4.

62 24 9
                                    

***

Hakan'a dosyayı çıkarması için işaret verdiğimde anladı ve dosyayı çıkartıp ona doğru uzattı.
Bir süre dosyaları inceledi, yüzünde bozulmuş gibi bir ifade vardı.
Başını kaldırıp eliyle evi gösterdi.
Başımı hayır diye salladım.
Şu işi bitirip bir an önce gitmek istiyordum. Herif bize silah kaçakçılığı yapan çeteyi söyleyecek diye kaç gündür bir taraflarımızı yırtmıştık!
Hakan konuştu. "Orkun Bey şurada imzaları atalım içeriye geçmeye hiç gerek yok zaten bizim acelemiz var!"

Elini iki yana açıp başını salladı.
"Peki öyle olsun."
Dönüp sağ tarafındaki adama baş işareti verdi. İki adam elinde bir masayla geldiler.
Gözlerimi devirmemek için kendimi zor tuttum. Hakan dosyaları masaya koydu ve kalemi ona uzattı. Yavaş yavaş okuyup imzalamaya başladı.
Baştan beri izlendiğimizi biliyordum ve en sonunda başımı çevirip pencereden dikkat kesilmiş bize bakan kıza döndüm.
Göz göze geldiğimizde bir anda kaşlarını çattığını gördüm. Biraz geriye doğru çekildi ama sonra aniden cama doğru yaklaştı fakat çok hızlıydı. Cam gürültüye kırıldı ve o bir anlığına havada süzüldü.

Çatının üstüne gürültüyle düştüğünde önümden biri fırlayarak geçti.
Orkun koşana kadar kız yere çarpmıştı.
Hakan ve diğer adamlar oraya doğru koşarken ben masada duran dosyaları topladım ve yavaş yavaş yanlarına yürüdüm. Kim bilir belki de kasıtlı olarak yapılmıştı!
Çatı hızını yavaşlatmıştı o yüzden en fazla bir iki kırıkla kurtulacağını düşünüyordum. Aynı zamanda camdan geçmeden önce kollarıyla başını sardığını da görmüştüm.
Gözlerini bir anlığına açtı, sağ kaşından gözlerine kadar bir çizik vardı ve kanıyordu. Bir adam bağırdı. "Kanaması var!"
Bir süre öylece baktı daha sonra gözleri kapandı.

Orkun onu kollarına alıp arabaya doğru koştuğunda gözlerindeki korku ve endişeyi görmüştüm.
Arabalar ardı ardına bahçeden çıktığında Hakan nefes nefese yanıma geldi. "Binbaşım dosyalar yok!"
Önce etrafa göz attım, bizim adamların arkası dönüktü, dönüp ensesine bir tane yapıştırdım.
"Bir daha sakın böyle bir sorumsuzluk yapma Hakan! Dosyalar sana emanetti!"
"Abi ben ne yapayım, kız aniden düşünce ne yapacağımı bilemedim!"
"Bu kadar merhametli olma be oğlum" dedim gözlerimi devirerek.
Elimdeki küçük çantayı ona uzattım.
"Adamları topla bakalım, şu yarım kalan işi halledelim."
"Emredersiniz Komutanım!"
Hemen de asker kimliğine bürünmüştü.

Hastaneye vardığımızda kapıyı açıp dışarı çıktım. Bizim Aslanlar etrafı sarmıştı bile, aynı zamanda Orkun'un adamları da etraftaydı.
Hastaneye doğru Hakan'la beraber yürüdüğümüzde yanımızda üç aslan daha vardı.
İçeri girdiğimizde birkaç güvenlik bize doğru yürüdü, bizimkilerden birine hallet diye işaret verdim.
Hakan odayı öğrendikten sonra asansörle beşinci kata çıktık.

Orkun bir kapının önünde bekliyordu. Yanına vardığımızda Hakan geçmiş olsun dileklerini sıraladı. Orkun'un dediğine göre durumu iyiymiş, düşündüğüm gibi sadece ayağı kırılmış ve kolu incinmişti.
"Orkun Bey biz çok kalmayacağız bunu siz de çok iyi biliyorsunuz. Yarım bıraktığınız dosyaları imzalarsanız seviniriz!"
Hakan'ın kurduğu cümle üzerine Orkun'un sinirlendiğini gördüm ama bir şey söylemedi.
Başını salladı, "Serkan daha gelmedi, buraya güvenebileceğim birisini bırakmam lazım!"
Hakan telsizden Fırat'ı çağırdı.

Biraz sonra Fırat yanımıza gelmişti. "Ben kalırım Orkun Bey, siz Binbaşımla berbar gidebilirsiniz" dedi Hakan. Orkun dönüp gözümün içine baktı, güvenmeli miyim diye kendini sorguluyordu anlaşılan.
Sonunda başını salladığında Fırat ona yolu gösterdi.
Hakan bana başıyla selam verdikten sonra odaya doğru yürüdü.
Beraber aşağıya inip uygun bir yere oturduk. Fırat elindeki çantadan dosyaları çıkartıp bana uzattı. Açıp önüne koyduktan sonra kalemi ona doğru uzattım.
Bu sefer önceki gibi tereddüt etmeden yarım kalan dosyları teker teker imzaladı.

CİNNaBaRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin