Yıldız Toplayıcısı

48 8 21
                                    

Yattığım yatakta sırtüstü döndüğümde, kapalı gözlerimin karanlığının içerisine sızan ışık fazla rahatsız edici dereceye gelince gözlerimi açıp ne olduğuna baktım. Tavanımda asılı yüzlerce yanıp sönen yıldızla bakıştım. Hepsinin alacalı rengi beni hipnotize etmeye başlayınca ne zaman havaya kaldırıp uzattığımı fark etmediğim elimle, yattığım yerde tavana uzanamayacak kadar kısa olsa da, avucumu kapattığımda içinde hissettiğim gıdıklanmayla kolumu indirdim ve yavaşça parmaklarımı açtım.

Bir sürü, bir sürü yıldız. Hemen ayağa kalkıp yatağımın yanındaki komodinin üstüne koyduğum kavanozu aceleyle açıp, avucumdaki yıldızları incitmeden kavanozuma döktüm. Yatağımın üzerine bağdaş kurarak oturarak uzun bir süre yıldızlarımı izledim. Gözlerimden artık uyku akmaya başladığını fark edince halsizce kendimi sağa doğru bıraktım. Uyku yanıma gelip beni kollarının arasına alınca ona sarılmıştım ve o sırada benimle beraber uyumaya dönen yıldızlarımın da ışığı sönmüştü.

Sabah uyandığımda baş ucumda olan kavanozumun boş olması beni kısa süreli bir hayal kırıklığına itmiş olsa da sonradan aklıma gelen şeyle kırıklığımı bir kenara koydum. Yıldızlar hava kararınca açığa çıkardı.

Odamın kapısını çalıp elinde yeni ördüğü kaşkolla beraber içeri giren annem, okula hazırlanmama yardım etti. Mutfağa geçip hızlı bir şekilde iki tane haşlanmış yumurtayla yedi zeytini yiyerek sofradan kalktım. Annemle babam çay demlemiş güzelce kahvaltı yaparken, benim okul servisine yetişmemin gerekmesi çok canımı sıktı. Ellerimi yıkayarak montumu, beremi ve kaşkolumu güzelce giyip dış kapıyı açtım. Botlarımla uğraşırken annem beslenme çantamı da okul çantamın yanına koyarak geri çekildi. Onları da sırtıma alarak tenker tokmak yolun karşısında beni bekleyen servise doğru koştum.

Ben koşarken servistekilerin kıkırtılı gülüşlerini duyunca ne olduğuna pek anlam veremedim ama sonrasında içeri girip ön camdan geldiğim tarafa doğru bakınca, yoldan buraya doğru koşan köpeği gördüm. Servistekiler benim ondan kaçtığımı düşündükleri için gülmüşler. Çünkü ben alelacele koşarken tam arkamda bana doğru koşan bir köpek daha varmış. Bu komiğime gidince bende onlarla birlikte gülmeye başladım.

Bizim mahallenin köpeği çok yaşlı ve kısa bacaklı bir köpekti. İsmi Badi.

Sınıfa girince en yakın arkadaşımın yanına oturup, kafamızda kurduğumuz ama ciddi bir şekilde inandığımız fantastik dünyamızın içine girdik. Kararlıyız bu akşam Mısır'a gideceğiz. Okul çantamı bir iki kıyafetle doldurup bir de biraz yiyecek aldık mı tamam. Saat gece tam 10.00 da gizlice okulun orda buluşacağız. Yürüme gideceğimiz için yolculuğumuz biraz uzun sürebilir ama çok heyecan verici.

Tüm günü bunun heyecanıyla bitirip eve geliyorum ve bu önemli planımızın içerisinde yıldızlarımı geride bırakmak yok.

Üstümü başımı çıkarıp, rahat kıyafetler giyerek evin önüne çıkıyorum. Sanki tüm gün okulda yorulmamışız gibi mahalledeki çocuklarla oyun oynamaya başlıyoruz. Can oynarken herkes yanıp en sona ortada ben kalınca her atışta 10 a kadar saymaya başladılar. Deli gibi bir o yana bir bu yana koşarken hiç yanmadan 10'u tamamladım. Bizim takım bağırarak sevinirken, ben kan ter içinde kalmış bir şekilde kalbimin biraz sakinleşmesini bekledim. Bir süre daha can oynadıktan sonra elim sende, ip atlama, koşma yarışı şeklinde devam ettik.

Daha sonra mahalleden en sevdiğim arkadaşım yeni bir oyun oluşturarak bize nasıl oynanacağını anlattı. Kendisi yeni, değişik oyunlar üretmede birincidir. Ve bu oyunun ismini 'Kartal' koyarak aylarca sadece onu oynayacağımız bir oyun serüvenini başlatmış oldu.

KIŞ RÜYASI (One Shot)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin