O Patronum benim!

4.7K 38 0
                                    



Flora Miller

Ah tanrım yorgunluktan ölüyorum. Şu dosyalarla mücadeleme hayret ediyorum. Çok yorgundum sert bir kahve dahi işimi görmemişti. Dosyaların düzenlemesi bitmişti. Şimdi de başımı masaya dayamıştım sanırım yorgunluktan gözlerim yavaş yavaş kapanıyordu. Sonun karanlığa ulaşmıştım.

Bir süre sonra başımda hissettiğim şeyle gözlerimi araladım. Kafamın altında yastık mı vardı. İyi ama kim koydu ki. Tanrım başım çatlıyordu. Bay Thomas koymuş olamazdı öyle değil mi. Olabilir miydi?

Kapının tıklanmasıyla içeri giren Bay Thomas'dı.

"Üzgünüm rahatsız olma diye yastığı çok hafif koymaya çalıştım uyandırdım mı yoksa?"

"Bana bu durumda kızmanız gerekiyordu."

"Çok çalışıyorsun istisna yapabilirim sen benim özel çalışanımsın kendini iyi hissetmen de önemli."

"Bakın üzgünüm gerçekten böyle olmaması gerekiyordu"

"Bu halde olmanın sorumlusu benim Flora sakin ol eve git dinlen. Nefes almaya belki birkaç tekilaya bile ihtiyacın var gibi duruyor."

"Kesinlikle hem de nasıl yanlış anlamazsanız sizde bana eşlik edebilirsiniz yarın akşam saat 9'da Trent Occen klübünde olacağım."

"Sana eşlik etmemi istiyorsun demek nazik teklifini değerlendireceğim akşam 9'da görüşürüz Flora."

Kapıyı hızla çarpıp çıktı. Tanrım 6 ay oldu bu işe başlayalı hem de ilk kez 2 kez isimle seslendi. Bu nazikliği beni iyice delirtiyordu. Ona bağlanmaktan kendimi alamıyordum. Onu istiyordum kendime katmayı ama yasak bölge alanımda. Akşam onunla içki içmek peki bu da hayallerin arasında mıydı? Ah ben ne yaptın adama kur yaptım dimi az önce. Tanrım kendimi tutmalıyım kesinlikle.

Tüm vaktimi işe harcamış olsam da işimi seviyordum. Üstelik iyi maaşım vardı. Sonuçta ülkenin en iyi şirketlerinden birinde çalışıyordum.

Sabah pantolon ceket kombini yapmıştım. İş için genelde pantolon takımlarını tercih ediyordum. Daha sade ve uygundu. Akşam yemekleri içinde şu seksi kıyafetlerimi ortaya saçıyordum. Ah Tanrım seksi unutalı kaç zaman geçmişti. Dikkatimi Thomas dışında kimseye veremediğimden önümü de göremiyordum. Şirkette birkaç çalışanın kur yapmalarına maruz kalmıştım ama başka patronumun asistanı uyarmasa onu bile anlamayacaktım.

İçkiye ihtiyacım var kesinlikle. Neyse ki akşam içeceğim. Yanıma bir arkadaş almalı mıyım bilmiyorum yakın arkadaşlarımdan biri eski sevgilimi beceriyor diğeri de farklı ülkede seyahat ediyor. Yani yalnızım her zaman ki gibi. Hep buna mahkum edilen olacağım. Tanrı tarafından cezalandırılmış biriydim belki de. Tanrım! Söz bu hafta sonu kiliseye gelip dua edeceğim. Huzuruna çıkmaya utanıyorum ama yine de başka şansım yok sen büyüksün affedersin. Tanrının eli üzerimde olsun. Gökyüzü nefesi kadar yakınımda olsun.

Akşam olmuş işimi bitirmiş evime geçmiştim. Sıcak kahve molasına yanında her zamanki magazin dergimi alıp karıştırıyorum. Her zaman magazine ilgi duymuşumdur. Ah kim nerede ne yapıyor kimin umrundaydı ? Bir süre sonra uykum gelmişti ve artık yatıp dinlenmeliydim. Sabah erkenden işe gidecek ve akşama Bay Thomas ile buluşacaktım üstelik benim önerdiğim barda bir şeyler içecektik. Hangi sekreter patronuyla buluşup içki içerdi ki? Üstelikte arzu duyduğunuz bir patronunuzla. Adam resmen ortalığı yıkan cinslerden.

Şirket her zaman ki gibi sakindi. Bay Thomas'a kahvesini götürdüm. Dosyaların yoğunlu öğleden sonra başlamıştı. Bazı rakip firmaların en son ki işlerini inceledik ekipçe. Genel olarak bu sene ki ciroyu iyi değerlendirmek istedi patronlarımız. Farklı atılımlar da olacak bu sene bir fuar açılışını da üstlenecekmişiz. Şirket için olumlu tabii bu yaklaşımlar.

Akşam olmuş iş çıkışı saatim gelmişti. Kendimi yorgun hissetmiyorum büyük ihtimalle sebebi heyecanlı olmamdı. Sonuçta büyük patronla içki içecektim.

Üzerime giydiğim siyah mini pullu bir elbiseydi. Bu elbiseyi yeni almıştım ve sevmiştim. Kırmızı ruj ve her zaman ki gibi stilettolarımı giydim. Küçük portföy çantamı da yanıma aldım. Bay Thomas direkt bara gelecekti o yüzden taksi çağırdım.

Taksi gelmiş 20 dakikalık yolculuktan sonra nihayet bara gelmiştim burası biraz evime uzaktı. Umarım bay Thomas benden önce gelmemiştir. Hızlıca içeriye girmiş barmenin olduğu kısma yöneldim. Bir Martini istedim. En sevdiğim içkilerdendir. Kırmızı şaraptan sonra tabii ki. Bir süre sonra içkim bitmişti. Müzik sesi de hoşuma gitmeye başlamıştı.

1 saat olmuştu ama hala Bay Thomas yoktu sanırım sarhoş olmadan eve dönmeliydim. Çantamı ve deri ceketimi de elime alıp hızla çıkışa yöneldim. Tam bir hayal kırıklığına uğradığımı hissediyorum.

Kapıda taksiyi bekliyordum bay Thomas hala ortalarda yoktu zaten bu saatten sonra gelse de önemli değildi. Fena şekilde patronum tarafından ekilmiştim.

"Güzelim gel içeri girelim bir içki ısmarlayayım."

"Git başımdan pislik!"

"Amma naz yaptın gel işte içeri."

"Kes sesini lanet olası taksi nerede kaldı."

Adamım elini elimde hissettim şimdi kusacaktım. İçkili ve çakırkeyif halinde olmasaydım neler yapardım ama kolumu kaldıracak halim bile yoktu.

Arkamı döndüğümde bir anda adamı yerde görmüştüm.

"Şerefsiz burnumu kırdı. Bu orospu yüzünden burnum kırıldı."

"O benim patronum seni şerefsiz ve hak ettin."

Bay Thomas adamı bir güzel benzetmişti. Ama umursayacak gücüm yoktu. Yüzüme bakıyordu üzülmüş gibi hali vardı. Neden üzgündü ki benim bu halde olmam mı onu üzdü.

"Bakın bay Thomas neredeyse 2 saate yakın tek başıma sizi bekledim. Beni ektiniz inanın önemli değil tek istediğim lanet olası evime gitmek. Zaten taksi şimdi gelir. Üzgünüm ama bu gece benim için tam bir fiyaskoydu."

"Bak özür dilerim inan bana açıklamama izin ver. Seni beklettiğim için çok üzgünüm."

"Taksim geldi bay Thomas size iyi geceler."

Onu orada yüzüstü bırakıp taksiye bindim. Taksiye bindiğim an gözyaşlarımı tutamamıştım bu durum taksici adam tarafından garip bakışlar eşliğinde gerçekleşti.

PatronumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin