Büyük mutlulukların ardından mutlaka bir hüzün gelir. Çok fazla gülmenin bedelini acılı gözyaşlarınla ödersin. Ne saçma.
Lisa: Saçmalama Kim, bunu yapmış olamaz!
Yumruğunu masaya vuran sinirli genç kadın, bağırarak telefonda konuşuyor bir yandan da sinirli olduğunu belli eden tavırlar sergiliyordu.
Lisa: Siktir!
Lisa: Tamam ben bir yolunu bulup seni arayacağım ben seni arayana kadar harekete geçme. Sakın!
O sırada yüksek seslerden dolayı uysal adımlarla çalışma odasına gelen Rosé bir anda kapının yüzüne açılmasıyla dengesini kaybetmiş fakat beş saniye önceki siniri genç kızı gördükten sonra sanki uçup giden kadın kollarıyla genç kızın belini kavrayıp onu kendine çekmişti.
Rosé: Bağırıyordun korktum.
Lisa: Herkesten kork ama benden asla korkma...
Cümlesinin geri kalanını genç kızın kulağına daha da yaklaşıp nefesini kulağına üfleyerek fısıldadı.
Lisa: ... Bebeğim.
Yanağına hızlı ve minik bir öpücük kondurup hızla merdivenden aşağı indi. Affallaması kısa süren Rosé Lisa'nın bu jestine kızararak gülümsemiş ve mutfağa inmişti.
Emma: Şu meyve tabağını masanın üzerine koyar mısın Rosé?
Başını olumlu anlamda sallayan Rosé tabağı koyduktan sonra salondan gelen seslerle kulağını oraya verdi.
Lisa: Sana o sürtük konusunda dikkatli olmamızı söylemiştim ama sen ne yaptın Kim, tabii ki de beni dikkate almayıp o sürtüğü küçümsedin!
Jisoo: Sakin ol Lalisa sadece bu kadar büyük bir hamle yapacağını hesaba katmadım. Ayrıca senin dikkatsizliklerini sayarsak roman olur.
Lisa: Şu durumda bile kendini haklı mı çıkarıyorsun Kim?
Jisoo: Tamam artık biraz sakin ol otur şuraya. Emma bir bardak su getir!
Emma: Tabii bayan Kim!
Emma suyu alıp içeri gitti.
Jennie: Böööö!
Pür dikkat salondaki konuşmaları dinleyen Rosé, arkasından aniden gelen "bööö!" sesi ile yerinde zıplamıştı.
Rosé: Ahh tanrı aşkına Jen! N'apıyorsun? Neredeyse ölecektim.
Jennie: Birde bayıl istersen Rosé.
Rosé: Çok fazla dizi izliyorsun.
Jennie: Çok fazla aşıksın.
Sırıtarak mutfaktaki bardakları kurulamaya başlayan Jennie, aniden Rosé'nin tokatını sırtında hissettiğinde canı acımamasına rağmen timsah gözyaşları dökmeye başladı.
Rosé: Bunun aşkla ne alakası var!
Jennie: Aşıklar aptaldır çünkü.
Rosé: Ben aptal mıyım?
Jennie: Hayır aptal bir aşıksın.
Emma: Jennie bayan Kim seni çağırıyor.
Jennie: N-ne!
Rosé: Bağırmasana salak yürü hadi.
Ağzı kulaklarında salona giden Jennie karşısında inci gibi parlayan kadına fena halde aşıktı.
Rosé: Birde bana aptal aşık diyor.
Küçük bir kahkaha atıp Jennie'nin yarım bıraktığı bardakları kurulama işine Rosé devam etti.
O sırada Jennie bayan Kim'in gözlerine fena halde kilitlenmiş adeta far görmüş tavşan gibi bakıyordu.
Kim: Jennie sana diyorum!
Jen: Ha! Aa şey. Buyurun efendim.
Kim: İki saattir sana sesleniyorum.
Jen: Kusura bakmayın efendim bağışlayın duymamışım.
Kim: Her neyse. Bu akşam evimde bir yemek organize ediyorum. Sende yardıma geleceksin hizmetli sayım maalesef oldukça az. Merak etme Manoban'ın izni var.
Mahçupta kafasını Lisa'ya çeviren Jennie onaylarcasına kırpılan iki çift gözü gördükten sonra kafasını olumlu anlamda salladı.
Kim: Güzel.
Evett sizce bölüm nasıldı bence çok güzeldi aynı sizin temiz kalpleriniz gibi neyse öpüldünüz<33
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Madam L. || Chaelisa -prklnaaa-
Fanfiction... Rosé, sadece yeni bitirdiği yatılı okulundan ayrılıp düzgün bir iş ve ev bulup kendi ayaklarının üzerinde durmak isteyen genç bir kızdı, ama aniden hayatına giren ve hayatını tamamen değiştirecek olan bir mafya var, Madam Lalisa. [Chae&Lisa]