1. Bölüm: Ağacın döktüğü ilk yaprak

21 1 0
                                    

1. Bölüm

"Ağacın Döktüğü İlk Yaprak"

...

Kahramanlar can verir yurdu yaşatmak için...

Bir kahraman doğdu, bir kahraman şehit oldu.

Bir anne evladının gelinliğini verdi kızına, gönlünden depremler meydana geldi. Bir baba acıyla tabuta sarıldı, gökyüzü onunla birlikte yağmurlandı.

Sevdiği kadının cenazesine dayanamayan adam çöktü yere, ağladı hüngür hüngür. Arkadaşları tek bir şey diyemezken omuzları sarsılıyordu hıçkırıkların düzensiz ritminde. Nasıl dayanırdı ki yüreği, sevdiği yoktu yanında. Nasıl dayanırdı ki yüreği, bir daha kokusunu alamayacaktı çiçeğinin...

Tabut insanların omuzlarında taşınırken mezara, herkes acıyla doluydu. Ölüm vardı ve acı verem gibi yayılıyordu etrafa. Tanımayanlar bile vardı cenazede, ağlıyorlardı içlerine çöken hüzünle. Tanımıyorlardı ama onların vatanın şehidiydi. Herkes işlemişti kalbine: "Vatanımın şehidi."

Asker arkadaşları ayakta duruyorlardı zor bela. Gizlice akıtıyorlardı gözyaşlarını silah arkadaşları. Bir şehit vardı, vatanını hainlerden korumaya çalışırken...

Türk bayrağına sarılı tabutu, şehidimiz için önceden hazırlanmış olan içi boş mezara koyuldu. Herkes sırayla bir kürek toprak atıyorlardı. Herkes attı. Silah arkadaşları, akrabaları... sıra babasına geldi. İşte o zaman babanın yüreğine kor bir ateş düştü. Yaktı, kavurdu içini. Boğazı acıyla düğümlendi, yutkunmadı. Boğuldu o acı da, ilk toprağı attı güçsüzlükle kızının üzerine. Gözlerini sıkıca yumdu, yutkunmasına izin vermeyen acının kendisini boğmasına izin verirken. Bir toprak daha aldı, gözleri dolu dolu baktı gülümseyerek. Yavaşça, eli titreyerek bir kez daha kızının bulunduğu yere verdi toprağı. Sağ gözünden düşen yaşı, yaşının vermiş olduğu yaşlılığın çizgilerinden aktı. Büyük ağabeyi koluna dokundu, destek verircesine. Kaldırdı kafasını biraz, karşısında, yeğeni toprak attığını gördü. Bir hıçkırık koptu boğazından.

Analar kolay ağlardı, çocuğu yere düşsün ufak bir kanamaya bile ağlayabilirlerdi. Ama babalar kolay kolay ağlamazdı. Eğer ki bir baba ağlıyorsa, çok büyük bir mesele olmuştur. Ve bir babanın omuzları sarsılıyorsa, gözbebekleri titriyorsa, dünyası yıkılmıştır. Kanadı kolu kırılmıştır.

"Atmayın kızımın üzerine toprak!" diye bağırdı gözyaşları içerisinde.

Bir babanın acı dolu haykırışı yankılandı mezarlıkta, toprak bile kabul etti ölümü.

Herkesin gözünden aktı binlerce yaş. Herkesin içi parçalandı bu tabloda. En acı tablo nedir bilmez misin? Bir babanın kızının tabutuna toprak atılmasını izin vermeyip sarılmasıdır.

Atladı aşağıya, toprağı eşeledi hızlıca elleri. Tabuta sarıldı hemen. "Gömmeyin kızımı! O benim biricik kızım, atmayın toprak!" Öptü ıslak dudakları kızının tabutunu. "Yalnız kalmasın kızım, beni de gömün dayanamıyorum bu acıya! Atın toprak üzerimize! Ne duruyorsunuz!"

"Amca..." dedi yeğeni zar zor. "Yapma amca. Biliyorum acın var ama..."

"Aması yok Faruk! Aması yok! Bırakmam ben kızımı! Gömün beni kızımla beraber! Ben onsuz ne yaparım? Nasıl dayanılır evlat acısı? Atın toprağı Allah'ınız için! N'olur beni de kızımla beraber gömün!"

Elinde niye resmim var asker?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin