05: seni sevmiyorum hyunjin

431 36 7
                                    

"Geldin."

"Çünkü sen çağırdın."

"Ah, sinir bozucusun."

Felix kahkaha atıp koltuğa yerleştiğinde sinirli ifademi bozup çaktırmadan güldüm. Dün olanları ona anlattığımda şirkete geldiği gibi benimle uğraşmaya başlamıştı. Elindeki çayı bana bakıp kaşlarını oynatarak içerken gülmemeye çalışıyordum. Bir yandan da sinirlerim bozulmuştu. Felix'i her gün yanımda buluyordum artık.

"Sen niye sürekli buradasın? Şirkete iç güvesi geldin yemin ederim. İşin gücün yok mu senin aylak herif?"

"Çok kırıcısın May." çayını masama bırakıp bana baktı tekrar. "Ayrıca benim işim sadece kontrol. Ne yapacağım koca şirkette tüm gün? Sen ne güne buradasın?"

"Ben senin gibi avare miyim? Çalışıyorum sürekli, bıktım seni görmekten."

"Ben de bayılıyorum sanki sana!"

"Bayılmıyor musun?"

"Sus karıştırma orayı."

Gülüp bilgisayara dönüp devam ettim işlerime. Felix alışıktı, sürekli konuşurdu ben dinlemesem bile. Yine bugün gördüğü güzel elbiselerden, esmer modellerden ve sabah yanlış kahve veren baristadan bahsetmeye başladı. Bu kadar dinleyebildiğime şükür etmeliydi.

Dosyaları düzenlerken bir ara Seobyul geldi gitti. Felix'in hiç susmadan anlattıklarına karşı bakışını gördüğümde gülmemeye çalıştım. Zavallı kız, o da sürekli Felix'i görüyordu artık. Bir an aklımda onları birbirine yapmak geçtiyse de, çöpçatanlıkla uğraşmak istemedim.

Hızlıca dosyaları tekrar gözden geçirip mola vermek istediğimde telefonuna gömülmüş Felix'i fark ettim. Yerimden kalkıp karşı koltuğuna oturduğumda baktı bana.

"Ne oldu dünyanın en işkolik insanı, sıkıldın mı?"

"Boşboğazlık etme, bak ne diyeceğim." Felix merakla başını öne attığında dudaklarımı tereddütle araladım. "Sanırım ben Hyunjin'le tekrar birlikte olmak istiyorum."

"Ne!" Felix hızlıca yerinden kalktığında telaşla ben de ayaklandım.

Tamam, böyle bir tepki bekliyordum.

"May, bir öpücükle halledilmez bunlar. Bir iki güzel sözle de olmaz, farkındasın değil mi?"

"Bak, dün ve ondan önceki her gün düşündüm bunu. Hyunjin'i hala seviyorum, o da beni seviyor. Ve biz bir araya geldiğimizde bir şeyler halloluyor. Anlamıyorum, çok garip ve ben, bilmiyorum Felix."

Ellerimi saçlarıma daldırıp sıkıntıyla ofladım. Duraksadım. Ağzımdan kesik bir nefes çıktı. Titrek bakışlarımı Felix'e kaldırdım.

"Onu özledim, çok fazla özledim. Bekledim, geldi. Artık yeter."

Felix ciddiyetle bir süre yüzüme baktı. Tüm ifadelerimi kafasında tartmış biçmiş gibiydi. Ne diyeceğini tahmin ediyordum ama o zaten bunu biliyordu. Biz Hyunjin'le çok güzel zamanlar geçirmiştik, sonra bitmişti. Sonu geldiğinde ikimizde de yarım kalan bir şeyler vardı. Tamamlanması gereken bir hikayenin kopuk sayfaları gibiydik. Yine de, üzüldüğüm bu hikayede gülmek istiyordum tekrardan. Bizi birleştirmek istiyordum.

Felix bunu en başından beri biliyordu.

"Atlatmalıydın, onu unutmalıydın. Sen bu kadar üzülmüşken nasıl tekrar göze alırsın?"

"Tek üzülen ben değilim, bu ilişki karşılıklıydı Felix."

"Sen ayrılmak istediğinde tek bir şey demedi sana! Tek yaptığı kaçmak!"

the kiss, hwang hyunjin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin