Günlerden bir gün çalgıcı olan Ali cabbar babası ile yakınlar da bir köye gitmişler, çalgı çengi derken Ali nin gözüne bir kadın takılmış parlak, dalgalı saçları esintinin etkisiyle dans ederken güzel kadın gelinin yanında durmuş sohbet edip gülüşüyormuş. Adını bile bilmediği kadının derin bakışlarına gamzeli yanaklarına içi yanmış, uzun uzun kızı süzmeye devam ederken abisi Faruk fark etmiş "ne süzüp durursun elalemin kızını Ali" Ali kendine gelmiş gözlerini zorda olsa almış kızdan, abisine yönelip "sen tanır mısın abi bu kızı" Faruk dalgaya alarak cevaplamış "tanımaz olur muyum" ali heyecanlanmış hevesle sormuş abisine" nerden tanırsın? " diye fakat aldığı cevap içinde bir şeylerin kırılmasına sebep olmuş, muhtarın kızıymış bu güzel, muhtarın da hali vakti yerindeymiş kızına kimseleri layık görmezmiş Ali düşünmüş benim gibi köy, köy gırnatan çalıp duran fakire verirmi bu adam kızını diye.
Ali Cabbar almış gırnatan'ını babası ve abisiyle geldikleri kırmızı kamyonete binmiş babası da günün hasılatını alıp geçmiş direksiyona dönmüşler evlerine. Günler, haftalar geçmiş bizimki nin aklı hâlâ aynı kızdaymış gözünü her kapatışında kızın gülerken iki yanağında oluşan çukurlar gelirmiş aklına. Yemesi içmesi azalmış düğünlere gidecek hali olsun diye zorla yer içermiş hiç istemeye istemeye yine aynı köye gelmiş paraya olan ihtiyacı için mecbur kalmış. İçi yana yana gırnatan çalmış güç bela derken boğazı kurumuş bir bardak su içmek için düğün evine girmiş evde sadece muhtarın kızı varmış diğeri hazırlıktaymış kalbi yerinden fırlayacak gibiyken "şey bir bardak su alabilir miyim?" demiş, kız güler yüzle "tabi, getireyim hemen" diyip mutfağa girmiş döndüğünde elinde su ile birlikte cevşen de getirmiş Ali şaşırmış "bu cevşen?" kız suyu ile cevşeni de uzatmış "evet köylüye sordum kimsenin değil sizin sanırım geçen geldiğinizde düşürdünüz herhalde" çok mutlu olmuş Ali "anamda yadigar o yapmıştı bunu bana, sağolasınız saklamışsınız" "önemi yok sevindim kavuşmanıza diyeyim öyleyse" diyip derin bir nefes alarak eklemiş "çok güzel çalıyorsunuz" bizim alinin kalbi yerinde zar zor duruyormuş adeta heyecandan suyunu içmeyi bile unutmuş "sağol, sağol" diyip utançtan yüzünü eğmekle yetinmiş kız tam arkasını dönmüş gidecekken "adınızı öğrensem" demiş telaşla kız "Sevda" diyip kaçmış oracıktan
Ali cabbar gün geçtikçe kendine gelmiş eski haline dönmüş zamanla köye her gidişinde Sevdayı görür olmuş bakışır gülüşürlermiş sadece, günler sonra Sevda ile gün belirlemişler göl kenarında buluşacaklarmış Ali varmış göle sabahın ilk ışıkları ile beklemiş, beklemiş, beklemiş gece çökünceye kadar fakat gelmemiş Sevdası. Ali gitmemiş hiç bir yere beklemiş sabaha kadar birde yağmur tutmuş sırılsıklam olmuş aşkından yinede sönmemiş içinin ateşi ki beklemeye devam etmiş hiç bıkmadan en sonunda gelmiş sevdiği üstünde bindanlısı ile gözleri dolu dolu bakmış korkmuş Alinin halinden elini Alinin yüzüne götürmüş yanağını okşamış
"sırılsıklam olmuşsun"
Ali tebessüm etip "sende pek güzel olmuşsun" diyivermiş
yüzü düşmüş Sevda 'nın çekmiş elini "Ali ben diyemedim sana"
"neyi diyemedin"
"nışanlıyım ben"
Ali zaten anlamıştı üstünde ki elbiseden başına geleceği, bu bir veda buluşmasıydı... Öfke ve aşkla karışmış bakışlarıyla o dinledi Sevdiği anlattı
"babam şehirli tanıdığının oğlu ile nışanladı beni zamanında, çok direttim istemem dedim belki vazgeçer diye bekledim söyleyemedim sana diyemedim nışanlıyım diye işte, dün gelip konuşacaktım fakat bırakmadı babam bu gün de kaçtım geldim belki yine gelirsin diye ama sen hiç gitmemişsin ki Ali'm"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şarkılar'da Hikayeler
Short StoryBir çok şarkıyı dinlerken hikayesinde kendimizi buluruz bazı zaman kaybettiğimiz bir dost bazı zaman kaybettiğimiz bir aşk... Kimsenin yaşadıklarını anlamadığını düşündüğün an bir şarkı çıkar yetişir imdadına o şarkının sözlerinde bulursun kendini...