DÜŞERSEM YANARIM

240 20 4
                                    

Cennet nasıl biryerdi ? Tek bildiğim güzel , yeşilliği olan , akarsuları olan biryerdi. Sadece bu kadar mı yani cennet. Koskoca cennet bu kadardan mı ibaretti. Oraya ulaşmak zor olsa gerek. Fakat sadece hristiyanlar cennete gidebilecekler. Haricinde hiçkimse giremez cennete. Ya cennete yada cehenneme nasıl gidilir ?

Müslümanlara göre kıldan ince , kılıçtan daha keskin olan bir köprü cehennemin üstüne kurulucakmış ve o köprüyü geçen cennete gidebilecekmiş. Kıldan ince kılıçtandan daha keskin bir köprü olabilir mi ? Bilmiyorum yada bilmek istemiyorum , öğrenmiyorum. Önümde bir engel mi var ? Hayır. O zaman niye bekliyorum. Hadi bakalım işte şimdi öğreniyorum , şimdi başlıyorum zihnimi doldurmaya.

..........

Bugün artık birçok şeyi öğrenmeye karar vermiştim. Ne olduğumu kim olduğumu öğrenecektim. Meraba ben Buğlem. Sırf hristiyanlıktan ibaret olmayan BUĞLEM. Artık aklını kullanıp gerçeklerin peşine düşmeye karar veren buğlem...

Sabah kalktım erkenden ve Alya Hocayı aramaya karar verdim. Bana yardım edecek tek kişi oydu çünkü. Benim halimden en iyi o anlar. Sonuçta oda hristiyanlıktan müslümanlığa geçerken benim yaşadıklarımı yaşamış bir insan. Fazla oyalanmamak için alya hocanın numarasını telefonumdan çevirdim ve aradım. Telefon 2 kez çaldıktan sonra telefonu birisi açtı. Fakat bu alya hoca değildi.

Ben " alo alya hocayı aramıştım ben öğrencisiyimde " dedim. Telefonun ardındaki ses bana cevap verdi.

Telefondaki kişi " selamun aleyküm ben alyanın eşi aras. Alya şuan kuranı kerim okuyor. " dedi. Eşimi? Vee o bana Selamun aleyküm mü dedi ?

Ben " peki Teşekkürler ben sonra ararım " dedim ümidimi kaybetmişken.

Aras " bir dakika alya bitirdi telefonu ona veriyorum " dedi. Buna sevinmiştim işte. Telefonu alya hocayı verince hemen söze girdim.

Alya hoca " meraba buğlemciğim sabah sabah aradığına göre birşey olmuş gibi. İyimisin ? "

Ben " evet hocam iyiyim sadece sizinle konuşmak istiyorum " dedim.

Alya hoca " ne konuda canım "

Ben " birçokşey hocam. Sahilde konuşalımmı ? "

Alya hoca " peki canım görüşürüz " dedi ve telefonu kapattı.

Ben üzerime düzgün birşeyler giyip evden salaş birşekilde çıktım. Evimize yakın olan bir sahil vardı. Orada buluşmak için sahile gittim. Benden 5 dakika sonrada alya hoca geldi. Tebessümle alya hocayı karşıladıktan sonra sahildeki banklardan birine oturduk.

Alya hoca " evet buğlem seni dinliyorum . Benimle rahat konuşabilirsin " dedi samimi gülüşüyle.

Ben " hocam ben sizin hristiyanken müslümanlığa dönmenizdeki duygularınızı sormak istiyorum "dedi. Sanırım böyle bir soru beklemiyordu. Şaşırdı bu soruyu duyunca.

Alya hoca " ben hristiyanken yokmuşum meğersem. Zaten hep bir arayış içerisindeydim. İlk önce müslümanlardan nefret ediyordum. Onları bir terörist olarak görüyorr ve tiksiniyordum. Fakat daha sonra onları tanıdıkça buna en yakın arkadaşım Betül ve eşim Arasta dahil çok sevdim. Meğersem onlar doğru yolda ben ise bir çukurun içindeymişim. Bunu müslüman olduğumdayken anladım. Ailem çok tepki verdi. Hatta bunu bir heves sandılar. Fakat şimdi onlarda bende bir heves içinde değil gerçek bir nefesin içindeyiz. Çok şükür ki RABBİM benide ailemide doğru yola iletti " dedi.

Ben " hocam benim kafam çok karışık. Yani arayış değil benimki. Sadece bilgilendirilmek istiyorum. Ben sırf hristiyanlıktan var olmak istemiyorum " dedim.

Alya hoca " buğlem kendini çok kasma. Sen sor ben cevaplıyım. Bana herzaman güvenebilirsin. Sen benim çocukluğumsun henüz " dedi. Sen benim çocukluğumsun derken neyi kastedmişti ki Alya hoca şimdi ?

Ben " peki hocam. Çok merak ettiğim birşey var. Müslümanlar sırat köprüsü denen bişeyden bahsediyor. Biraz anlatırmısınız ? " diye sordum. Alya hoca bu kadar derin bir soru beklemiyordu sanırım. Fakat yinede beni bekletmiyerek soruma cevap verdi.

Alya hoca " Sırat köprüsünden Kur'an'da bahsedilmememekle birlikte, hadislerde söz edilmiştir.İslâm inanışına göre tüm insanlar Sırât'tan geçecektir. Müminler, yani İslam dinine inananlar, Dünya'daki eylemlerinin mahiyetine göre hızlı veya yavaş, rahat veya zor, bu yoldan başarıyla geçecekler, kâfirlerin, yani İslâm dininin esaslarından bir veya daha fazlasını inkâr edenlerin ayakları sürtecek ve Cehennem'e düşeceklerdir.

Gazali Kimyâ-i Saâdet'inde sırattan şöyle söz eder:
« Sırat, kıldan ince kılıçtan keskindir. Bu dünyada sırât-ı müstakimde olan, yani doğru yolda gidenler, o Sırat'ı kolaylıkla geçerler. Doğru yolda bulunmayanlar Sırat üstünde yürüyemezler ve Cehennem'e düşerler. Sıratın başında herkesi tutarlar, yaptıklarının hepsinden sual sorarlar. Sâdıklardan ise sıdkın, doğruluğun hakikati sorulur. Münafıkları ve riyakarları utandırlar, rezil ederler. Bir grubu hesapsız Cennet'e gönderirler. Bir kısmının hesabı kolay olur. Bir kısmının zor olur. Sonunda bütün kâfirler Cehennem'e atılır. Aslâ kurtulamazlar. Müslümanların mutîlerini Cennet'e, âsilerini Cehennem'e gönderirler. Peygamberlerin ve din büyüklerinin şefaatine kavuşan affedilir. Şefaat olunmayanlar Cehennem'e götürülür. Günahı miktarınca ona işkence yaparlar. Sonunda Cennet'e götürülür.»

Sırat köprüsünün vasıflarına gelirsek buğlemciğim :

İslâm dininin kutsal kitabı Kur'an'da da Sırât'ın mahiyetinden söz edilmemiş. Ancak bu konuda bazı hadisler mevcuttur. Bunlara göre Sırât Köprüsü kaygan olup üzerinde emrolunduklarını yakalamaya yarayan çengeller ve bir diken çeşidi vardır.Üzerinden geçen Müslümanların bir kısmı şimşek gibi, bir kısmı rüzgâr gibi[10], bir kısmı hızlı giden at ve develer gibi geçecekler. " dedi ve sözünü bitirdi.

Ben " anladım hocam peki buna dair bana kanıtlar sunabilir misiniz ? Yani kusura bakmayın ama sizim uydurmadığınızı bilmem gerekir " dedim haklı olarak.

Alya hoca " haklısın buğlem. Zaten benim bu söylediklerimi kuşkusuz kabul etseydin o zaman seni ayıplardım. O zaman hadislerden başlıyım.

1.)Sırat köprüsünü geçmek herkesin nuruna bağlıdır. Kimi göz açıp yumuncaya kadar, kimi şimşek gibi, kimi yıldız akması gibi, kimi koşan at gibi sıratı geçerler. Nuru çok az olan da yüzüstü sürünür. Elleri ve ayakları kayar, tekrar yapışır. Nihayet sürüne sürüne kurtulur.)[Taberani]

2.)Kıyamette Sırat köprüsünün başında durur, ümmetimin geçmesini beklerim. Allahü teâlâ, "Dilediğini iste, istediklerine şefaat et, şefaatin kabul olunacaktır" buyurur. Ümmetime şefaatten sonra, yalvarmaya devam ederim. Rabbim bana "Ümmetinden ihlâsla bir defa La ilahe illallah diyen ve imanla ölen herkesi Cennete koy" buyuruncaya kadar yerimden kalkmam.[İ. Ahmed]

3.) Kıyamet gününde Cehennemin üzerine Sırat köprüsü kurulur. Bu köprüde kaypak yerler, ayakların kayıp sabit kalamayacağı kısımlar, kapanlar, demirden kelepçeler, dikene benzer kılçıklar vardır. İmanlı kişiler, amellerine göre, göz açıp kapamadan, ya şimşek gibi, ya hızla uçan bir kuş gibi, ya iyi koşan asil bir at hızıyla geçer giderler. Böylece bir Müslüman ya hiç zarar görmeden veya yara bere içinde geçip kurtulur. Yahut feci şekilde Cehennem ateşine düşer.[Buhari, Müslim].

Bu kadar yeterli diye ümit ediyorum buğlem. Fakat aklını kurcalıyan birşey varsa sorabilirsin " dedim. Aslında çok açıklayıcı bir bilgilendirmeydi. Yalan söyleyen bir insanın kendine cesareti olmaz ve bu kadar bilgilide olmaz. Sanırım tek bir sorum kalmıştı alya hocaya.

Ben " evet hocam bu kadar kanıt yeterli. Fakat tek bir sorum kaldı size " dedim.

Alya hoca tebessüm ederek " buyur sor bakalım " dedi. Bende kabul etmesi üzerine sorumu yönelttim.

Ben " Sırattan düşersem yanarmıyım ? " dedim. Çok merak ediyordum. Yanarmıydım gerçekten....

Evvett bu bölümümüzde böyle oldu. 1049 kelimeyle bugünüde böyle kapattım. Yazarken bilgilendirmek böyle olsa gerek. Medyayı izleyin :))

BEN MÜSLÜMANIM 2  ; DE Kİ ALLAH BİRDİR !!!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin