Umarım beğenirsiniz, yorumlarınızı bekliyorum.
2008
Gümüşok'ta birazdan büyük fırtınalar kopacaktı. Bunu tetikleyen şey ise Yalçın'ın Kemal adına Bülent'i ameliyata sokmuş olması, üstüne üstük bir de genç hastanın ilaç tedavisi ile kurtulabilecekken ölmuş olmasıydı.
"YALÇIN"
Kemal çok sinirlenmişti ve artık dayanamıyordu. Gözleri Mine'yi aradı, bu tür durumlarda Mine onu sakinleştirirdi çünkü. Öfkesi kat kat artıyordu. Yalçın arkasına döndükten sonra Kemal Yalçın'a sert bir yumruk attı. Yalçın afalladı, üzerini düzeltti ve Kemal'e bağırmaya başladı.
"Ne yaptığını sanıyorsun sen Kemal?"
"Hala anlamamazlıktan geliyorsun ya SEN NE CÜRRETLE BENİM ADIMA BAŞKA BİR CERRAHI AMELİYATA SOKARSIN YA? ONU GEÇTİM, ÇOCUK DAHA ÇOK GENÇTİ GİTAR ÇALIYORDU BANA DEDİ Kİ ABİ KONSERİM VAR SENDE GELİR MİSİN BENDE TABİ GELİRİM DEDİM ŞİMDİ AİLESİNE NE DİYECEKSİN?"
"Onun doktoru sendin ve sen onu ameliyat ettin, açıklamayı da sen yapacaksın"
Kemal artık dayanamıyordu, gözlerinden yaşlar süzülmeye başlamıştı.
"SEN NE SAÇMALIYORSUN YA TABİ İLAÇ TEDAVİSİ KÂRLI DEĞİLDİ ÇOCUĞUN AİLESİ DE OLDUKÇA ZENGİN HASTANIN NASIL MADDÎ KAZANÇ İÇİN KULLANIRSIN YA? O YÜZDEN AMELİYAT YAPTIRDIN DEĞİL Mİ?"
"Sen bunu daha ilk ameliyatın mı sanıyorsun, kaç kişi daha senin adına ameliyata girdi. Haberin bile yok. İçlerinde Mine de var, ona göre düşün. Eğer hastaya gidip açıklama yapmazsan ve sonrasında hastaneyi terk etmezsen senin adına ameliyata giren herkesin başı yanar. Mine de dahil."
"NE KADAR ALÇAK BİR ADAMSIN YA"
Kemal bu haksızlığa daha fazla katlanamazdı. Hızlı adımlarla odasına gidip eşyalarını topladı. İstifasını da yazıp Gümüşok'dan ayrıldı.
Mine bu olaylardan habersiz ameliyattan çıkmıştı. Hemşirelerin hararetli bir şekilde konuştuklarını görünce yanlarına gitti.
"Hayırdır kızlar, dedikodu mu var?"
"Kemal hoca gitmiş"
Mine o an bunun bir kabus olduğunu düşündü. Kemal ile evleneceklerdi çünkü, nikah tarihi bile almışlardı. Bu kötü bir kâbustan başka bir şey olamaz diye düşündü. Hemen oradan uzaklaştı. Kalbi çok hızlı atıyordu. Üzüntü, öfke, nefret hepsini bir arada yaşıyordu şu an. Ne hissetmesi gerektiğini bile bilmiyordu. Sinirlenmeli miydi? Üzülmeli miydi? Hızlı adımlarla lavaboya gitti. Midesi bulanıyordu. Başı da dönüyordu.
Gözyaşlarını serbest bıraktı. Sesi kısılana kadar bağırmak istiyordu. Karnına bir ağrı girmişti. Yemyeşik gözleri ağlamaktan kıpkırmızı olmuştu. Mesaisinin bitmesine ne kadar vardı bilmiyordu ama hastaneden uzaklaşmak istedi. Çantasını aldı, montunu giydi ve sahile gitti.
Deniz her zaman Mine'ye iyi gelmişti. Ailesinin ölümünden sonra en büyük darbe Kemal'in gidişi olmuştu. Üzücü durumlarda hemen uçsuz bucaksız denize sığınırdı. Dalgaların sesi Mine'ye iyi geliyordu. Ağlaması durmuştu ama içindeki hüzün,öfke,nefret birleşimi duygusu hâlâ geçmemişti.