Küçük olgun:
-Esmer tenlim senden bir şey isteye bilirmiyim?
Yaralı pianist:
-Canımı iste veririm meleğim
Küçük olgun:
-Sözümüzü unutdun galiba ölüm kelimesini anmak yok!
Yaralı pianist:
-Affet beni çiçeyim aniden yanlışlıkla söyledim. Ne isteyecektin sen?
Küçük olgun:
-Birdaha bunu yapma lütfen. Bana piano çala bilirmisin?
Yaralı pianist:
-Tabiki çalarım her zerresini sevdiğim ama çaldığım şarkıyı senin bulmanı istiyorum.
Küçük olgun:
-Tamam anlaştık her zerresine vurulduğum.
Senelerce beste yapıb çalmak istemişti hatta yapmıştıda. Kalbinin tellerinde umutla besledeği kelamları önce notlara sonra parmaklarına oradan da pianoya sunmuştu. Uğraştığı bütün eserlerini yok etdiler. Önce bestelerini alıp aleve verdiler daha sonra da pianosunu parçapinçik yaptılar. Bunu yapanlarsa gökkuşağı düşmanlarıydı. Aslında bundan daha çok üzüldüğü konu onlara bunu yapmasını söyleyenin babası olmasıydı. Tabi baba demek olursa. Yıllarca karakterini kirletmeye çalıştığı yetmiyormuş gibi birde bu "kahramanlığı" yaptı. Her piano konusu açıldığın yaşatıklarını yeniden hatırlaması canımı yakıyordu hatta iliklerimi sarsıtıyordu. Ama o kadar sanatkar bir yeteneği vardıki dinlemek bana çok zevk veriyodu.
Ve çalmaya başlar........
Pianoya her dokunduğunda gözü doluyordu. Artık bir süre sonra su damlaları yağmura dönüştü. Onun acısını o kadar derinden hiss ediyordumki ağlamadan duramıyordum bende. Bitirdikten sonra hangi şarkı olduğunu sordu:
Yaralı pianist:
-Şimdi söyle bakalım hangi şarkıydı?
Küçük olgun:
-Hozier-Take Me To Chruch
Yaralı pianist:
-Doğru buldun meleğim.
Küçük olgun:
-Sana söz veriyorum bir gün bugün olmasada bir gün kendi bestelerini büyük bir toplum karşısında dinletdireceksin. Buna engel olan her ucubeyi beraber def edeceğiz Canımın Özü
Yaralı pianist:
-Sana kendimden bile daha çok güveniyor ve inanıyorum. Değil bir bin ucube bile karşıma çıksa senin aşkınla onu mahv edecek gücü kendimde toplayacağım Canımın Parçası
Birilerinin bizi hor gördüğü cihandayız fakat tutuna bildiğiniz bir dal varsa bunun üstesinden meharetle gele bilirsiniz. Biz bir-birimize sahibiz ve gerek yönelimimiz gerek de yeteneklerimiz için kendimizin kısıtlanmasına izin vermeyiz. Zamanında kuvvrtimiz yoktu belki ama şimdi hayat ağacının iki birleşik dalıyız ve asla kopmadan bütün meltem patlamalarına direne biliyoruz.
Varoluş kadar mücadelede önemlidir yeterki savaşdarınız size içsel sevgiyle bağlansın........
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gökkuşağı Mücadelesi
أدب المراهقينSevginin cinsi yoktur yeterki gerçek olsun........