bir kulac daha atsam karadayım

706 100 64
                                    




-
Bir hafta sonra

"Çok konuşuyorsun kanki, iki shot daha lütfen!"

Buraya gelmek iyi bir fikir değildi.

Okulumuz öğrencilerinin para toplayıp bar kapattırması, mezuniyet için kendi aramızda küçük bir kutlama yapmak adına tüm körfezde son sınıf olan lise öğrencilerinin toplanıp hunharca içtiği bu kutlamaya gelmek kesinlikle iyi bir fikir değildi.

Sadece izliyordum. Küçük bardağın kenarındaki tuzları yalayıp bardağı kafasına diken, hemen ardından ağzına limon sokan şovmen Kai'yi yalnızca izliyordum. Tüm haftalık parasını burada yiyordu. Yarınki şikayetlerini şimdiden kafamda canlandırabiliyor olsam da çok düşünmedim ve kendi önümdeki shot bardağını dikledim. Boğazımı yaktığı kadar, tadı kesinlikle mükemmeldi.

"Gülüp durmasana oğlum!" Onu aptal aptal yalpalandığı yerden tutup, daha fazla para harcamasına engel olmak adına çektim ve yalnızca biraz hava alması adına girişe götürecektim. Barın girişi tamamen açıktı. İçeride bayılması daha olası olduğundan dışarıya çıkarmaya çalışıyordum ki, elimin altındaki tişörtüne rağmen kusma refleksiyle öne atıldığında telaşla kolunu omzuma atıp tuvalete yönlendim.

Hızla adımlarımı atıyor, tuvaletin önündeki küçük merdivenlerden çıkıyordum ve kapıyı sertçe açtım. Kabinlerde öğüren birkaç kişi vardı, o birkaç kişinin arasında hem kız, hem erkek olduğunu fark ettim. Şu an girdiğim kapının önündeki yazıyı okumamıştım bile, kızlar mı yoksa erkekler tuvaletinde miydim hiç bilmiyordum. Daha fazla düşünmeden kabinlerden birini içeriye iterek arkadaşımın kabine girmesini sağladım, onun arkasından kapıyı çevirip başında beklemeye başladım.

Cidden belaydı başıma. Diğerlerinin öğürme seslerini dinlerken midemin bulanmasına engel olmaya çalışıyordum ki, kabinden içeriye bir kız girmişti. Hafif tanıdık görünen bir suratı vardı. Yanlış anlaşılmaması adına bakışlarımı ondan çevirdim, köşede öğürme sesleri eşliğinde o da makyajını tamamlıyordu. Açık kahverengi, uzun ve dalgalı saçlara sahipti. Üzerinde beyaz, kolları bombeli sevimli bir elbise vardı. Yüzü, çenesi, boynu ve gerdanı simlerle kaplıydı. Gerçekten prenses gibi görünen bu kızın simasını sonunda tanımıştım.

O gün Taehyun'un yanında olan kişiydi.

Bakışlarımı ondan alamayışım, onun bana bakmasına sebep oldu. Çaktırmadan tek gözüyle kenardan beni kontrol etti, kendisine baktığımı fark ettiğinde bakışlarını aynada kendine çevirdi.

"Kızlar tuvaletinde ne arıyorsun?"

Aynada kendisine bakarak sorduğu soruyla korkmuştum. Dalmıştım ve aniden konuşmasını beklemiyordum ki, fazla beklemeden cevap verdim. "Üzgünüm, arkadaşım kusacaktı ve aceleyle buraya girmişiz."

Küçük bir gülüş, dudaklarının kenara kıvrılmasıyla ağzından çıkmıştı. Daha önce fark etmemişim, kız belki de canlı olarak gördüğüm en güzel kişiydi.

Rimeliyle kirpiklerine son dokunuşu yaptığını gördüğüm kız, çıkardığı tüm malzemeleri küçük çantasının içine doldurdu ve bana döndü.

"Sen de çok güzelsin."

Ne?

"Ne?" Neydi bu şimdi? Kız gerçekten ağzını her açtığında şaşıracak gibiydim. Şaşırmış ifademe bakıp tekrardan kıkırtı doldurdu dudaklarına.

Yanıma yaklaşmaya başladığında, adımlarım geri geri gidiyordu ve en sonunda sırtım buz gibi fayansa değmişti.

"Diyorum ki, sen de çok güzelsin. Bana yiyecek gibi bakıyordun."

crossfire / taegyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin