Bugün her zamankinden daha çok yorgundum, yatağımdan kalkacak halim yoktu.
Oda buz kesmişti, galiba gece pencereyi kapatmayı unutmuştum. Kalkıp, pencereye yöneldim ama dışardaki yağmur yağışı bir piyano Ritmi gibi değişiyor ve kulağa hoş bir güzellikle geliyordu. İçerisi fazla soğumadan pencereyi kapattım. Odam yine dağınıktı ama temizlemeye üşeniyordum resmen temizlememek için kendimle savaşıyordum derken kapım açıldı:
"Bu oda neden hep böyle pis!"
İç geçirerek "Temizliyorum şimdi anne"
"Güzel beş dakkaya yemek hazır aşağı in tamamı?"
"Olur kraliçem"
Odamın kapısına yönelirken
"Lütfen artık kapımı çalarak içeri gir müsait olamayabilirim artık büyüdüm anne!"
Bana gülümseyerek "Burda kendi dışımda bir büyük göremiyorum. Odasını temizlemekten üşenen bir çocuk dışında ve çok huysuzsun" dedi ve odadan çıktı.
Büyük bir içtenlikle "offf" diye bildim sadece. Yaşamdan bir zevk almayan bir ben miydim yoksa ergenliğin verdiği düşünceler miydi hâlâ? Yüzümü yıkadıktan sonra havluyla kuruttum. Aşağı inerken annem telefonda biri ile konuşuyordu. Kahvaltı masasına yöneldim, annemin bakışlarının bana döndüğünü biliyordum.
"Sonra görüşmek dileğiyle Allisya, kendine iyi bak" dedikten sonra yemek masasına oturdu. Çayımı doldurup, zeytini bana uzatı.
"Yemek istemiyorum" dedim. Umursamazca "Hmm sen bilirsin ama yemezsen büyüyemesin." diyip kıkır kıkır gülmeye başladı. Galiba bir hafta boyunca büyüdüm dediğim için benimle dalga geçecekti ama bunun neresi dalga geçmelik. Sanırım büyükleri hiç anlamıyordum. "Allisya da kim?" diye sordum meraklı bir bakışla "Kuzenimin kızı buraya gelecek"
"Neden?" diye sordum anlamsızca
" Geçmişte kuzenim benim için çok şey yaptı, şimdi de benim sıram."
Yine boş boş bakışlarla anneme baktım"Yani? "
Duraksayarak"Yanii kızı bizde kalacak. Eğitimini burda İzmir'de bizmle birlikte yapacak."
"Neden anne orda eğitim verecek bir yer yok mu? Örnek okul denilen şey her yerde değil mi orada okunacak okul yok mu?" dedim sinirle
"Öncelikle yemeğini bitir ve kız orda eğitimini bitiremez yaşadığı olay yüzünden burda kalması daha iyi. Geleceği mahvolmuş derecesine gelen bir kız hem de bu kuzenimin kızıysa asla onu o şekilde bırakmam. Yani anlayacağın bizimle kalacak ve senin buna itiraz hakkın yok, küçük prens." Sustum, kafamda bir çok soru dönerken sonra çayımı yudumladım. içten içe "vay be" dedim acaba ne yaşamış? Sonra anneme baktım: "Ne yaşadı ki bu kadar onu etkileyen, o şehirde ona hayatı zindan edecek ne yaşayabilir ki? "
Sustu, gözleri sulanmış gibiydi bir türlü anlam veremiyordum. Sonunda boğazını temizleyerek söze girdi.
" Gece vakti okuldan gelirken bir kişi tarafından evlerine yakın bir yerde bi' sokağa götürülmüş sonra da elbiseleri üstünden çıkarılmış bir halde bağırıyormuş, gözünü açınca adam ölmüş dediklerine göre galiba bunu gören biri onu öldürmüş kaçmış."
"Nasıl yani tacize uğrarken bayılmış, biri de tacizciyi öldürmüş değil mi? "
Durdu, başını önüne eğdi sonra "Evet" diye bildi sadece
" Üzüldüm" diye bildim. Sonra odama doğru yöneldim, çantamı hazırladım okula gitmek istemiyordum ama gidecektim saat dokuza çeyrek kalmıştı. Galiba geç kalacaktım. üstümü giyindikten sonra aşağı indim
"Neden hep seni beklemek zorundayım?"
"Hadi anne geç kalacağız"
"Geç kalan o, geç kalacağız diyen de o" gülümsedim. "Hadi gidelim" dışarı çıkıp arabaya bindim. Bi' ara arabada iken başım döner gibi oldu ardından midem bulanmaya başladı, kendimi zor tutarak camı açtım soğuk hava yüzümü donduruyordu resmen. Okula varmıştık arabadan indim "Kendine iyi bak." dedi
gülümseyerek "Sende anne" dedikten sonra okula yöneldim. Annem de iş yerine gitmek için ayrıldı. Soğuk havayı vücudumun her yerinde hissediyordum resmen. Sınıfa vardığımda herkes hocayı dinliyor vaziyetteydi.
"Geç kaldığım için özür dilerim hocam." dedim.
"Her zaman geç geliyorsun." diyerek iç çekti. Yerime geçtim hocayı dinlemek istiyordum ama bir türlü odaklanamıyordum. Kafamı sıraya koydum. Dışarısı yağmurla yıkanıyordu resmen. Ağaçlardaki sarı yaprakların savrulmasını izledim. Kendi kendime hayaller kuruyordum. Birnin beni dürtüğünü hissetim ve kafamı kaldırdım. "Ders bitti bizimle dışarı gelsene biraz takılalım" dedi sefa gülümseyerek. "Siz takılın benim biraz dinlenmem lazım. Biraz hastayım galiba." gözleriyle beni süzdükten sonra "Tamam sen bilirsin." dedikten sonra gitti zaman geçmek bilmiyordu. Günün bitmesini bekledim. O arada roman okuyor, tekradan kafamı sıraya koyuyordum. Son zil çaldıktan sonra eve gitmek için dışarı çıktım. Okul kalabalığı beni sinir etmekten başka bir şey değildi. Bahçe kapısına vardıktan sonra annemin arabasını gördüm, beni bekliyordu. Oraya yöneldim, kapıyı açtım, oturup kemerimi bağladım.
"Çok bekledin mi?"
"Yok yeni geldim." gülümsüyordu.
"Neden gülüyorsun, yüzümde bir şey mi var?"
"Hayır. Allisay'ı almaya gidiyoruz. Tahminimce otuz dakikaya uçağı inimiş olacak."
"Tamam, ben inmem arabadan sen onu alırsın." dedim umrumda değilmiş gibi yaparak.
"Olur, Hadi gidelim ." Hava alanı kalabalıktı ama ben inmedim. Gözlerim yorulmuş gibiydi yanıyor ve kapatınca yaş ile doluyordu. Biraz kestirmek istedim galiba uyuya kalmışım ki evin önündeydik. "Arda" diye biri bana sesleniyordu. Gözümü elimle ovaladıktan sonra benim yanımda beni çağıran kıza baktım. Kumral saçlı, yeşil gözlü, çok güzel bir gamzesi olan, gözlük takmış, kısa saçlı kafasında beyaz bir bere olan bir kız, elindeki beyaz eldivenlerle beni dürtüyor. "Hadi kalk. Donacaksın yoksa"
"Sen kimsin? "
"Allisa" dedi çekingen bir tavırla sonra içeri doğru yöneldi. Bende arabadan çıktım, kapıyı kapatım, içeri yöneldim. Annem mutfakta akşama yiyecek bir şeyler yapmaya başlamıştı Allisa'da bavulunu nereye koyacağını soruyordu anneme. Annem bana baktı: "Arda Allisa'ya odasını gösterir misin canım?"
"Neden uyandırmadın beni?" diye sordum anneme.
"Çok yorgun görünüyordun, uyandırmak istemedim. Hadi şimdi Alisa'ya odasını göster." Allisa'ya baktım bayağı güzel bir kızdı, çok tatlı. Ne düşünüyorum ya ben diye düşündüm kendi kendime. Kısa süreliğine olan düşünce savaşım bittikten sonra "Benimle gel." dedim. Misafir odasına yöneldim, kapıyı açtım galiba annem önceden güzel bir yere çevirmişti odayı Allisa için, çok temiz görünüyordu. Artık odam ne kadar dağınıksa temiz yer görünce orada kalasım var. "Burası senin odan eksik bir kaç şey var, bir şey olursa anneme sorabilirsin ya da bana."
"Tamam." dedi gülümseyerek. "Bu arada ismim Arda bildiğin gibi yani tanışma şeylerini sevmiyorum ondan yalnış anlama beni nasıl bir insanla tanışıcağımı bilmiyorum." Ne diyordum, ben ne saçmalıyordum, kelimelerim karban çorban bir şekilde ağzımda çıkıyordu. Galiba bana gaipmişim gibi bakacak derken gülümsedi. "Benim de aşağı yukarı senden farkım yok. Bende Allisa tanıştığıma memnun oldum." dedi.
Gülümseyerek oda kapısına yöneldim: "Bir şey olursa dediğim gibi çekinmeden bize seslen."
"Olur" dedi. Gülümseyerek odama çıktım sonra kendimi yumuşak yatağıma attım. Neden bu kadar yorgundum? Anlamıyordum gözlerimin yandığını hissediyordum, sıcaklık vardı odada, gözlerimi açamıyordum. Sanki alev topuna dönmüşüm hissiyatı vardı ve sonra karanlık. Gözümü açtığımda hastanedeyim Allisa sağımda oturmuş gözlerini bana dikmişti, annemde solumda kafası kolumun üstünde uyuya kalmıştı. Yukarı baktım. Boş beyaz bir tavan sadece sonra tekradan kendimden geçtim...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Crossbreed Dünyası
FantasyCrossbreed Dünyası Onu ve Allisa yı normal Dünya hayatında uzaklaştıran Gerçeklik yüz yıllardır savaşın bitmediği, güçlerle kanların Şelale misali aktığı, yeni bir dünya ya yol açar Arda ve Allisa yı bekleyen nice güç sahibi kralların kanını akıtan...