Patron

39 5 4
                                    


Tüm uzuvlarım işlevini yitirmiş gibi hissediyor'dum. Acı, ben acı'yı hissetmezdim oysa tüm hücrelerimde hissetiğim bu duygu bana çok yabancı geliyor'du.
Değer verdiğin birinin ölme'sini ne kadar kabullenmek istemesemde buna mecburdum.

Aklıma silik bir anı gelmiş gibi yüzümde acı bir tebessüm le hatırlar gibi tekrar bir çukur'un ucundan uzattığı elini tutmaya çalıştım.

Çok karanlık burası oysa o soğuğu sevmez'di.ben gibi değil'di o korkar üşür'dü yanlız kalmayı sevmez karanlık hep ölümü hatırlatır diye ışık açık uyurdu.

Meleğim güzelim diye seslenişi geldi kulağıma,istemsizce elimde olmadan gözümden yaş düştü.

Ben Mavi anne kızın meleğin diye seslendim karalıktan yüzüne gözüken anneme elimi uzattım elim boşlukta kaldı yine gitmişti.
Yine yanlız bırakmış'tı onca verdiği sözlere rağmen yanlız bırakmış'tı

Küçük kızı değildim artık büyümüş'tüm.
Eline kan gelmesin dayanamam derdi ama olmuştu.
En çok korktuğu ne varsa ona yaşatmıştım.
O kadar yalvarmaları ASİ KARAHAN'ı durduramamıştı.

Beni kendi gibi bir canavar'a benzetmiş'ti tek veliaht'ım diyip küçük yaşta çoğu çocuğun oyun çağında parkta gezdiklerini anca araba camından izlerdim.
Küçük umutlarım vardı kendi bedenim gibi küçük,ufak, uçurtma yapıp uçurtmak, parkta salıncak'ta sallanmak, ilk okul çağında ise kız arkadaşlarım'la oyun oynamak ama ben o zaman'larda bile kale gibi evinde özel öğretmenler'in verdiği dersler görüyor'dum.
ANNEM'mi o zaman larda bile  benden uzaklaştırır'dı.

8 yaşında bir çocuk silah tutmak'tan ne anlardı. "Baba çok ağır"dedim.
Babam'ın ise yüzünde gram azalmayan merhamet bakışın'da ise mecburen tutuğum,ufak ellerimde kocaman duran silahı ilk defa tutuşum olması çok korkmama sebep oldu.

Babam'ın"ateş et"emri ile, ellerimde tonlarca ağırlığı olan silahı tetiğıne bastım.

Babamın yüzü daha'da kötü bir hal alırken defol git odana emri ile odama gittmek için geniş bahçeden, büyük eve yol aldım,

Evin girişinde gözünde tek damla yaşı ile gördüğüm annem ise başı eğik önümde diz çöktü ufak ellerimden öpüp sana kan bulaşmasın olurmu kızım dedi.

Anne diye sesiz bir çığlık atıp uyandığım bir kabus değil gerçekliğin yeni yeni algıladığım bir acı tekrar hücum etti vücuduma.

Kabullenmek istemesemediğim bu gerçek çok canımı acıtsada öyle hissiz yetiştirildimki .buna rağmen içimde kopan fırtınaya dayanamadan küçük bir çocuk gibi ağlamak istiyordum.
Sinir'in elle geçirdiği bünyem gerçekliğe vurdu kendini,

Kimdi bilmiyorum ama cana can'dı.
Annem'e kimin bunu yaptığını öğrenip en ağır işkenceyi edicektim.

Sinir tüm hücrelerimi ele geçirmek üzereydi,karanlık odadan çıkıp nefes almak istiyor'dum.

Karabasan gibi daha da bunaltılıyor'du burası, ellerim titrek bir şekilde cebimdeki sigaraya gitti,
Cebimden bir dal çıkartım,korumanın sigaramı yakması ile derin bir soluk çektim içime,
Nikotin'in damarlarımda dolaşmaya başlaması ile yatışmaya başladığımı hissetmeye başladım.

Kan olmuş olan elime bakıp, karşımdaki elleri bağlı adama bir bakış atım,
Yanı başında olan koruyama kafa işaret yaptım. o zifiri karanlık odadan çıkmak istiyor'dum.
Ama çıkmadan önce tekrar bir yumruk daha geçirdim.

Hala sakinleşememiştim, kanlı ellerimi kafama,götürüp olan biteni yeniden düşünmeye başladım,
Korumaya"konuşturmadan gelme diye." Emir verip sigaramı tekrar içerek dışarı çıkmak için kimsenin cesaret edemediği koridordan yürüyemeye başladım.

Buz Kralı (ateş serisi 1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin