2

18 0 0
                                    

Uzun zamandan beri bu kadar huzurlu hissetmemiştim, burda olmak sanki bütün dertlerimi alıp gidiyormuş gibi. Sanki başımı onun omzuna koymuş o benim saçlarımı okşuyormuş gibi hissediyorum, tek eksik olan onun kokusu değilmiş gibi kendisi dahi yoktu şu an omzumun altında.

Her güldüğümde dayanamayıp burnumun üstünde duran benimi öptüğü zamanlar, ben ona trip attığımda gönlümü almak için her gece evimin içine uçurduğu kâğıt uçağını canımdan içeri uçurduğu zamanlar, üstelik içinde 1 sayfa bana neden aşık olduğu ve beni neden seçtiği hakkında yazılı olduğu, bende en çok sevdiği özellikler yazan bir kâğıt uçağı. Benimde bunu yapacağını bildiğim halde camımı kışın en soğuk günlerinde olsun dahi açık bırakmam.

O kadar çok özlüyorumki, o kadar çok. İçim yanıyor kalbim alev alıyor 2 seneden beri söndürmeye çalıştığım bir alev gibi, cehennem ateşi gibi hissettiren bir ateş var içimde ve geçmiyor. Bazen dua ediyorum biri gelip kalbimi göğsümden söküp alsa, acaba bu acı o zaman geçer miki?

Daha fazla düşüncelerim beni mahvedemeden telefonumun çalması ile hızlı bir şekilde gözlerimi açtım. Ne ara ağladığımı fark etmediğim gözyaşlarımı silerken boğazımda düğümlenen acıyı çözmeye çalışıyordum.

"TAEHYUNG NERDESİN, burda herkes şu an seni bekliyor hemen o koca götünü kaldır ve nerdeysen kalkıp buraya gel" bağırdığı için kulağımdan uzaklaştırdığı telefonu tekrar kulağıma yerleştirirken konuştum "tamam jim, hemen geliyorum" . Tam telefonu kapatacaktımki sesini duymamla tekrar kulağıma yerleştirdim. "Sen ağladın mı? Yoksa yine ordamısın" cevap vermeden devam konuştu " tamam, tamam bekle ben hemen seni almaya geliyorum"

Gözlerimi devirdim "boş yapma jim, tamam geliyorum dedim ya" cevabını beklemeden kapattım telefonu yüzüne. Tam kalkacaktımki, aklıma gelmesi ile tekrar kalktığım yere uzandım ve son kez ayın bu geç saatteki güzelliğine baktım. Tebessüm ettim, son kez gözümden yaş akmasına izin verdim. İç çekerek kalktıktan sonra arabanın sürücü tarafına oturdum ve bizim ortak kiraladığımız dağ evine doğru sürmeye başladım.

Benim yerim, bizim yerimiz, bizim özel yerimiz. Seoul Burda ayaklarımızın altında iken, rahatça kimse bize karışamadan aşkımızı yaşayabileceğimiz tek yer. O gittikten sonra arkasında bıraktığı tek şey fotoğraflarımız, kâğıttan uçakları, kalbimde ateşe dönüşen sevgisi ve bu yer. Hiçkimsenin haberi olmasını istemediğim bu yerimiz, bize özel bir yer olarak kalmasını istediğim bu yer.

Ama maalesef böyle kalamamıştı.

Bir gün tekrardan ona olan hasretimden kalbim yanmışken kışın soğuk günlerinde burda ağlayarak uyumuş kalmıştım. Ailem,arkadaşlarım, sevgilim ve jimin benden cevap alamadıkları için beni seoul'un her yerinde aramışlardı. Ben kendi derdime yanarken fark etmeden etrafımdakileri dahi benim ateşimle yakmışım,kül etmişim. Bütün gece aradıktan sonra jimin arabası ile birlikte beni ararken bulmuş ve bir güzel mahvetmişti. Çok endişelenmişti, Hatta ağlamıştı. Bunu ona yaşattığım için gerçekten çok üzgündüm ama ben kendim bile iyileşmemişken başkasına ilaç olamazdım, maalesef

Bütün gece o buz gibi havada arabam üstü açık bir şekilde yattığım için üşütmüştüm ve 2 hafta kendime gelememiştim. Ama yinede kalbimde yaşadığım bu acı hiçbir acıya denk gelmiyordu.

Vardığımı fark ettiğimde arabamı durdurdum ve arabadan indim. Arabamı kilitledikten sonra anahtarımı cebime attım ve eve doğru ilerledim. Kapısına geldiğimde zile bastım ve bir kaç dakika bekledikten sonra sonunda kapı açıldı ve içerden gülen bir jimin çıktı. Benim olduğunu anladığı zaman yüzündeki gülümseme gitti ve üzüntülü bakışları beni buldu. Birden üzerime atladı ve beni uzun bir sarılmanın içine çekti.

Choose I TAEKOOKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin