Sağ elimde şeytan, sol elimde bir kâğıt parçası.
Karşımda ise sevdiğim sevdiğinin arasında benim şeytanım tarafından zehirlenmiş bir şekilde yatıp acı çekiyor ve ben ne kadar fazla ileri gittiğimin farkına varmaya çalışıyorum.Evet bir insan kendisini nasıl böyle berbat bir durumun içine sokabilir diye bir çalışma yapsanız ben hepinizi yenerdim, bundan emin olabilirsiniz.
Eğer ne yaptığımı merak ediyorsanız, bundan 3 ay öncesinde mutlu olduğumuz sevgilimi elimdeki bıçağım ile zarar verdim, aslında hedefim tamamen başka birisi iken.
Anın şokundan ve düşüncelerimden beni koparan, asıl hedefim olan onun dehşetle çıkan sesi kulağımı dolduruyordu.
"Hana şu an dalmanın zamanı değil, HEMEN AMBULANSI ARA"
3 AY ÖNCE
„TAEHYUNG DIKKAT ET" sevgilimin ani freni ile öne doğru düştüğümde hemen onun kolunu tuttum endişeyle. Yüzüne baktığımda yüz ifadesini gördüm ve korktum, ilk defa onu bu haliyle görüyordum. Hortlak görmüş gibiydi.
"Ne oldu, iyimisin" diye sordum otomatikman, cevap vermiyordu.
Yüzü dehşetten korkuya büründü aniden. Bir kaç dakika öyle devam edince arka yola baktım araba geliyormu diye ama gecenin karanlığı yüzünden birşey göremiyordum. Tekrar ona döndüm ve kendine gelmeye başliyordu.Kolunu yavaşça elimden çekiyordu, ve benden uzaklaşıyordu. "Tanıdığım birini gördüm sandım, ama yanılmış olmalıyım" başını iki yana salladı sanki birşey unutmak istermiş gibi. Bunu yaparken arabayı tekrar çalıştırmış arabayı sürmeye devam ediyordu.
Susuyorduk, aramızdaki bu sessizlik beni rahatsız etmişken tam nereye gideceğimi soracaktımki, ben konuşamadan beni durdurmuştu sanki zihnimi okumuş gibi. "Seni evine bırakıyorum, zaten çok geç oldu. Babaannen merak etmesin". Bunu beklemiyordum. "Birşey olmaz tae" bana kısa bir bakış attı. "Hem zaten babaannem seni tanıyor ve sana güveniyor, geç bıraksan bir birşey demez"
"Zaten bana güvendiği için seni erken bırakıyorum, başımda ağrıyor bugün çok uzun bir gündü dinlenmem lazım hana" birşey demedim ve önüme döndüm, dudaklarımı büzdüm istemsizce. Nesi vardıki birden bire.
Yada az önce gerçektende tanıdığı birini görmüş olabilirmiydi, sorsam bile cevap vermezdi biliyorum. Zaten herzaman böyle biriydi o, kapalı kutu gibi. İki aydır sevgiliyiz ama ailesi ve arkadaşları dışından başka birşey anlatmazdı bana. Hakkında duyduğum dedikodular üzerinde ona sözler yöneltsem bile herzaman geçiştirir ve duymamış gibi yapardı.
Ha hatta bir keresinde cüzdanından bir tane fotoğraf düştü, düştüğünü görmemişti tahmin ettiğime göre. Kaldırdım ve fotoğrafın üstünde yalnız kendisi vardı, sol tarafında.
Fotoğrafın sağ tarafı yakılmıştı.
Üzerinde düşünmeme izin vermeden bir sinirle elimden fotoğrafı alıp uzaklaşmıştı benden, bunu demeden önce bir daha onun özeline karışmamam için uyarmıştı beni. Normalde çok tatlı ve sevimli biri olurdu ama bir konu hakkında çok hassas olduğunu anlamaya başlamıştım. Tek anlamadığım ve bilmediğim konunun kendisiydi her zamanki gibi.
Sonraki gün gelip benden özür dilemişti ve birdaha bana öyle davranmayacağı için söz vermişti, tabi bu başka bir konu.
Bir o kadar yakın ve her zaman bir o kadarda uzaktı.
Evimin önüne geldiğimizde kısaca sarılıp ondan vedalaştıktan sonra kapının önünde son kez arkamı döndüm ve çoktan gittiğini fark etmiştim. Halbuki normalde ben evin içine girene kadar beni beklediği halde. Merak edemeden duramıyordum işte onun bu hallerini görünce, elimde değildi.
Çok fazla üzerinde düşünmemeye karar verip yatağıma uzandım ve üzerinden çok vakit geçmeden uykuyada dalmıştım.
——
Tae'nin cüzdanında taşıdığı fotoğraf
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Choose I TAEKOOK
RandomI was talking with the Moon last night. The Moon told me something about the sun, and i told something about you..