Ağzımda ki sigaradan kurtulmam gerektiğini anladığımda, diğer izmarit çöplerini sokuşturduğum şişenin içine yolladım ağzımdakini de.
Kafamı kaldırıp etrafa gözümün ucuyla baktığımda havanın aydınlandığını fark etmiştim. Tüm gecem sigara içmekle mi geçmişti? Normalde asla sigara içmezdim, içenlerden de iğrenirdim. Ancak bu gece düşüncelerimi susturmam gerekiyordu ve kapkara hayatımı sorgularken bitirdiğim sigaraların haddi hesabı yoktu.
Oturduğum deri koltukta doğrularak üzerimdeki takım elbiseye çeki düzen verdim. Kıyafetleri düzgün bir biçime soktuğumda saçlarımın birbirine girdiğini görmem ile içimden söylenerek saçlarımı düzeltmeye çalıştım. Aynanın karşısına geçip saçımı ellerimle geriye tarayıp karizmamı ortaya çıkarmıştım.
İnkâr edilemezdi, gerçekten herkesi etkileyebilecek bir yüzüm ve fiziğim vardı.
Dudaklarımı ıslatma ihtiyacıyla dilimi dudaklarımın üzerinde gezindirdim ve aynanın önünden uzaklaşıp, çalışma masama doğru ayağımda ki ayakkabıların tok sesiyle ilerledim.
Bugün büyük gün diyebilirdik, bugün artık korkularımın esiri olmayacak, kurtulmam gereken 2 kişiyi bu siktiğimin dünyasından tamamiyle silecek, hayatımı piç kurularından arındıracaktım.
Çekmeceye yönelip içinden silahı çıkartarak belime yerleştirip hızlı adımlarla odamdan ayrıldım.
Kapıda beni bekleyen, ya beni büyük bir yanlışa, ya da kendimin yönetebileceği bir hayata götürecek siyah tonlarda bir araba duruyordu. Choi denen piç, zenginliğini ortaya koymak için en lüks arabasını yollamıştı. Hoş, bi' boka da benzemiyordu yolladığı.
Arabaya yavaş adımlarla ilerleyip arka koltuğa oturmuş ve önde ki dikiz aynasından şoför ve yardımcısı ile bakışmıştım. Yüzlerine istemsizce tiksinerek bakıyordum. Hayatımı yerle bir eden bu adamlara nasıl tiksinerek bakmam ki? Alt dudağımı dişlerken bir ses işittim.
"Bay Jeon, Bay Choi buluşma yerini değiştirdi. Bilginiz olsun."
Cidden tanrı aşkına, zaten bir bokluk çıkacağını biliyordum, hissetmiştim. Ancak bunu yapacağını hiç düşünmemiştim. Bu kadar ileriye gideceğini tahmin etmiyordum. Şuan buna itiraz etsem, bir daha asla onları yok etme şansını bulamazdım. Bu yüzden inemedim o iğrenç arabadan.
Buluşma yerini değiştirmesinin tek sebebi vardı.
Beni orada rahatça sonsuzluğa gömecek, asla ve asla da izini belli etmeyecekti.
Gerçekten buna izin vereceğimi mi sanıyordu? Kesinlikle yanında ki Lee denen aptal yardımcısına güvenerek yapmıştı bunu, onunla ilgileneceğimi ve kendisini unutacağımı sanıyordu.
Bi' nevi ölüm kalım savaşı diyebilirdim buna? Ya ben ölüp, yok olacaktım. Ya da o iki pisliği yok edip hayatımı artık kendim yönetecektim.
Ne hoş, kendi kazdığı kuyuya mis gibi gömecektim onu.
Benim için hazırladıkları o çukura sokacaktım iğrenç bedenlerini.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
harmonic, taekook.
FanfictionHayat ne demek onu bile bilmeyen Jungkook'a her şeyi öğretmeye ant içmiş tesadüfen karşılaştığı Kim Taehyung. düz-yazı | taekook.