutmayın, dedi. Kadın etkilenmişti. Gözlerinde bir parlaklık belirdi. Olur ya ateş yanar, etrafı ısıtırken aydınlatır. Bu oydu.
-Güzel kız. Beni yanlış anladın fakat bu hoşuma gitti. Senin gibileri severim. Sanırım sen sizi küçümseyeciğimi sandın. Ve yanıldın. Bu ne mükemmel şey diyecektim. Bilirsin adımı herkes duymuştur ama gören çok yoktur. Beni memnun etmeyi başardın. Afferin, dedi. Herkes durdu. Hatta dondu. O, Sezar'ın biricik eşi olan, güzelliği, dobralığı, her şeyiyle ün salmış...
-Kleopatra. İsmim Kleopatra. Ve sen Alexandra. Bütün Roma halkının bana benzettiği kız. Sevgilin Julius. Annesi Ceres. Kız kardeşin Copia, annen ve baban. Bu herkesi daha da şaşırttı. Arada küçük kahkahalar, tebessümler uçuştu.
-Size nasıl güvenebileceğim diyemem. Fakat bu kadar bilgi nasıl olurda? Hepsini bir kenara atıp devam etti. Bunlar önemli değil. Tek bir sorum var, dedi Alexandra. Araya Kleopatra girdi.
-Bütün bunların sebebi ne? Yoksa siz misiniz? Peki ama NEDEN?