SKZ Vlive aracılığıyla açtıkları ot8 yayını kapatmadan önce son kez Stay'e moral konuşması yaparak kamerayı kapatmışlardı. Yorgunlardı. Özellikle son bir haftadır yoğun bir programları vardı, geri dönüşleri için fazlasıyla çalışmaları gerekiyordu.
Changbin ile Hyunjin farklı alanlarda çalıştıklarından fazla görüşmeye fırsatları yoktu. Dans provalarında verdikleri kısa molaları birlikte geçirseler de, onlara yetmiyordu. Birbirlerine ilgi vermelerine gerekiyordu.
Geri dönüşlerine günler kalırken sadece editlemesi kalan çekimlere göz atıyorlardı; editlemek onların işi değildi. Stayleri iyi bir şekilde karşılamak istiyorlardı, binlerce fanı hayal kırıklığına uğratmak istemezlerdi.
Şirketin verdiği izinle tek günlük bir molaları vardı. Bu molayı da yurtta geçireceklerdi, zaten bir günlüğüne nereye gidebilirlerdi ki? Yurtta kalıp dinlenmek en iyisiydi.
O gün herkesin geç kalkacağı sınırlı günlerdendi. Pazar günleri hariç, haftanın her günü sabahın yedisinde kahvaltıları hazır olurdu. O gün ise farklıydı, istedikledi kadar uyuyabilirlerdi. Yoğun programları o gün için geçerli değildi.
Molalarının sabahı, saat onu bulurken arabaların sesiyle hafif olan uykusu bölünen Hyunjin, sevgilisini uyandırmak üzere odasına gitmişti.
Ama bi' sorun vardı, sevgilisinin oda arkadaşı uyuyor olmalıydı.
Sevgilisini uyandırırsa kendisine kızmayacağını biliyordu - ki uykusunun bölünmesinden nefret ederdi -. Ancak oda arkadaşı Seungmin, kendisinden küçük olsa da daha güçlü olduğu kesindi. Bu yüzden mesajla ulaşması düşündü; ki Changbin uyanmazdı.
Son çare koridora çıktığında oda arkadaşı Han hâlâ uyuyordu, kimse uyandıramazdı onu. Yurtta en zor kalkan kişi oydu, bir o kadar da kolay uyurdu. Diğerlerinin uyanmasına karşı yine de sessiz olmaya özen gösterirken yine bi' şeylere söven Seungmin'inin sesini duymuştu;
"Hay sikerim böyle işi, molayı da götüme soktular ya."
Neyden bahsettiğini anlamasa da, sevgilisinin odasına geçmek üzere sessizliğini korumaya devam etmişti. Sonuçta, Seungmin'in onu fark edip de sinirini ondan çıkarmasını istemezdi.
Sessizce kapıyı aralayarak içeri girdiğinde, dudakları aralanmış şekilde uyuyan Changbin, kendisine harika bir manzara sunuyordu. Dağılmış saçları, aralık duran dudakları, hafif kızarık yanakları ile çok güzeldi Changbin.
Hyunjin, sevgilisine yaklaşarak yanağına bi' buse kondurmuştu. Sonrasında ise fazla sarsmayacak şekilde dürtrüğünde, gözleri aralanan bedenle kocaman gülümsemişti.
"Binnie, hadi kalk. Sevgilin seni özledi~"
Sonunu aegyo ile uzatarak kısık gözleriyle uykulu bir biçimde gülümseyen sevgilisine yaklaşmıştı.
Changbin yatakta doğrularak sevgilsinin dudaklarına yaklaşmış, dilini dolgunlukların üzerinde gezdirip geri çekilmişti.
"Günaydın yok mu gelincik?"
Dudaklarını gererek gülümseyen Hyunjin, dudaklarını yataktaki bedenin dudaklarına sürterek geri çekilmişti.
"Günaydın Chang."
İkisi de gülümserken sonunda dudaklarını birleştirmişlerdi. Yavaş ama bir o kadar derin olan bu öpücük, özlemlerini gidermeye yeterli olmasa da çok önemliydi.
Öpüşme derinleşirken odanın kapısı hızla açılmış, elinde telefonla küfür eden Seungmin içeri girmişti. İkiliye tuhaf bakışlar atarak bir küfür daha savurmanın ardından odanın kapısını sertçe çarpmıştı. Birbirine bakan ikili ise, gülümseyerek son kez birbirlerini öptükten sonra Minho hyungları tarafından kahvaltıya çağırılmaları ile ayrılmışlardı.