Of evet sürekli yeni hikayelere başlıyorum ve yeni bölüm yazmıyorum dhdhs ama bu hikayenin çoğu yeri texting olacağı için canım sıkıldıkça bölüm atarım>
Odamın kapısını kapatıp sırt çantamı yatağımın baş ucuna fırlattım. Terden nemlenmiş olan okul sweatimi bir çırpıda çıkarttım ve tiksintiyle yatağın üzerine yolladım onu da.
Okul eteğimi sıyırıp külotlu çorabımı ayaklarımla çekiştirirken diğer yandan da çalışma masamın üzerindeki beyaz laptopımı açıyordum.
Saçımdaki tokayı çıkarıp dağılan topuzumu düzelttim ve sadece çamaşırlarımla laptopımın karşısındaki dönen sandalyeme oturdum.
Şifremi girip bir kaç saniye hoş geldiniz yazısına baktım, sonra da elim mouse a yerleşti ve aşina olduğum masaüstü iconuna çift tıkladım.
Hayatımın bir parçası olan oyun açılırken aşırı sıcaktan dolayı kalkıp odamı havalandırdım. Arada dönüp oyunum dolmuş mu diye bakıyordum.
Çantamda duran ciklet kutusundan iki ciklet alıp ağzıma attım ve çiğnemeye başladım.
Oyunun açıldığını haber eden müzik sesiyle tekrar dönen sandalyeme yerleşip beni hatırla kısmından direkt olarak oyuna giriş yaptım.
Kararan ekran saniyeler sonra yerini oyun karakterime ve en son kaldığım mekana dönünce ilk işim mesaj postama bakmak oldu. Klasik elektrik, su faturaları, gazete ve dergiler dışında gelen bir şey yoktu.
Klavyemden yönlendirerek ikonumu eve doğru götürdüm. Artık kullanmaya aşina olan parmaklarım su gibi ilerliyordu klavyenin üzerinde.
Etraftan geçen insanlara selam vererek evimin kapısını açtım ve içeriye girdim.
Oturma odamdaki kırmızı koltuklarda oturan bir başka oyuncuyla neye uğradığımı şaşırdım. Mouse imlecimi yabancı karakterin üzerine getirdim fakat çıkan arkadaş değilsiniz yazısıyla ellerimi klavyeye götürdüm.
Çocuğun koltuktan kalkması, yazdığım şeyi tamamlamadan silmeme neden olmuştu. Karakterin attığı adımlarda bıraktığı ışığın rengi, yeni olmadığını gösteriyordu. Oyuncular, bu ışıkların rengine göre sınıflandırılıyorlardı ve bu yabancı benden sadece bir sınıf gerideydi. Bu, iyiydi.
Yabancı karakter, benim karakterimin tam önünde durdu ve hareketsizce beklemeye başladı. Bu beni ürkütmüştü. Oturduğum yerde kımıldanıp sandalyemdeki pozisyonumu değiştirdim.
Çocuk birden elini uzatıp boynuma dokununca klavyeme yönelip bir adım geri çekildim. Çocuk pes etmedi ve omzunun üzerindeki raybanlı emojiyi değiştirerek gözlerindeki kalplerle bilinen bir emoji yaptı.
Yazdığını belirten üç nokta, karakterinin kafasının üstünde yanıp sönmeye başlayınca dikkatlica çocuğun ne yazacağına baktım.
Yazdıklarını sildi, tekrar yazmaya başladı.
"Merhaba."
Gözlerimi devirip parmaklarımı klavyemde oynatacağım sırada başka bir şey daha yazdı.
"Seni seviyorum."
Kafamı geri çekip anlamsızca laptop ekranına baktıktan sonra bir türlü soramadığım şeyi sordum.
"Sen kimsin?"
---
Eheehe biraz tuhaf oldu..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Simulation Games // Irwin
Fanfiction"Seni seviyorum." Kafamı geri çekip anlamsızca laptop ekranına baktıktan sonra bir türlü soramadığım şeyi sordum. "Sen kimsin?"