Nilay:
Yine bir dönemin daha sonuna geliyoruz.Okul her zamanki sıkıcılığında.Zaten sevmiyorum okulu şu soğuk günlerde iyice nefret ediyorum.Birkaç hafta sonra yarıyıl tatili;ardından bir dönem daha ve sonra okul bitiyor.Ama hayatimda hiçbir hareketlilik yok.Ben bunları düşünerek oflayıp puflarken Barış'ın yanima geldiğini fark etmemiştim.Çok şaşırtıci ama evet benim yanima gelmis -ki bana bakiyor.Düşüncelerimi bölmesinin kızgınlığı var üzerimde.Ayrica onu pek fazla yanimda görmeye alışık olmadığım için biraz şaşkındim.
"Nasılsın?"diye sordu bir anda.şaşkınlİktan kekelediğimi fark etmemiştim önce ve
"İ-i-iyi"
Yanıtladim onu.Hemen sonra kendime gelerek 'Sen bu değilsin Nilay Güzel!' diye düşündüm ve tüm özgüvenimle-ayrıca biraz sinirle-
"Ne arıyorsun buralarda?"
Sorumu pat diye sordum.Elbette şaşırmıştı(ha haa).
Rüzgar saçlarımızı savuruyordu ve bir an yüzü dikkatimi çekti.Yakışıklı olabilir mi diye düşünecek oldum ama içten içe çok güldüm-bildigimiz Barıs işte-. Hatta dışıma da yansımış olmalı ki
"Komik olan ne söyler misin?"
dedi.İşte!Asıl Barış bu.Benim nasıl olduğumdan ona ne ki?Neyse, onunla hiç uğraşamayacağım.
"Yok bir şey,derdin ne söyle hadi!"
diye çıkıştım.Sinirlendiğimi fark etmiş olmalı ki hemen
"Eren'i gördün mü bugün?"diye sordu.Ben de hafif sırıttım ve
"Kantindeydi en son"diye yanıtladım onu.Fakat uzaklara dalmıştım o an ve başka derdi var mı diye ona dönene kadar okulun içine doğru ilerlemişti çoktan.Ben de omuz silktim ve spor salonuna doğru yürüdüm.
Beden dersimiz olduğu için okulun geniş spor salonunun-tabii ki kız-soyunma odasında formamı çıkarıp eşofmanımı giymeye koyuldum.Tolgalar sagolsun okulu bayaa geniş yaptırmışlar.İşimi halledip her zamanki sıraya geçtiğimiz yere çıktım.Hoca geldiğinde hepimiz boya göre sıraya geçmiştik.Evet ben uzun değilim ama çok da kısa sayılmam yani.Sıranın ortalarındayim.Klasik hareketler yaptık falan.Sonra da herkes serbestti.Tolga da diğer erkekler gibi futbol oynamak yerine benimle kaldı ve basketbol oynadık.Kerem çok güzel oynuyor,ona rakip tanımam.
İkinci ders voleybol maçı vardı ve pek sevmememe rağmen Eren için izledim.Tabii ki kız çok güzel oynuyordu.Ya da ben oynayamadığım için bana öyle geliyordu.Amaaan zaten oynayabilsem de takıma girip oynamalar filan bana göre değil.
Maç bayaa çekişmeli geçmişti.Tezahüratlar her köşede yankılanıyordu adeta.İlk sayıyı biz aldık.Sanraki seti onlar aldı.Ama Erenimiz var bizim.Affeder mi hiç hohoyyytt.Eren'in bùyük ölçüdeki katkısıyla kazandık!Maç 2-1bizimdi.Zaten o bir sayıyı da uyuz bir kızın yüzünden kaybettik.Hayır,yani ben bile öyle servis kullanmazdım.Neyse kazandık ya onun rezilliği unutulur gider..
Okul çıkışı Tolga'yı soyunma odasının önünde beni beklerken buldum.
"Hena'ya gidelim mi?Kahve içeriz,hem de matematik òdevini yaparız"
Topluca matematikten nefret ediyoruz bu arada.Zaten kim sever ki!Neyse ödev işi aradan kalksın diye kabul ettim.Sadece onun için değil;birlikte vakit geçireceğimiz için de -tabii ki arkadaşça!-kabul ettim.Beraber onun arabasına atladik ve okulun iki sokak ilerisindeki Tolga'yla benim,hatta nerdeyse tüm Sayer Koleji'nin sevdiği Hena kafeye gittik.Òdeve yoğunlaşmıştık hemen.Zaten kisa sürdü ve kendimizi kahveyle ödüllendirdik.Açık havada,kafenin manzarasina karşı kahvelerimizi yudumlarken dalgın olduğunu fark ettim.Sonuçta en yakın arkadaşım.
Onu dalgın görmek sık karsılaştığımiz bir sey değildir.Kafasina her şeyi takmazdı.Tabii bir de babasınin pis işleri olmasa...
