0.2 [everyone's dream company but thv's dream, that boy w company him]

115 42 49
                                    

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

.
.
.

0.2 [everyone's dream company but thv's dream, that boy w company him]

.
.

İnsanın birini kaybetmesi dişini kaybetmesi kadar ilginçtir, acısını o an yaşar, yokluğunu ise ömür boyu. Babamı kaybettiğimde acı hissetmemiştim içimde, kendime yediremediğim tek şey yokluğu olmuştu.

Doğum günümden sadece birkaç gün sonra, yılın ilk karı yağmaya başlamış ve serin havayla beraber dışarıda kalan insanların koşuşturmasına sebep olmuştu. Kimisi plazadan içeri koşarken bazı takım elbiseliler, şemsiyesini tutan görevlilerin yanında rahatça adımlıyordu.

Ortamın kesinlikle farklı bir havası vardı ve kendimi fazlasıyla yabancı hissettiğimi inkar edemezdim. Özellikle de kara batmış botlarına çığlık atıp rujunu tazeleyen birkaç kadını gördüğümde. Çoğu varlıklı iş adamlarının çocuğu olmalıydılar ve aralarında şirketimizle ortak kişiler olabileceğini biliyordum. Bu nedenle her geçen kişiye samimi olmaya çalışarak gülümsedim.

Şirketin batmak üzere olduğunu bana uzun uzun anlatan sinir bozucu bilinmeyen numara ile buralara kadar gelmiştim. Zaten geçen son bir haftama baktığımda yalnızca moral bozucu olmasını saymıyordum bile. Garip şeyler yaşıyordum ve bu nasıl oluyorsa üst üste gelip beni yormak için elinden geleni yapıyordu.

Zihnimdekileri bir kenara bırakıp gelen insanları karşılamaya devam ettim. Sinir bozucu bilinmeyen numaranın babamın sekreteri olduğunu öğrenmiştim bu sırada. Kendisini tanımak için bir gayrete girmiyordum çünkü şirketin başına geçeceksem onlar benim çalışanlarım olacaktı.

Bu da demekti ki benim sözümle hareket etmek zorundaydılar. Bu düşünce egomu okşarken mesajlarının intikamını alabileceğim sekreteri kendi sekreterim olarak işe aldım.

"Bunu neden yaptın?"

Sarıya çalan renkteki saçlarını omzunun ardına attı. "Yaptınız.." diyerek hafiften öksürüp yumruk yaptığım elimle ağzımı kapadığımda gözlerini devirdiğine şahit olmuştum.

"Neden yaptınız?"

"Sana birazcık saygılı olmayı öğretebileceğimi düşündüğümden," diyerek alaycı tavrımda gülümsedim. Başta öyle mesajlar aldığımda şüphelenip korkuya kapıldığım bir gerçekti. Ancak şu an şartlarımız eşitti ve bu durum fazlasıyla hoşuma gidiyordu.

Dün Jungkook ile karşılaştığımız andan sonra sabaha kadar uyuyamamış, sosyal medya hesabında gezinirken bulmuştum kendimi. Genelde yılbaşından sonra gönderi paylaşırdı ve şimdi de öyle yapmıştı. Dün gece saatlerinde gittiği bir bardan görüntülerini paylaşmıştı.

Aklıma takılan tek şey ise o barın eğlence mekanından çok, lüks ve elit bir yer gibi gözükmesiydi. Kendisini çektiği fotoğrafların yanında gittiği yere ait birkaç tablo da paylaşmıştı ve sanata olan düşkünlüğü bana fazlasıyla sempatik gelmişti.

ride ─ taekook (düzenleniyor☑) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin