GİRİŞ

42 5 6
                                    

Hikayeme şans verip okuduğunuz için teşekkür ederim.

İyi okumalar, hikayeye oy vererek bana destek olabilirsiniz.


Ocak
2023

Soğuk bir kış günüydü, şehrin derecesi eksileri görmüştü. Buna rağmen şehirde bir kar yağışı yoktu.
Şehirde geçen sene bu zamanlar yoğun kar akışı olurdu. Çocuklar sokaklara çıkar, kardan kar adam yaparlardı. Bazı çocuklar ise yerdeki karları alarak birbirlerine fırlatırlar ve bunu eğlenceli bir oyuna dönüştürürlerdi.

İnsanlar dünyaya zarar verene kadar.

Genç adam önündeki kafeye baktı. Dış cephesi ağır kahve tonlarında olan kafenin iki çalışanı dün yılbaşının sona ermesiyle camlara asılmış yılbaşı süslerini çıkarıyorlardı.

Genç adam iki çalışana kolay gelsin dileklerini ilettiğinde kafe kapısının önündeki süslenmiş çam ağacının yanından geçerek kafeden içeri girdi.

Kafeye girdiğini belirten o çan çaldığında genç adam her zaman oturduğu masasına doğru ilerledi.

Yorgundu.

Son birkaç gündür yaşadıklarından dolayısıyla kafa dağıtmak için bu kafeye geliyor ve aşık olduğu kadının sevdiği, ama kendisinin nefret ettiği o tatlı kahveyi içiyordu.

Adam kahvesini acı severdi, kadın ise yumuşak. Adama şeker gibi gelirdi kadının sevdiği kahve, kadına ise adamın sevdiği kahve acı gelirdi. Zıt kutuplardı onlar.

Dedesinin bir sözü geldi genç adamın aklına, "Zıt kutuplar birbirini çeker." hiçbir zaman inanmamıştı bu söze.

Yaşayana dek.

Önüne bir sütlü kahve geldiğinde adam kahveden gözlerini uzun bir süre çekmedi.

Birkaç dakika kahveye baktığı sürenin ardından onu gördü o kahvede. Kahverengi saçları vardı kadının, adama göre bir sonbahar yaprağı rengindeydi. Gözleri koyu maviydi kadının, uzaktan baktığınızda koyu kahverengi sandığınız gözler aslında mavi renkteydi.

Adam kadının en çok gözlerini seviyordu. Kadının gözlerinde acı vardı.

Adam o acıyı seviyordu.

Genç adamın gözlerinden bir damla yaş aktığında bunu gizlemedi. Diğer göz yaşları da onunla beraber hızlıca masaya döküldü. Kahveyi titreyen dudaklarına değdirdiğinde kahvenin sıcaklığı dilini yakmıştı.

Genç adam bunu umursamadı.

O zaten yanmıştı.

Sarmaşıklar vücudunu sarmıştı genç adamın. Kaçamıyordu gerçeklerinden. Zehirli yılanı boynuna sarılmış, zehirlemek için vakit arıyordu bunca zaman.
Yılan zehrini genç adama verdiğinde, genç adam hiçbir şey hissetmedi.

Alışmaya çalışıyordu yıllardır bu zehre, kaçmaya çalışıyordu o zehirli yılandan. Ama bir urgan vardı boynunda. Genç adamın ölümünü bekleyen. Kaçtığı an altındaki sandalye düşer ve ölürdü.

Ölmek istemiyordu.

Kadın için.

Yardım için çığlık atmak istiyordu genç adam.

Bunun sevdiği kadının kaderi olduğunu bilerek her gece susuyordu.

Yavaş yavaş ölüyordu.

Genç adam avucunun arasında sıkışmış mektubu açtığında ezbere bildiği o şiirin satırlarını tekrardan okumaya başladı:

Sana gitme demeyeceğim.
Üşüyorsun ceketimi al.
Günün en güzel saatleri bunlar.
Yanımda kal.
Sana gitme demeyeceğim.
Gene de sen bilirsin.
Yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim,
İncinirsin.
Sana gitme demeyeceğim,
Ama gitme, Lavinia.
Adını gizleyeceğim
Sen de bilme, Lavinia.
ÖZDEMİR ASAF







Herkese merhaba 🤍🤍

Umarım hikayemi beğenmişsinizdir. Bu hikayeyi daha önceden (2022 Aralık) okuyanlar varsa hikayenin akışının komple değiştiğini söylemek isterim.

Hikaye hakkında görüşlerinizi samimi ve eleştirici dışına çıkmadan belirtirseniz sevinirim 🌸

Instagram: lilithinseytani

LAVİNİA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin