Gökyüzüne baktım, tekrar.
Duygularım, En kuvvetli gırdabın ağına takılmış, hemen ardından yalnızlığı kendine yediremeyerek bedenimi de bu gırdaba doğru çekmişti. Karanlık beni yutacak ele geçirecekti. Ve yürüdüğüm bu ıssız tünelde kaybolmuş, bana yolumu gösterecek bir ışık arayışına girmiştim.
Hiç bir şey hissetmemek isterdim. Hissiz olmak, Görünmez olmak.. İnsanların beni görmemesini isterdim.
Hiç bir şey bilmedikleri halde çok bilmiş tavırlarından, Dünyanın yalnızca onların etraflarında döndüklerini sanmalarından bıkmıştım artık.
Artık her şey yolundaymış gibi yapamıyorum...
Annemin attığı çığlıklar kalbimi delip geçerken susup hiç bir şey yapamadan onu seyretmek öyle çok canımı yakıyorduki. Teyzem annemin havadaki ellerini tutarak onu dizginlemeye çalışırken ben gözlerimden akan yaşları yok etmeye çalışıyordum. Göz yaşlarımı görmemeliydi. Teyzem onu sakinleştirmeye çalışırken doktor iğnesini hazırlıyordu.
Daha fazla dayanamayarak odadan çıktım. Uzun koridordan hızlı adımlarımla sıyrılarak kendimi bahçeye attım. Ellerimi saçlarıma atarak hıçkırarak ağladım. Ağlarsam sanki her şey yoluna girecek gibiydi. Annem iğleşecek ve eskisi gibi o muhteşem ötesi kadına bürünecek tekrardan hayranlık duyuran kimliğine bürünüp Sera Parlak olacak gibi gelmişti.
Çaresizlik...O kadar can açıtıcı ki.
Göz yaşlarımı ellerimin tersi ile silerek eve doğru adımlar atmaya başladım. Oraya gidip annemin o halini görmek istemiyordum. Ayaklarım geri geri gitmek istesede kapıya vararak içeriye girdim.
Annemin odası merdivenlerin hemen bitişiğindeki kapıydı. Yavaşca merdivenlere tırmanırken doktorun ve teyzemi merdivenlerin başında görmemle adımlarımı hızlandırarak son basamakta durdum. Doktor "Git gide durumu ciddileşiyor. Onu hastaneye yatırmalıyız." Demesiyle teyzeme fırsat vermeyerek "Hayır! Olmaz. Annemi asla oraya yatırmayacağım! O bir de..li de..ğil!" Cümlemin sonlarına doğru sesim çatlamış, gözlerim dolmuştu. Doktorun bana acıyarak bakması üzerine gözlerimde sinir parçacıkları belirdi. Doktor "Öyleyse annenizin camlarını demir yaptırmalı, ondan kesici aletleri uzak tutmanız gerek. Kendine veya size zarar verebilir." Demesiyle başımı salıyarak yanlarından geçerek annemin odasının kapısını yavaşca araladım.
İğnenin etkisiyle derin bir uykuya dalmıştı içeri girip arkamdan kapıyı kapatarak yavaş ve sesiz adımlarımı annemin yatağına yöneltim. Yatağın baş ucuna oturarak saçlarını okşamaya başladım. Uyanıken de onu böyle sevebilmek onun da beni aynı şekilde sevmesini dilerdim. Onu neyin bu hale getirdiğini bilmiyordum ve ona yardımcı olamıyordum. Teyzem babamın ölmesi sonucu bu hale geldiğini ölümünü kabulenemediğini söylüyordu. Kızıyordum, annem babamın yokluğunu benimle dindirebilirdi. Oysa o beni gördükçe dahada öfkeleniyor kendine dahada zarar veriyordu. Ben onun kızıydım babamın ona emaneti. Kocasını kaybeden kadınlar çoçuklarına tutunarak onlar için ayakta dururken, sıf çocukları için direnirken, Onun bu kadar çabuk beni ardında bırakıp acıyla kıvranmasına kızıyordum. Bana onun yanında olmam için şans vermemesine kızıyordum.
