Slave 4 U ✧ MinSung

0.2

23.01.2023

enemies to lovers kadar guzel sey yok

.⁠｡⁠*⁠♡｡ﾟ⁠:⁠｡ﾟ⁠.⁠*⁠･⁠｡ﾟ•✧⁠*.

"Sana 1000. kez bugün çikolatalı pasta olmadığını ve olmayacağını söylüyorum." dişlerimi resmen kırmak istercesine sıkarak konuştuğumda karşımdaki herif hâlâ anlamak istemiyordu.

"Çikolatalı pastası olmayan tatlıcı mı olur?"

Derin bir nefes aldıktan sonra olabildiğince sakin karşılık vermiştim. "Bak gerizekalı, sana 'Bugün çikolatalı pasta yapmadım' diyerek elimde çikolatalı pasta olmadığını ve bugün içinde de yapmayacağımı söylüyorum. Ve derdin çikolatalı tatlıysa seçeneklerimizin yine de çok olduğunu söylüyorum. AMA SEN 15 DAKİKADIR ÇİKOLATALI PASTADAN BAŞKA BİR ŞEY DEMİYORSUN!"

"LANET OLSUN SANA HAN JİSUNG!"

"SANA DA SEO CHANGBİN!"

Masadan tripli bir şekilde kalkıp saçlarını savurarak dükkandan çıkmıştı. Arkasından kafamı iki yana sallayıp bakarken yanıma gelen iş ortağım Lee Felix ile bakışlarımı ona çevirmiştim.

"Müşterilerine karşı pekte naziksin."

"10 saniye içinde geri girecek dükkana."

"Ya girmezse?"

"O halde bu ayki tüm bahşişleri sen alırsın."

İkimizde kapıyı izleyip 3'ten geriye saydığımızda ve tam 0 dediğimizde kapıyı tekmeleyerek açan Changbin'i görmüştük. O ise çatık kaşları ile tezgaha yaklaşıp sandalyelerden birine oturmuştu.

"Bi orta boy kahve lütfen." sesini ciddi tutmaya çalışıp bana karşı tavrını koyarken arkamı dönüp kahvesini doldurmuştum. Kahve bardağını önüne itekleyerek koyduğumda bakışlarını benden kaçırıyordu.

"Ve çikolatalı pasta, lütfen."

Bu kadar ciddiyete dayanamayıp en sonunda kahkaha attığımda o da kahkaha atmaya başlamıştı.

"Malsın cidden." kahkahalarım arasında konuştuğumda o da aynı şekilde karşılık vermişti.

"Ya kanki sen benim önüme afedersin tezek koysan onu da yerim, ne o kadar inatçılık ediyorsun benimle pasta yok diye."

"Sabah sabah uğraşasım geldi seninle be kankim."

"Neyse ciddili pasta yok mu şimdi?"

"Dün akşam yaptığım kurabiyeler var ama..."

Dudaklarını büzmesiyle cümlenin devamını değiştirmiştim.

"Öğlen tekrar gelirsen hazır olur."

Changbin ofladığında araya giren Felix olmuştu. "Gerek yok aslında."