Merhaba,ben Sena Yılmaz.Arkadaş canlısıyımdır.İnsanları severim ama bir kisiye nefret etmissem o nefretimi sonuna kadar beslerim,asi bir kızım.Dövedebilirim de belli olmaz.
Babamın isi dolayısıyla şehir dışına taşındık ve bu sebeple de malesef okulumu değistirdim.Artık eski arkadaşlarimı,komşularımı belki uzun zaman göremeyecektim.Ve bu beni gerçekten çok üzüyordu.
Okulu hiç gelmeyi pek sevmezdim,dersleri pek dikkate almazdım.Ama okulumu, arkadaslarımi ve ögretmenlerimi severdim.Tabii ki tarih ögretmeni dısında.Tarih derslerini ve tarih ögretmenlerini kim severdi ki??
Derslerimde başarılıydım aslında.Çogu kisiye kopya verirdim.Ama bu "iyi" niyetimden dolayı çogu zaman öğretmenlerim tarafından uyarılmıs, hatta bir seferinde disiplinlik bile olmuştum.Bugünde yeni okulumda ilk günümdü ve okula gitmeden önce ailemle birlikte kahvaltı yapıyordum. "Kızım iyi niyetini sınavlarda fazla gösterme" diye alaycı bi tavırla agzı kıvrıldı babamın. "Hadi Zafer sende genç bunlar tabiki de kopya çekicekler (!) " diye çıkıştı annem.Ben bir kahkaha patlattım tabi "Hadi canım sizde". Canım ebeveynlerim de bana göz devirdiler. Hmm anladım ki bugün benle kafa bulma günüydü sanırsam.
Kahvaltı yaptıktan sonra masadan kalktım. Anneme ve babama koccaman bi öpücük kondurduktan sonra odama hazırlanmaya çıktım. Formalarımı giydim.Aynamın karşısına geçip hafif bir eyeliner çekip çantamı aldım.Aşagı indigimde babam beni bırakmak icin hazırlanmıstı. "Hadi kızım okuldan çıkış saati geldi" deyip geç kaldığimı söylemis oldu.Canımcım babacım benim *_*
Babam beni yeni okuluma bırakip şirkete gitti.Okulun bahçe kapısindan girdiğimde herkes beni süzüyordu.Bu durum biraz utanmama sebep olmuştu. Başımı önüme eğdim ve utancımı belli etmemek icin kosar adımlarla okulun merdivenlerinden çıktım.O sırada birisine çarptım ve bu sarsılmama neden oldu. Böyle durumları hic sevmem,hani filmlerde yakısıklı cocuga carparsın sonra tanısırsınız aşık olursunus felan.Ama benim durumum pek iç açıcı olmadı.Kafamı kaldırdıgımda mavi,buz gibi donuk gözler gözlerimin icine balkıyordu. Saçları sarımsı kahverengi gibiydi ve mavi donuk gözleriyle çok muhteşemdi. Tam anlamiyla donup kalmıstım.
"Dikkat etsene be sersem!" diye çıkıştı bu yakısıklı çocuk ben hala donmuş kalmıstım.Bunu fark etmiş olacak ki 'Ne bakıyorsun' gibi bir yüz ifadesi kullandı. "Be-ben özür dilerim,istemiyerek oldu." dedim ve bunu derken sesim hic duyulmayacak gibi cılız cıkmıstı.Heyecanlandıgımda ya da üzuldügümde sesim genellikle böyle cıkardı.İsmini bilmedigim meteor ise "dikkat et" demekle geçindi ve giderken de omzuma carptı.Ben hâlâ arkasından hayranlıkla onu izliyordum.
O sırada bir ses "Hey küçük!" dedi.