Bu kız bu cesareti kimden alıyordu. Neyine güveniyordu bu kadar anlamıyorum. Kendince bana laf atıp kendini gösterecekti. Ama bu hale nasıl geldiğini unutmuştu sanırım. Onu çalıştıran da bendim biz birlikte öğrenmiştik herşeyi ama kibirini yenemedi.
"Ne diyorsun sen ya nereden alıyorsun ne cesaret bu"
"Bilmem acaba kimden?" Dedi ve devam etti "Ayrıca sen o kliniği hak etmiyosun" dedi. İlerde ki Borayı görünce anladım. Kimden alacaktı tabi ki Bora.
"Buna sen mi karar vereceksin? Sana mı düştü? Bilmiyorum farkında mısın ama sen o klinikte bir öğrencisin bende o kliniğin sahiplerinden biri hem de seni antreman da hazırlayan kişiyim." deyip güldüm. Sonra Bora'nın olduğu tarafa dönerek " He bide o çok güvendiğin dağlara iyi bak ki kar yağmasın" deyip gülerek içeri geçtim. Tabi ki mutlu değildim sinirden gülüyorum. Bana ne söylerse söylese alınmamıştım ama bu sefer başkaydı. Normalde bora beni savunurdu.Ama ağızını açıp tek kelime etmemişti Ayrıca bunları düşünmem saçmalıktı. Ne normaldi ki. Sınıfa doğru yürümeye başladım o sırada telefonum çalınca durdum. Bilinmeyen numaraydı bu yüzden açmadım ve sınıfa girdim. Zaten benim arkamdan da öğretmen geldi. Bu bilinmeyen numara aramaları artmıştı. Belki hattımı değiştirmeliyim belki de açmalıyım.Keşke derse girmeseydim diye geçirdim içimden. Bu kadının derslerinden nefret ediyorum. Çok sıkıcı ayrıca zaten anlayamıyoda. Sonra yanımdaki aybükeye baktım uyuyordu. Tabiki uyandırdım çünkü öğretmen görse net ceza alırdı. Aybükeyi uyandırdıktan sonra etrafıma bakmaya başladım. Gözlerim cama kaydı. Bulutları görünce gülümsedim. Güneşten çok bulutları seviyordum. Önüme döndüm. Bu ders hiç bitmeyecekmiş gibi geliyordu.
"Hadi Yazgı"
" Ya sal beni Yağız git sen" okulun kapısındaydık.
" Ben gelirim sonra. Zaten ateşim var başım ağrıyor eve gidip ilaç-" demeye kalmadan
"Ben aldım ilacını hadi" Sırf beni tek bırakmamak için ilacımı bile almıştı. Ama yani bende hastayım bıraksın da biraz kafamı dinleyeyim.
" Bırakmicaksın dimi?"
"Evet" dedi ve elini omzuma attı. Gülümsedim ve yürümeye başladık.
Kliniğe geldiğimizde saat daha erkendi. Bu yüzden çatıya çıktım. Yağız ise Bora'nın yanına gitmişti. Burayı çok sevmemin bir nedeni ise dedemin ben çocukken benim için uydurduğu hikayeydi. Gerçi o zaman burası yoktu ama yine de o hikayede ki gökyüzü Sanki buradan alınmış gibi gelirdi bana. Dedem bana biri öldüğünde onu çok seven biri varsa ölen kişinin melek olup gökyüzüne gittiğini ve orada diğer melek olanlarla birleşip bulut oluşturduklarını söylerdi. Babaannem ise dedem öldükten sonra bu hikayeyi devam ettirmek zorunda kalmıştı. Çünkü dedem de orada dimi bizi izliyor diye sorup duruyordum. Böylece hava da bulut olmayınca sanki dedem bana küsmüş beni izlemiyor diye korkardım küçükken. Ama pek bir şey değiştiği söylenemezdi. En çok bulutlu havaları sevmem ve bulutları çok ayrı görmem bunu kanıtıydı. Omzuma konan elle irkildim ve yanıma baktım.
"Bora sen aşağıda değilmiydin ya"
" Evet. Ama şimdi burdayım" dedi ve yanıma oturdu. Bir şey söylemedi. Aslında söylemek istiyordu ama düşüyordu. Belki Cerenle ilgilidir ama her şeyi bu kıza bağlamak bile çok sinir bir şeydi. Ama gerçek buydu. Hiç bir şey eskisi gibi değildi. Borayla bile kısıtlı konuşuyorduk. Bunu istemiyordum hiç istememiştim. Böyle olacağını bilseydim susup bir kenara çekilirdim. Bunu en iyi okulda Ceren'in Boraya güvenip konuşması ve Bora'nın tek kelime etmesiyle anlamıştım." Ee susmaya mı geldin?" diye sordum. "Ne güzel değil mi?"dedi kafasını eğip bana baktı. "Bak şu tam bir file benziyor" dedi bulutu gösterip. Az önce benzemiyordu ama o söyleyince sanki öyleymiş gibi gelmişti. "Bulutları mı izlemeye geldin Bora. Hadi çıkar bakalım ağzındaki baklayı"
"Yağız"
"Ne olmuş Yağıza"
"Badeye çok güveniyor" kahkaha attığımda anlamaz bakışlarla bana baktı.
"Bunu sen mi söylüyorsun Bora daha geçen ben söylediğimde ikizimi kıskanmış oluyordum. "
" Öyle değil"
"Nasıl? Hem sende aynısını yapmıyormusun?
"Yazgı"
" Ne! Yalan mı?"
"Bak-"
"Hayır bu sefer sen beni dinliyeceksin. Ben Yağızla konuşucam. Ama mesele bu değil. Sende iyi biliyorsun. Söyleyeceğin şey de bu değildi zaten" derin bir nefes aldım. "Sen de yağız'ın yaptığından farklı bir şey yapmıyorsun. Yağız en azından laf dinliyor. Sen hiç takmıyorsun bunun sonunda arkana baktığında hiç birşey kalmayacak farkında değilmisin Bora hiç birşey kalmayacak. Böyle yapmaya devam edersen işte o zaman hiç birşey kelimesni çok güzel tadacağız. Bora sen başka biri oldun ama farkında değilsin sanırım. Sen değiştin ama ben değişmeyeceğim tam tersine sen benim gözümde dışarıdan biri gibi olacaksın. Bunu istemiyorum Bora gerçekten istemiyorum." Ayağa kalktım arkamı dönüp gidiyordum ki
" Farkında olmadığımı mı düşünüyorsun Yazgı. Seni aydınlatayım öyleyse. Bir anda verdiğim bir karar mı sence bu. Düşünmedim mi ben , gayet farkındayım.Asıl bazı şeylerin sen farkında değilsin. O kıza kafayı nasıl taktığın gibi mesela. Her şeyi ona bağlamayı bırakman lazım. Dünya senin etrafında dönmüyor Yazgı tik tak tik tak uyanma vakti." Sustu gözlerime baktı
"Ben eski Yazgıyı istiyorum hani şu gülümseyen mutlu olup etrafındakileri neşelendiren varya hani o antrenmanlarda aklının bir kızda olmayıp odaklanan Yazgı varya onu istiyorum hem klinik adına hem kendi adıma"
" O Yazgı gitti artık heleki sana karşı madem düşündün karar verdin al kararını da cerenini de başına çal. Farkındasın ya belli farkında olduğun. Ya o kız sana güveniyor bu zamana kadar kaç kere geldi buraya ha Bora. Ya sen tersledin kaç kere bu kızı kliniğe giricem diyince. Ne değişti Bora ne değişti! Sen ara o istediğin Yazgıyı belki bulursun." Deyip aşağı indim. Hasta hasta bide bunlarla uğraşıyorum. Yağızı görmedim büyük ihtimal Badeyle birlikteydi. Eve gidince onu arardım. Çantamı alıp çıktım klinikten. Kapıda Aybüke ve metro vardı. Beni görünce bana doğru geldiler." Gidiyormusun? Daha antreman yapmadık. Yazgı ne oldu?"
" Hiç halim yok merto. Eve gidiyorum. Yağızı görürsen söylersin. Yarın konuşuruz." Yanlarından sıyrılıp geçtim. Arkamda iki şaşkın yüz bıraktığıma emindim. Birde kızgın yüz tabi o da var. Haklıydı dünya benim etrafımda dönmüyordu. Tam tersi dünya bendim. Yörüngem ise sevdiklerim etrafında dönüyordu. Evin kapısında Yağızı aradım ama açmadı. Bu yüzden merto'yu aradım. Oda açmadı büyük ihtimalle antrenmandalardı. Yada birşey olmuştu. İlk seçeneği seçip eve girdim.
İlk iş olarak ilaç içtim. Sonra yemek bile yemeden uyumaya karar verdim. Yatağa kıvrılıp gözlerimi kapattım. Sağa sola döndüm ama uyuyamadım. Karnım açtı bu mideyle uyuyamazdım. Kalkıp kendime bir şeyler hazırladım. Telefonumu alıp oturdum. Yemek yerken telefonla uğraşmaya başladım. Ekrana arama düşünce kim olduğunu bilmediğim bir numara olduğu için açmadım. Normalde de olurdu bu yüzden takmadım ve yağızı aradım. Bu sefer ilk çalışta açmıştı.
"Alo"
"Kızım nerdesin ya sen"
"Eve geldim aradım ama açmadın."
" Görmemiştim. Neyse geliyorum bende şimdi" saate baktım daha erkendi.
"Erken değilmi?"
" Bora gitti burayı da dağıttı yarın devam ederiz dedi. Bir geleyim eve konuşucaz bunu senle"
" Ya ben ne alaka şimdi "
"Yazgı oradan bakılınca saf gibi mi duruyorum"
"Evet" dedim gülüşlerimin arasından
Oflamaya başladığını duyunca
" Neyse gel konuşuruz" diyip kapattım. Şimdi uykum varsa da gitmişti. Ne yapacağımı bilmeden evin içinde dolaşmaya başladım. Kapı sesini duyunca kalktım. Yağızı görünce " Bir tek o kızla güvenmeyen ben değilmişim" dedim. Yağız'ın kızacağını biliyordum. Çünkü Bade diyordu başka bir şey demiyordu.
"Off Yazgı ne diyorsun?"
" Diyorum ki Bora da benim gibi düşünüyor"
" Hani sen Bora ile konuşmamıştın?"
" Ben öyle birşey demedim."
"Ben ne alaka demedin mi?"
"Evet"
" Yazgı önemli olan Bade değil şu an "
" Cidden mi?" Dedim alayla.
"Yazgı hadi anlat neden tartışınız yine"
"Aynı şeyler işte. Sen nereden gördün?"
"Çatıdayken gördüm" bu konuyu konuşmak bile canımı sıkıyordu. Tabiki konuşmadan yatağıma kaçtım
" Neyse ben uyumaya gidiyorum." Dedim ve yatağıma girdim tekrar. Bu safer uyku ağır basmıştı. Sabah ne olacağını düşünerek kendimi uykunun kollarına bıraktım. Belki rüyamda güzel şeyler görürdüm bu gidişle sadece rüyamda görecektim zaten.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KLİNİK
Teen Fiction"Ya gerçekten birbirimizin yarasını saramayı becerememezsek" demiştim yıllar önce Haklıydım, beceremedik. Haklı olmaktan şuan nefret etsemde durum buydu. Peki gerçekten biz niye bu hâle geldik? İşte bu herkesin merak ettiğiydi. Herşey doğduğum içi...