Hesabı ödedikten sonra Tolga ònde ben arkada arbaya doğru yürüyorduk.Yolda ne olduğunu sormayi planlıyordum.Sonra neden oldugunu anlamadan kafamı çarptım-tabii ki Tolga'nin koca vücuduna!Kafami kaldirdiğimda duraksamış olduğunu gördüm.
"Tolgaaa,yürüsene!"
Ama duymuyordu.Gözlerini bir yere dikmis garip garip bakıyordu.
"Tolga,ne olu-" daha cümlemi bitiremeden beni kolumdan -hayvan gücüyle- tuttu ve arabaya doğru çekiştirmeye başladi.
"Yürü Nilayy!"Ne bağırıyorsun yaa.Zaten arabaya gidiyorduk işte.Ufff!
Ben daha kemerimi takmaya çalışırken Tolga hemen arabayı çalıştırdi.Çok hızlı gidiyorduk.Kesin gaz pedalını köklemeye niyetlendi.Direksiyona yumruk attı sinirle.Hıncını ondan almaya çalışıyordu belli.Ama hıncı neyeydi,kimeydi?
"KILIÇ"mı dedi o?o ne yaa!Hızlı nefes alıp verişinden tam olarak anlamamıştım.Şimdi neye sinirlenmişti bu yine..Hızlı gitmeye devam ediyordu.Artık müdahele etmezsem kaza yapacağımizdan korkuyordum ve
"Tolgaaaa!!"diye kendimden gayet emin bir şekilde bağırdım.Offf sakinleşmedi bir türlü.Ama ben de Nilay Güzel'sem ne olduğunu öğrenirim.
"Tolgaaa!biraz sakinles ve bana ne oldugunu anlat" "Lütfen"diye de ekledim kibarlik olsun diye.Hala tinlamiyor.Bu öküze kibarlik edende kabahat.Tamam,en yakın arkadaşlarımdan birisi,ama arada bu öküzlükleri de olmasa.
Elini uzattı ve müziği açtı-tabii ki Duman dinliyoruz,Tolga başka ne dinler ki.Müziğin sesini iyice açtığinda artik dayanilmaz olmustu ve müzigi kapattim.Hatta o kadar sinirlendim ki CD'yi çıkarip kırdım.Kırmadan önce iyica baktim tabii imzali olup olmadıgına.İmzalı CD kırsam Tolga da beni kırardi.Camı açtım ve parçaları yola fırlattim.Kafasini yoldan çevirip arada beni kontrol ediyordu.
"Yeterr!"dedim."Ne oldugunu,bu sinirinin sebebini açıklayacak mısın artık?!"
"Hayır!" "Hayır,Nilay.Hiçbir şey açıklamayacağım.SUS Artık!!"
Nee?Seen.Banaa.Sus dersin haa.Sen sus bee.Ben gidiyorum.
"Hemen arabayı durdurur musun?"deyince sağa çekti.Yüzsüze bak yaa indiresi varmış meğer.
"Ben gidiyorum Tolga"
"Nereye?"
"Sanane,bu seni ilgilendirmez."dedim ve söylediklerini dinlemeden indim.Koşa koşa uzaklaştım arabadan.Duygularım incinmişti.Ne gerek vardı böyle davranmasina.Hüngür hüngür ağlamak istedim.Tolga'nın yanında ağlayamazdim ama.Zor tuttum kendimi.Çünkü ben Nilay GÜZEL'im.Güçlüyüm.Güçlù görünmek zorundayım.
Koşarken yağmur başlamışti.Yağmuru ve yagmurda ıslanmayı çok severim.Hem ağlarken gözyaşlarımı saklayabiliyorum yağmurla...
Ara sokaklardan,bilmediğim yollardan yürüyordum artık.Sonunda oraya vardım.Yazar(Tolga):
Tolga'nin siniri,Nilay'in aniden arabadan inmesiyle iyice arttı.Çünkü yine öküzlük etmişti.Yine Nilay ondan uzaklaşmışti.Yine çok sinirliydi ve yine çok hızlı gidiyordu.Arkadan gelen arabayi fark etmeden öndekini sollamaya kalkti.Sola çıktığında aynadan fark etti arabayi.Artık çok geç kalmışti..
Fren sesleri...çığlıklar...ve o son....Evet arkadaslar ilk bölüm heyecaniyla böyle yazdim:)) umarım beğenirsiniz.Sizin için yaziyorum.Lütfen emeğe saygı gösterelim.Sevgiler.. :-))
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKIN YENİ HALİ(ara verildi)
Teen FictionO bir psikopattı ve uzak durulması gerekiyordu ama ben farklıydım;ona aşık olmuştum.Bu cesaret değildi,asla olamazdı;bu kesinlikle aptallıktı! Bu;Aşkın Yeni Haliydi.. Başıma neler getirebileceğinin farkında değildim.Yalnızca,muhteşem bakan o kahvere...