Ben 10 yaşındayken annemin sinir krizleri geçirdiği halerini gördükçe babama öfkeleniyordum. Onu ve beni bırakıp gittiği için ona öyle çok kızgındım ki.. Babam..O gerçekten ölmüş müydü? Onun yaşama ihtimali var mıydı? Ah, ihtimalini düşünmek bile o kadar mutluluk verici ki. Ama o ölmüştü. Mezarı memleketi izmirde olduğundan gidememiştim. Onun mezarını ziyaret edip ona onun yokluğunun nelere sebebiyet olduğunu anlatıp, çocukça ağlayarak onun geri dönüp her şeyi düzeltmesi için kızmak istiyordum. Bir diğer yandan ise annemi yalnız bırakmamak her saniye onun yanında olmak istiyordum. O kızının varlığını önemsemese bile ben onun yanında olacaktım.
Teyzem kapıyı aralayıp içeri girdiğinde kalıp gitmek arasında kararsız kaldığını yüzünden okuyarak ona yanıma gelmesi için yatağın boş kısmını göstererek dudaklarımdan ufak bir tebessümün firar etmesine izin verdim. Göz yaşlarım durmaksızın akmaya yanaklarımda ve boynumda gezinmeye devam ederken teyzem yanıma oturdu ve elleriyle göz yaşlarımı silererek yüzümü avuçladı. Huzur verici gülüşünü yüzüne yerleştirerek dudaklarını araladı "Her şey geçeçek Elis." Hiç bir şeyin geçmeyecek oluşunu bu yaşananların bir iz olarak kalıcağını ve ne yaparsam yapayım silinmeyeceğini bildiğim halde teyzemin bu sözleri içime işlemiş ve her şeyin geçeçeğini umut etmemi sağlamıştı. Ufak bir tebessüm ile teyzeme sarıldım. "Sen olmasan ne yapardım hiç bilmiyorum teyzecim. Yanımda.." kolarımı geri çekip uyuyan anneme bakarak "Yanımızda olduğun için teşekkürler." Kaşlarını hafifçe çatarak "Sen neler diyorsun öyle! Tabiki yanınızda olacağım o benim kardeşim sense onun kızı olduğu kadar benimde kızımsın." Beni azarladıktan sonra anneme bakarak "Ah, Canım kardeşim! Değer miydi?" Demesiyle şaşkınlıkla kaşlarımı kaldırarak teyzeme baktım. Ne demek değer miydi? Neye değermiydi? Ne demek istemişti? Teyzem bir anda ilkilerek bakışlarını bana yönlendirdiğinde "Yani bu hale gelerek kendisine eziyet etmesine değer miydi?" Demesiyle başımı onu onaylarcasına aşağı yukarı saladım. Dudaklarımı bir birine bastırarak anneme baktım. Bu bir eziyet değildi bir nevi intihardı.
Uzunca bir süre sessizce annemi seyretikten sonra teyzem " Elis, okuluna kaldığın yerden devam etmeni istiyorum." Dediğinde bakışlarımı teyzeme yöneltip itraz edicekken teyzem elini kaldırıp hayır şeklinde ellerini sallayarak "Hayır kızım bu sefer itrazlarını duymak istemiyorum. Annen gibi gözlerimin önünde mahvoluşunu seyretmek istemiyorum. Başta okulunu dondurduğundan haberim olsaydı yine karşı çıkardım. Daha sonradan öğrendiğimde sana kızmıştım ve sende ağlayarak bir sürü bahane sıralamıştın. Bu olayların seni nasıl etkilediğini biliyorum. Bu yüzden bunlardan azda olsa uzaklaşmanı ve başka bir şeylerle ilgilenmeni istiyorum." Diye uzunca isteklerini söylediğinde ona hak verdim. Ancak nasıl yapabilirdim ki.. Nasıl annemi bu şekilde bırakabilirdim? Ya ben okuldayken ona bir zarar gelirse? Olmaz, hayır bunu yapamazdım. "Anlamıyorsun teyze ben bunu yapamam ya anneme bir şey olursa? Ya ben okuldayken o kendine zarar verirse? Ben.. ben o zaman ne yaparım? Teyze, benim annemden başka kimim var ki? Şimdi olduğumuz gibi sanamı yük olalım?" Teyzem bunu duymasıyla kaşlarını çattı, sinirlenerek ayağı kalktı ve " Ne saçmalıyorsun sen! Ne demek yük olmak? Sen benim yeğenimsin, oysa benim kardeşim. Nasıl bana yük olabilirsiniz? Sen benim kızım gibisin ellerimde büyüdün. Yapma kızım git okuluna mahvetme hayatını. Gençliğini yaşa. Ben zaten almanyaya uzun bir süre dönmeyi düşünmüyorum. Kocam halim işleriyle bu aralar epey meşgul zaten. Konuştum onunla kalabilirim sizinle. O yüzden itraz etmeyi bırak Elis. Lütfen inat etme." Son sözlerine doğru gözleri dolmuştu. Içimde bir şeyler beni boğarken teyzeme verdiğim sıkıntılar yüzünden kendime kızıyordum. Onun bu duruma ne kadar üzüldüğünü biliyordum. Benim gelecegimi düşünüyor ve okula gitmemi istiyordu onu kırmak istemiyordum. Ayağı kalkarak kollarımı ona sardım. "Tamam teyze okuluma devam edeceğim. Yeterki üzülme. Bak bunu yapacağım ama senden tek bir isteğim var. Okuluma giderim ama bana sürekli okul gezilerine gitmem ve arkadaş edinmem konusunda ısrar etmeni istemiyorum. Okuldan eve, Evden okula tamam mı?" Geri çekilip beklentiyle teyzeme baktım. " Elis neden bu kadar asosyal bir kızsın? Niçin arkadaşların olsun istemiyorsun? Onlarla daha kolay olabilir." Başımı olumsuz sallayarak " Hayır teyze istemiyorum tamam mı?" Istemeyerekte olsa başını olumlu şekilde sallayarak yavaş adımlarla odadan çıktı.
Kapıda olan bakışlarımı anneme cevirip gülümsedim. Nasılda güzel uyuyordu. Burda kalıp onu sabaha kadar izleyip onun yanında kalmak isterdim. Ancak uyandığında beni görmesi onu delirtebileceğinden odadan çıktım.
Kendi odama girdiğimde yatağımın üzerine uzanıp gideceğim okulu düşünerek, tavanı izledim. Hangi okula gidecektim? Ne zaman başlayacaktım? Derslerim eski okulumda gayet iyiydi. Kaydımı dondurduktan sonra taşınmıştık bu yüzden kaydımı aldırtmıştım. Simdi hangi okula gidecektim? Aka Anadolu lisesi olabilirdi. Buraya yakındı. Gidiş ve dönüşlerim kolay olurdu. Hem okulun ismini bir kaç sefer duymuştum. Söylentilere göre; temiz, iyi ögretmenleri olan güzel bir okuldu. Tek sorunun okul ortamı olduğunu duymuştum ama bu benim için bir sorun değildi. Ben oradaki ortamlarda bulunmayacak, sadece derslerime odaklanacak liseyi bitirecek ve güzel bir işe girecektim. Tahminimce birinci sınavların başlamasına az bir süre kalmıştır sonucta okular açılalı bir ay olmuştu. Sınavlara yetişecektim. Ancak geçen sene koca bir dönem boyunca okula gitmemem ve derslerle bağımı kesmemden dolayı sınavlara yetişmemin bana bir yararı olmayacaktı. Kıvrak zekamdan dolayı kaçırdığım koca bir dönemi telafi etmek zor olmayacaktı.