Taehyung bornozuna sarılmış bir şekilde yatak odasında otururken Jungkook'un kendisi için giyecek bir şeyler çıkartmasını bekliyordu.En sonunda elinde tutup geldiği kıyafetler ile kendisine uzatmıştı.
"Tam bedeni olacağını düşünüyorum"
Taehyung Jungkook'un elindeki kıyafetleri alırken bedenlerine baktı, hepsi kendi bedeniydi, ürkmüştü bu adamdan "olurlar"
"Güzel, giyinip aşağıya in"
Taehyung mırıldanırken kapıdan çıkıp giden adama baktı, kafayı sıyırmadan buradan kaçmanın bir yolunu bulmayı düşünüyordu.
Bornozunu üstünden atıp yatağa fırlattı ardından Jungkook'un kendisine vermiş olduğu iç çamaşarını eline aldı, markaydı. Hastanedeyken ailesinin zengin olduğunu duymuştu ve şimdi tüm miras kendisine aitti.
Zaman kaybetmeden eşofmanı ve siyah tişörtü üzerine geçirdi. Aşağıya inmeden önce odaya bakınacaktı. Kaçmak için kendisine bir yol bulmalıydı.
Büyük pencerenin olduğu yere gitti manzarada yeşillikten başka bir şey yoktu gerçektende ıssız bir yerdeydiler bu etrafından yardım isteyemeyecek derecedendi. Sıkıntıyla pencere kolunu tutup aşağıya indirmeye çalıştı ancak o bile kilitliydi "lanet olsun!"
Derin soluklar alıp kendisine gelmeye çalıştı, gerçektende bu akıl hastası tarafından kaçırılmıştı hem de katildi. Kendi ailesinin ve arkadaşlarının katili.
Bulunduğu durumun şakası yoktu, doktor olmasına rağmen elinde hiçbir yetki yokken işe yaramayacaktı çünkü bu evde sadece Jungkook'un oyuncağı olmakla yükümlüydü. Eğlenecek ve ondan sonra canı sıkılıp bu ormanlığa gömülecek bir oyuncak.
Daldığı kötü düşüncülerden uzaklaşmaya çalışırken oldukça zaman kaybettiğini fark etti, Jungkook bekletilmeyi sevmezdi. Son kez derin bir soluk alıp verirken hızlı adımlarla odadan çıkıp merdivenlere yöneldi. Üstten Jungkook'u görebiliyordu, kucağında duran bir kaç evrak kağıtla ilgileniyor gibiydi.
Rahatlamıştı, az önceki adımlarının tersine yavaş adımlarla merdivenlerden inerken eve biraz daha dikkatle bakındı. Alt kat sahip olduğu tavandan aşağı büyük camları ile ferahtı aynı zamanda gayet güzel tasarlanıp dizayn edilmişti. Bu büyücülüğe kapılmadan asıl amacına yönelmeye koyuldu, nasıl kaçabileceği neler yapabileceği. Kusursuz bir plan için sadece zamana ihtiyacı vardı.
En sonunda Jungkook'un oturduğu büyük deri siyah koltuğun yanına gelirken bir tırnağını derisine batırdı, kesinlikle gücü oradan almalıydı.
Jungkook biraz daha önündeki kağıtlara bakınmışken cam sehpanın üzerine bırakmış, giydiği deri pantolonu ile bacak bacak üstüne atmıştı. Bir eliyle karşısındaki boş olan koltuğu gösterdi "otur Taehyung"
Taehyung kafasını sallayıp otururken ne kadar da acınası olduğunu fark etti. Hastanedeki halinden eser yoktu. Bu evin içinde yalnız ikisi varken ne dik durabiliyor ne ağzını oynatabiliyordu.
"Doktor Kim, yüzüme bakın"
Taehyung duyduğu şey ile gözlerini yavaşça önündeki adama çevirdi. Yüz aynı yüzdü, beden aynı bedendi, göz aynı gözdü ama neden, neden şimdi kalbi hızla çarpıyordu.
"Duştan sonra biraz daha iyi gözüktünüz, yüzünüzdeki kir ve kan izleri gitmiş"
Taehyung istemsizce dudaklarını tekrar dişlerken kanamasını umursamamaya başlamıştı. Korkuyordu hem de deli gibi korkuyordu karşısındaki adamdan.
Bir süre sessiz kaldılar, Taehyung Jungkook'un yüzünü izliyordu ve her izlemesinde mimikleri değişiyordu. Nefret, intikam, sevgi?
Arada dönen kısa bir sessizliğin sonunda Jungkook "pekala" diyip sertçe bacağını yere indirdi ve oturuşunu dikleştirdi. "Nereden başlasak?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
darkness | taekook
Mystery / ThrillerYavaşça açılan kızarmış gözlere baktı bitkin olmalarına rağmen hâlâ içinde bir çok duyguyu barındırıyordu. Jungkook en çok bunu seviyordu önündekinin bakışlarına her baktığında kendi duygusuz gözlerine bir hayatın girdiğini hissediyordu. Baştan aşağ...