prologue

1.3K 51 16
                                    

Pişmanlık.

Onu tekrar gördüğümde, garip duygulara boğulmadan önce hissettiğim tek duygu. Zamanın aşkı öldüreceğine kanaat getirdiğim anların aptallığı hakkında tüm gece konuşurdum. Zaman aşkı öldürmemişti. Ben ve o, sadece bırakıp gitmiştik. Aşkı savaşmaya değer görmemiştik, hiç becerememiştik. Öldürmüştük onu.

Şimdi önümde duruyordu. Birçok özel tablonun arasından o tabloyu izliyordu. Gustav Klimt'ın The Kiss eserine bakarken, gözlerinin ışıldayışına şahit oluyordum. Tabloya değil de bana bakmasını istedim o an. O gözlerle tekrar buluşmak istedim. Tüm tablolar arasından ben onu seçmiştim. Onu izlemeyi özlemiştim.

Buradaki tablolara herkes bir değer biçerken, ben onu pürüzsüz bir sanat eseri olarak görmeyi sevmiştim. Ki o, eğer bir tablo olsaydı, asla onu sergiye sunmazdım. Ona kimse ucuz bir değer biçemezdi. Tıpkı bu tablo gibiydi o. Altın varaklı tuvalde, yağlı boyalarla özenle resmedilmiş iki aşığın öpüşmesi gibi güzeldi Hyunjin.

Ve ben onu kaybetmişken, uçurumun kenarındaki o iki beden gibiydim. Hwang Hyunjin benim vedamdı, benim öpücüğümdü. O sadece sergiyi izlerken, ben o tabloya hapsolmak istedim.

. . .

yeni fic omaygat
sweet neighbor'dan sonra beni ciddi bir işle görmek şaşırtıcı mıdır acaba👀

bu hikayenin gidişatını kestiremiyorum, boşboğazlık yapacaktım vazgeçtim o yüzden

umudumu kaybetmeden atıyorum çünkü bundan önce üç kitap sildim öyle kafayı yemişim dostlarım

oy ve yorum gelmezse imha edebilirim bu fici😗

bayyyiiii


the kiss, hwang hyunjin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin