Bölüm müziği: İnce Buz Üstünde Yürüyorum - Cem Adrain x Şebnem Ferah
Odanın soğuk havası Seyran'ın tenini kavramış, tüylerini havaya dikmişti. İçinden bir ürperme geçince, koşarak yatağa sığındı. Yorganı çenesine kadar çekip gözlerini banyonun kapısına dikti. Kapının ardından gelen Ferhat'ın neşeli sesi odayı bir anda ısıtmaya yetmişti bile. Ferit'in keyfi yerindeydi, havaalanından eve dönünce her şey yoluna girmiş, dedesiyle arası düzelmişti. Seyran'ın gergin ifadesi ve çatık kaşlarının yerini hafif bir tebessüm aldı. Ferit'in varlığı dahi ona iyi geliyordu ama bunu açık etmeye gerek yoktu. Çünkü hala kafası şüphelerle doluydu. Eğer Ferit'i havaalanında durdurmasaydı, gerçektende Seyran'ı bırakıp gidecekti.
İçerden gelen suyun sesi kesilince Seyran kafasını gecenin karanlığına boğulmuş olan terasa çevirdi. Ah o teras... Yüzündeki tebessüm kayboldu bir anda. Beynine hücum eden binbir farklı anıları ne kadar savuşturmaya çalışsada, göğsüne düşen o sızlamaya engel olamadı. Pelin'in her o teras kapısından girişini, kendini ne kadar değersiz hissettiğini hatırladı. Ferit'in Pelin'i her yolculayışını, öpüşünü, ona dokunuşunu...
Ferit Seyran'a Pelin'le yolları ayırmaya karar verdiklerini söylemişti. Kalbi ne kadar buna inanmak istesede, beyninin bir kenarı onu tamamen inanmaktan alı koyuyordu. O terastan Pelin'in tekrar çıkıp gelebileceği ihtimali yok olmamıştı hala Seyran'ın gözünde. Ama sanki alışmıştı bu belirsizliklere.
Banyonun kapısı açıldığında Seyran hala terası izliyordu. Ferit havlusu belinde, bir şarkı mırıldana mırıldana odanın diğer ucundaki komidine yöneldi. Seyran hatırlamak istemediği anılarla cebelleşirken Ferit'in sesiyle irkildi.
''Üşüdün mü Antep fıstığı?''
Ferit hızlıca üstüne bir şeyler geçirip yatağın diğer tarafına otururken hala Seyran'ın cevabını bekliyordu. Seyran ise yavaşça kafasını eymiş, Ferit'le göz göze gelmeyi red ediyordu. Onun çocuksu gülümsemesini, gözlerindeki ışıltıyı görüp hemen yumuşamaktan korkuyordu.
''He...ııı. Evet biraz.'' dedi sessizce.
''Söyleyim Latif Bey'e ısıtıcıyı çalıştırsın? E tabi eğer başka yöntemlerle ısınmak istiyorum dersen o ayrı.''
Ferit muzip muzip gülerken Seyran'ın kaşları yine çatıldı.
''Öf Ferit ya. İstemiyorum tamam. Üşümedim. Oldu mu?''
Belkide gerçekten üşüyen teni değil, kalbiydi. Bu koca evde, annesinden ve ablasından uzak, kendini yalnız hissetmek istemiyordu artık.
''Ya Sero yaa. Sende her şeyi ciddiye alıyorsun.'' dedi Ferit Seyran'ın kolunu yalandan çimdikleyerek.
Seyran'da karşılık olarak Ferit'in koluna minik bir şaplak attı ve gözlerini daha fazla kaçıramadı. O tanıdık çapkın gülüşle karşı karşıyaydı yine. İşte korktuğu başına gelmişti. Ferit'e olan öfkesi bir anlık olsa bile uçup gitmişti. O gülüşün arkasında sakladığı o kadar çok şey vardı ki... Bütün endişeleri, güvensizlikleri, kendince hissettiği kusurları bir gülüşle gizleyebiliyordu. Seyran Ferit'i imrendiğini fark etti. Keşke o da kendini bu kadar çabuk ele vermeseydi, belki o zaman canı bu kadar yanmazdı.
Seyran Ferit'in yanağını elinin içine aldı. Dokunuşuyla Ferit'in bütün endişelerinin yok olmasını istedi. Baş parmağıyla dudağının kıvrılmış kenarını okşadı ve o çapkın gülüşünün yavaşça şaşkınlığa dönüşmesini izledi. Gecenin sessizliği yoğunlaşınca ne yaptığının farkına varıp elini aniden çekti.
Ferit'in taktiğinden ilham alıp şakayla ''Aman Fero yaa sende her şeyi ciddiye alıyorsun.'' dedi hemen.
Ferit kendini toparlamak için birkaç saniye donup kaldı. Acaba Seyran bir dokunuşun ona neler hissettirdiğinin farkında mıydı? Onu ilk gördüğü andan beri aklından çıkaramadığının, bu evliliğin gerçek olmasını istediğinin farkında mıydı? Eğer değilse neden havaalanında öpmüştü Ferit'i? O anı hatırladığında yüzü daha da ciddileşti.
Ferit'in sessiz kalması normal değildi. Seyran bu sessizlikten rahatsız olup sahte bir kahkaha ile Ferit'i omuzlarından tuttu.
''Hadi ama Fero şaka yaptım.'' dedi bir gözünü kırparak.
Ferit aralarındaki mesafenin kapanmasından güç alıp sonunda hislerini kelimelere dökmeye karar verdi.
''Peki ya ben şaka olmasını istemiyorsam?'' Artık bazı şeyleri saklamaktan yorulmuştu.
Şimdi donup kalma sırası Seyran'daydı. Ferit az sonra soracağı soru için kendini hazırlamaya çalışıyordu. Boğazı düğümlenmiş, gözleri buğulanmıştı. Her ne kadar alacağı cevaptan korksada bilmesi gerekiyordu.
''Havaalanı da şaka mıydı?''
İşte Seyran böyle bir soruyu asla beklemiyordu. O kadar özel bir anın gerçek olmadığını düşünmesi imkansızdı, di mi?
Ferit Seyran'ın sessizliğini 'Evet' olarak algıladı. Kalp atışının artığının ve sinirlendiğinin farkına bile varmadan kendini ayakta buldu.
''Tabiki gerçek değildi! Sen demedin mi bana 'Senden nefret ediyorum, seni istemiyorum' diye!''
Seyran konuşmak için fırsat kolluyordu ama Ferit izin vermiyordu.
''Ben o kadar kötü bir adam mıyım Seyran!!?'' Göz yaşları yanağından süzülmeye başlamıştı. Bağırışları acı bir kahkahaya döndü.
''Tabi ya. Ben olmasan dedem seni okula göndermeyebilirdi. O yüzden öptün beni, o yüzden gitmemi istemedin!''
''Ferit!'' diye haykırdı Seyran yataktan fırlarken. Hızlı adımlarla Ferit'e yaklaştı.
''Gerçekti Ferit!''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalı Çapkını Fanfic
Fanfiction*** Aşk, komedi, erotizm ve biraz da dram dolu bir hikaye. *** Hayranları olarak seyfer'in mutluluğunu görmek en büyük isteğimiz. Ama maalesef dizinin yazarları bize bu mutluluğu göstermek niyetinde değil. O yüzden iş başa düştü, napalım.