"Koş lan koş" diye bağırırken ciğerlerimiz patlayana kadar koşuyorduk.Çıkmaz sokağa girdiğimizde birkaç saniye ne yapacağımızı bilemeyip duvarla bakıştık mal mal.Seda ellerini kilit yapıp çömeldi zaman kaybetmemek için üstüne basarak atladık duvarı teker teker.Sedayıda yanımıza çekip hepimiz ellerini dizlerine koymuş nefes almakta güçlük çeken Beyza'nın yanına geçtik.
"Oh be"
"Az daha yakalanıyorduk ulan "diye ekledi İrem nefes nefese ."Şuanda götümden soluyorum".Siren seslerini duymamızla dinlenmemize ara verip koşmaya başladık.Sesler daha da artınca işlek caddeye doğru depar attık.Köşeyi dönmemizle Sümeyrayı bir çocuğun üzerinde görmemiz bir oldu.Sümeyra hemen toparlanırken çocuk hala yerdeydi.Sümeyra düşmenin etkisiyle canı acımış olacaki yüzünü buruşturup elini dirseğine götürdü.Gözümü ondan çekip çocuğa bakmamla Tunahan olduğunu anlamam bir oldu.
"Beni bu kadar çok seviyorsan olur olmadık yerde üstüme atlamak yerine söyleseydin daha az can acıttı olurdu" dedi sinirle solurken.Diğer aptal arkadaşları da arkasında belirmeye başladı .Şaşkınlığımızı üzerimizden atarken her yerde bizi arayan polis sirenlerinin sesi vardı.Ahmet,Tunahanı yerden kaldırmıştı bile.Tunahan yere düşmekten pek hoşnut olmdığını hem sözleriyle hem de kaskatı olan çenesiyle belirtiyordu ama bizim buna vaktimiz yoktu.Sümeyra tam cevap verecekken polis sirenleri daha da çoğaldı .Sümeyra'nın konuşmasına izin vermeden "Çabuk olun geliyorlar" dedim ve erkekleri umursamadan yanlarından altımız birden koşup gitmeye başladık.Pardon sadece beşimiz çünkü Sümeyra Tunahan'ın bacağına tekme atıyordu "Köpeğe aşık olurum daha iyi" diyordu.Yanızımıza gelince omuz silkerek "Vurmasam içimde kalırdı" ve biz koşmaya başladık.
Karşılaştığımız çocuklar Mert,Ahmet,Görkem,Berkan,Mücahit ve Tunahandı.İsimleri bile moralimi bozmaya yetti yemin ederim.Onlardan nefret ediyorduk hatta elimizden gelse bir kaşık suda boğmak deyimini üzerlerinde deney olarak yapmak istiyorduk ama...Eski defterleri açmanın mantığı yok.Caddeye doğru bayağı bir koşmuştuk.Kafamı çevirip arkama baktığımda ne polis vardı ne de bizi takip eden her hangi bir şey.Demmeki yırttık.Çok yorulmuştum.
"Atlatık biraz yavaşlasak mı? Hem böyle daha çok dikkat çekiyoruz." Dedi Sena acı çeken yüz ifadesiyle.Beyza'da "Depoya gidince dinleniriz risk almanın alemi yok" deyince diğer herkes ona katılır homurtular çıkarttı yeniden koşmaya başladık.On beş dakika sonra depoda hepimiz kendimizi koltuklara atmıştık.Ayaklarımı gerçekten hisetmiyorum.
Depo dediğimiz yer yanmış eski bir depoydu.Tabi biz bu depoyu kulanılabilir hale getirmiştik el birliğiyle kızlarla.Depo ne büyük ne de küçüktü ortaydı yani bize yetiyordu.Kapıdan girişte ilk gördüğümüz şey L koltuktu koltuğun tam üstünde-yani duvarda- B.F grafitisi vardı.Ortasında ise Sena'nın üstünden inmediği orta sehpa vardı .Kapının yanında ise küçük bir kütüphane vardı depoyu ısıtması içinde hurdalıktan bulduğumuz soba yer alıyordu.
"Sprey boyalarda orada kaldı"
"Bırak kalsınlar zaten" diye cevap verdi Beyza Sedaya.
"Ama çok güzel yazdık be,polislerden kaçtığımıza değdi bence değil mi kız Merve?"
