🌑🌫️ Surreptitious 🌫️🌑

4 2 0
                                    

Diyerek pikeyi kafama kadar çekip onlardan uzak sessiz bir rüya görmek amacıyla gözlerimi kapattım.

🌫️🌑🌫️🌑🌫️🌑🌫️🌑🌫️🌑🌫️🌑🌫️

Hakîm Bakış Açısı:
Gözleri kapatan perdeler aralandı yavaşça. Etraf masmavi gökyüzü ile çevriliydi. Sonsuzlukta o minik bir sürületti. Etrafına bakındı. Evet, gerçekten uçuyordu. Ayak basabilecek herhangi bir çıkıntı ya da yer yoktu. Uçsuz bucaksız boşluk ve gökyüzüydü. Etrafında dönen şey ile dikkati dağıldı. Etrafında dönen şeyi görmek için hızla kafasını kaldırdı ve baktı. Beyaz bir kelebekti. Dudakları yavaşça yukarı kıvrıldı. Kelebeğe dokunmak için elini kaldırdı ve ona yöneltti.

Fazla gitmeden kelebek bir anda ortadan yok oldu. Yüzündeki gülümseme dağılmıştı saniyesinde. Aklına sorular işgal ederken hızla esen rüzgarla boşlukta duran bedeni biraz geriye savruldu. Kafasını gelen rüzgara çevirdi. Hayır, bu rüzgar değil bu bir sisti. Son hızla ona geliyordu. Kollarını gözlerine siper etti. Hızla gelen sis onu geriye süratle götürdü. Ve bedeni sert bir cisme çarptı. Sussuzluktan çatlamış dudaklarının arasından minik bir inilti çıktı. Beline aldığı darbe vücuduna bir acı bırakıp gitmişti. Kollarını çekti yüzünden. Ama gözleri acıdan açılmıyordu, birbirlerine sertçe kenetlenmişti kirpikleri. Belinin arkasına masaj yaparak kalktı. Bu acının bedenine yayılmasına sebep olmuştu. Boşta kalan eliyle sol gözünü ovdu. Ve bulanık olan görüntüyü düzeltmeye çalıştı. Görüntüler yerine oturduğu anda dikkatini etrafa verdi. Burası normal bir yer değildi.

Belinde olan eli yere destek verdi ve kalkmasına olanak sağlamıştı. Kafasını yukarı kaldırdı. Gökyüzü siyah bulutlar, kulağa dolan şimşek sesleri ve sisle çevriliydi. Adımlamaya başladı bu tuhaflıkta. Etrafa bakındı. Duvaralar vardı. Çok fazla duvar vardı. Arkasına döndü. Çıkabileceği bir yer yoktu orada. Önüne döndü. Döndüğü gibi üstüne bir şey düşü hızla. Gözlerini açtı hemen. Demir parmaklıklarla çevriliydi dört tarafı. Demirleri kavradı eli. İlerisine bakındı. Gelen yoktu. Arkasına döndüğünde kulağı için zararlı yüksek desibelde bir ses doluştu kulağına. Hemen acıyla kulaklarını kapattı avuç içleri. Gözlerini açtı ve ileri baktı. Buradan kurtulması gerekiyordu. İstemeden çekti ellerini kulaklarından. Ses hâlâ daha yankılanmaya devam ediyordu. Demir parmaklıkları kavradı hızla. Elleriyle bükmeye çalıştı. Evet aptalcaydı. Demir sert bir maddeydi. Kolay kolay bükülmezdi. Denemek istedi. O an inandığı şey buydu sadece.

Geriye çekildi. Denemekten vaz geçmeyecekti. Ama yapacağı şey bu sefer tekme atmak olacaktı. Hızını arttırdı ve koşmaya başladı. Sert bir şekilde zıplayıp demire tekme attı. Acıları bu tekme ile yok olmuştu. Ve demir de, yok olduğu gibi koşmaya başladı. Bu sesten kurtulmaktı tek derdi. Ama koştukça o sese daha fazla yaklaşıyordu. Acı yoktu ama koştukça ses daha yakından gelmeye devam ediyordu. Gök gürültüsü karıştı bu sese ve sesler daha fazla çekilmemeye başladı. Gök gürültüsü yağmurun habercisiydi. O koşmaya devam ediyordu. Koşmasını yavaşlatacak şey ise çoktan ona gülümsemeye başlamıştı. Yer toprağa dönüştü, gökten ise yağmur damlaları düşmeye başlamıştı. Daha hızlı koştu. Kurtulmak için koşuyordu. Kulağında susmak bilmeyen ses, ayağında koşmasını yavaşlatan toprak vardı. Ve şimdi gözüne ışık ilişmişti. Çıkış demekti bu. Ayağının çamura girip çıkmasını umursamadı. Hızını arttırabildiği kadar attırdı. Işığa yaklaştı ve yaklaştı. Işığa hızla girdi.

Kamaşan gözlerini araladı. Bu sefer bir çok ayna vardı etrafta. Aynalarda ise yansımasına ait en ufak bir iz bile yoktu. Yansıma yoktu. Hiçbirinde yoktu. Kendisini göremezdi yani. Ne yapacağını anlamak için etrafa bakarken kulağına dolan siren sesi ile gözleri hızla etrafı taradı hemen. Camdan bir odanın içindeydi. Odanın etrafı sisle dolmaya başlamıştı.

🎮 Game Freaks 🎮Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin