Kokonoi biraz önce yanından ayrıldığı kızın evine yürüyordu. Çünkü kitabı onda kalmıştı. Aslında bu onun işine gelirdi. Sonuçta sevdiği kızın kitabı ellerinde. Ama Akane'nin yarın ödevini teslim etmesi gerektiğini biliyordu. Onu zor durumda bırakmak istemezdi.
Akşam güneşinin kızıllığı altında yürüyordu Kokonoi. 'Akane'yi aşağıya çağırayım. Kim bilir ne kadar güzel görünür bu güneşin altında...' diye düşündü.
Sabredemeyip koşarak tamamlamaya çalıştı kalan yolu. Belki yolda bile karşılasabilirlerdi.
Akşamın kızıllığına karışan gri dumanı gördü Kokonoi. Sakince mırıldandı. "Herhalde bir yerde yangın var."
Dumanların yükseldiği yer Akane'nin evine yakındı. Ama bu ihtimali düşünmek istemedi. Gitgide kalbini griye boyayan o korku ve endişe sonucu tekrar koşmaya başladı.
Akane'nin evine yaklaştıkça fazlalaşan koku ve havaya karışan griliğin tonu bacaklarını titretiyordu. Yarım yamalak koşarken birkaç kere düştü. Dizlerinin kanamasını umursamadan düşe kalka koştu kalan yolu.
Varınca dumanların kaynağının önünde durdu bir süre. Elleri iki yanına düştü. Kitap da yere... Dizlerinin bağı çözüldü. Acıdan yanan dizlerinin üzerine tekrar düştü.
Gözlerinden yaşlar süzüldü. "Gerçek... olamaz..." Aralık dudaklarından çıkan sözlerin yerini tuzlu gözyaşları dolduruyordu.
Bi anda ayağa kalkıp fırladı. Ne yaptığını kendisi bile bilmiyordu. Sadece ölecek olsa bile onu kurtarmak istedi o an. En azından son kez o yumuşacık ve çicek kokan saçlara dokunmak...
Gözleri zaten dolu dolu ve adam akıllı önünü göremezken insanların çığlıklarıyla daldı içeriye. "Çok sıcak..."
Koşarak aramaya başladı sevdiği kızı. Mutfağa koştu. Sonra oturma odasına. 'İşte orada!' Yanarak tavandan düşen parçalar umrunda olmadan gitti ve kucağına aldı kızı.
Zorlansa bile tavandan düşen parçalarla yol kapanmadan çıkarmak zorundaydı onu. Cılız ve titreyen bacaklarına rağmen koştu kapıya doğru. Duman yüzünden ciğerlerinin tıkanmasına rağmen...
Kapıdan dışarı çıktığı anda yere çöktü. Kızı yere bıraktı. Arkasından gelen tavanın çökme sesi şiddetliydi. Öksürüklerinin arasında gözlerindeki yaşları silmeye çalıştı.
Sonra yere bıraktığı bedene baktı. O da deli gibi öksürüyordu.
Ama bi yanlışlık vardı. "Aptal... Yanlış kişiyi kurtardın."
Kokonoi kendine lanet etti. "Nasıl...? Nasıl olabilir?!"
Küçük kardeşi Seishu ile çok benzerdi Akane. Ara ara karanlıkta seçemezdi onları. Parlayan gözlerinden anlardı sevdiği kızı.
Bi Seishu'ya bi de arkasında çöken kapıya baktı Kokonoi. 'Nasıl... Nasıl olabilir?! Nasıl böyle bir hata yapabilirim...?!' diye düşündü. Görememişti işte. Ağlarken ve içerideki gri dumandan dolayı nasıl seçebilirdi ki?
Hıçkırıklar döküldü dudaklarından. Ayağa kalkıp evin etrafında dolandı belki girecek başka yer bulurum ümidiyle. Ama bulamadı. Yanlışlıkla kurtardığı Seishu'nun yanına çöküp hıçkıra hıçkıra ağladı. Elinden başka bir şey gelmedi sevdiği kızı kurtarmak için...
Titreyen bedenine sarılan battaniye ile sıçradı yerinden. Seishu hala öksürürken yanından aldılar onu. Biraz ilerisindeki sağlık ekiplerinin getirdiği araca bindirdiler.
Ardından onu da bindirdiler. Kapıyı yumruklayıp yalvardı. "O çıkana kadar gitmek istemiyorum! Lütfen!" Dinlemediler. Aracın kapanan kapısı hasteneye varıncaya kadar açılmadı. Ağlamaktan önünü göremeyen Kokonoi, oraya tıkılıp kaldı.
Sonunda buna da yeni bölüm!
Mutluyum hehe.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kiss Problem
FanfictionÖnüne gelenle öpüşemezsin Hajime. Öpücük özel bir şeydir. ~ Ama Akane... ~