"Evet be hem ne yazmıştık"dedim tüm sevecenliğimle aynı anda bağırmaya başladık
"Beyin Fakirleri Sonsuzdur "
***
Sabah okula gitiğimizde bize dik dik bakan tam 6 çift gözle karşılaştık.Sıra düzenimiz aynen şöyleydi;Sınıfı resmen ikiye ayırmıştık cam kenarında bizim kızlar diğer tarafta ise onlar vardı.Diğer sınıfların çok azı bizim gibiydi çünkü bizim okullar açılmadan önce olan musibetimizden dolayı böyleydi.Zaten diğer sınıflar ya geçinememiş ya da ilk günden kavga etikleri için böyleydiler.Sınıflarımız az kişiydi şehrin en serseri kız okulu ile erkek okulunu birleştirince adımız çıkmıştı bir kere bu yüzden ebeveynler çocuklarını okuldan alması ve yazdırmamasının nedeni buydu.Herkes kendi halinde takılırken.İremin sırasının boş olduğunu farekettim.İti an çomağı hazırla atasözü tam yerine oturmuştu.İremin sınıfa nefes nefese gülerek sınıfa girmesi bir olmuştu çünkü.
Hepimiz ona soru dolu gözlerle bakarken o hala elini duvara yaslamış bir şekilde kahkaha atmaya devam ediyordu.Hemen ardından sinirle altında sadece pantolonu olan bir adet köpüklü Mücahit girdi sınıfa.İrem bizim yanımıza koşar adımlarla gelirken hemen himayemiz altına girmişti."Ne oldu lan ne bu halin?" dedi şaşkın bir şekilde hepimizin merak ettiği soruyu sorarak Görkem.
"Aşşağıda duş alırken torpil fırlattı lan".Mücahitte onların yanına giderken cevaplamıştı bu soruyu.Bir an için o an gözlerimin önüne gelirken gülmeye başladım."Erkek soyunma odasına girerkende mi utanmadın" dedi Mert
"Peki ya sen duş alıyorum derkende mi utanmadın.Resmen boy abdesti alıyormuşsun".Cevabını tabiki Sena verdi.Erkekler buna göz devirmekle yetindiler.Sıradan bir günümüz hep böyle geçiyordu senenin başında okullar birleştiğinden bellidir.Ya onlar bize yada biz onlara böyle deli edecek şakalar yapıyorduk günün sonunda haksız olsakta kendimizi haklı çıkartmaya çalışırken daha büyük bir kaos ortamı oluşturuyorduk ve soluğu müdürenin yanında alıyorduk.
"Kızlar bakın bu son damlaydı artık bu aptal eşşek şakalarınızdan bıktım " dedi Ahmet bir adım öne attıp ardından hemen ekledi. "Daha doğrusu bıktık.".
"Bizde size aşığız ya zaten" dedi Seda en tatlı haliyle.
"O zaman kurallar koyalım ve anlaşmaya varalım"
"Kuralları bozanlar ne olacak"
"Kuralları bozmuş olacak" demesiyle Berkan.Hepimiz yaptığı bu iğrenç espiri gibi bir şeye.Çünkü espiri demeye bir milyon şahit isterdi.Kendinden soğutmuştu beğenmeyen sesler çıkartırken konuşmaya başladım.
"O zaman kural bir;karşı gruptan kimse birbirine karışmayacak"
"Kurak iki;iğrenç şaklar yok"
"Kural üç;laf atmak yok"
"Kural dört;bel altı laflar yok!" .Sırasıyla Beyza,Mücahit,Sena ve Görkemdi.
"Eee başka kural"derken hepimizin gözlerinin içine baktı Tunahan.
"Aklımıza geldikçe koyarız"
"Fesat anladım" dedi Sena ibne sırıtışını göndererek.İçeriye Müdüre girdi hepimiz yerlerimize geçerken sinirli bir şekilde yerine ilerledi Semra Hanım.Hemen ardından Ayhan bey girdi.Semra Hanım ve Ayhan Beyin hikayesi çok farklıydı.Üniversite de tanışmışlardı,birbirlerine aşık olmuşlardı,evlenmişerdi ama sırf bir inat uğruna yaz tatilinin başında boşanmışlardı.Ama sanki kader onları birleştirmek istermiş gibi hep yollarını kesiştiriyordu.Erkek okulunun müdürüydü Ayhan Bey bizim okula gelince Semra Hanıma kıyamayıp yardımcı olmayı kabul etmişti...Birbirlerine bu kadar aşık iki insanın sırf inat uğruna ayrılmaları çok saçmaydı.Bence eğer iki insan birbirine aşıksa,birbirne bağlıysa bir yolunu bulur ve birlikte geçebilirlerdi köprüden.
"Ben sizinle ne yapacağım ha! Nedir benim sizdençektiğim.Ben size kızmaktan,ceza vermekten bıktım siz kavga etmektenbıkmadınız.Hepiniz cezalısınız." Klasik öğretmen edasıyla konuşan Semra Hanımahepimizden itiraz nidaları yükselmişti.İrem ve Mücahitin suçu bizim üzerimizekalmıştı.Hiç birimizi dinlemeyerek konuşmaya devam etti."Okuldan sonraspreylediğiniz duvarları boyayacaksınız" demiş ve çıkmıştı sınıftan bizimöfkeli bakışlarımız iki suçluya yönelirken