Karanlık... Her yer karanlık. Ama başımdaki ağrı beynimi zonklatır düzeydeydi. Yatağımda uzandığımı fark etmem fazla zamanımı almamıştı. Fakat gözlerimi açamıyordum. Baş ağrım o kadar şiddetliydi ki gözlerimi açarsam daha da şiddetlenecek gibiydi. Buna rağmen daha fazla dayanamayıp gözlerimi açtım.
Camlardan içeri güneş ışığı giriyordu. Yataktan zorla da olsa kalkıp aşağı indim. Lavoboya girip işlerimi hallettim yüzümü yıkayıp, dişlerimi de fırçaladıktan sonra tekrardan üst kata çıktım. Üstüme siyah bir dar paça, düşük bel pantlon, üzerime ise soluk yeşil bir sporcu atleti giyindim. Rahat olmayı severdim her zaman. Belime de silahımı koyup üstüme kot ceketimi giyindim. Telefonumu uzun uğraşlar sonrası bulup hemen dışarı çıktım.
Arabamı dün barın orada bıraktığım için yine taksiyle gitmem gerekiyordu. Uzunca bir yürüyüşten sonra taksi durağına gelebilmiştim. Hemen taksiye binip evin adresini verdim. Evet neredeyse 1 aydır görmediğim üvey ailemin yanına gidiyordum. 1 hafta kadar önce bana mesaj atmıştı üvey adam ve beni pazar günü eve gelmem gerektiğini bir şeyler konuşmak istediğini söyledi. Önemli bir şeyler olmalıydı yoksa beni çağırmazdı. Büyük ihtimal gene bir iş daha kanlı bitecekti. Ama özel olarak çağırdığına göre büyük bir iş olmalıydı.
Evin önüne geldiğimde taksiciye parasını verip eve doğru yürümeye başladım. Kapıyı çaldım ev hizmetlilerinden biri açtı. Burada çok kalmadığım için hiç birinin adını bilmiyorum. Başımla selam verip hemen içeri girdim. Salona doğru girdiğimde tüm herkes oradaydı. Yanlarına gidip boş bir koltuğa oturdum. Karşımda ki üçlü koltukta üvey adam oturyordu, sol yanımdaki koltukta ise üvey kardeşim karşısın da da annesi. Ortada ki sehpada çeşitli dosyalar bulunuyordu.
"Yeni işler mi bunlar?" diye sordum üvey adama doğru bakarak. Gözleri hırsla doluydu. Birileri damarına basmış olmalıydı. Önüne doğru eğilip bir dosyayı alarak vana uzattı. Dosyayı hemen aldım ve kapağını açtım. Dosyada bir kadının dosyasıyda. Sarı kısa saçlı yeşil gözlü bir kadındı. Ortalama 35 yaşlarındaydı. Fazla bakımlıydı. Çeşit çeşit farklı yerlerde çekilmiş fotoğrafları vardı. Ve gittiği yerlerden, altındaki arabadan ve üstündeki kıyafetler dahi zengin olduğu belliydi. Bilgilerini okumaya başladım.
"İsim ve soyisim; Handan AKAR
Yaş; 38
Akar holdingin hisselerinin ortak sahibi. Evli ve tek çocuk sahibi. Büyük bir şöhreti var. Kocası ile aynı holdingi işletiyor. Genellikle takıldığı mekanlar;
RED BAR
ASKAR OTEL
MADAM COCO RESTAURANT'dır. "
Okuduklarımdan hiç bir şey anlamadım. Holdingi olan biri tefeciden borç neden alsın ki? Başını defde sokup da o dertten kurtulabilecek kadar çok parası var.
Anlamaz gözlerle üvey adama baktım. Bir şeyler aradım o gözlerinin arkasında ve aradığım şeyi buldum. Nefret. Saf bir nefret vardı. Büyük ihtimal bu kadınaydı nefreti. Tehlikeli işler karıştıran biri nasıl olur da böylesine zengin bir kadına nefret duyacak kadar sorun yaşamış olabilir?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tefeci Kızı
General FictionAilemin geri gelmesi sözleriyle kalbim de bir sızı oluştu. Alkolün de verdiği etki ile kalbim yanıyor gibiydi. Çoğu kez ailemi bulmak gitmek onlarla yaşamak istedim ama yapamadım. Ya beni istemezlerse, ya benim gibi bir katil bir evlatları olmasında...