İyi okumalar. Yorumlarınızı bekliyorumm.
Madrigal-dip
Kemal Mine ile beraber yeşil ağaçların altında el ele dolaşıyordu. Mine bembeyaz bir elbise giymişti. Sarı, uzun saçlarını açık bırakmıştı. Orman rengi gözleri parlıyordu. İkisi de çok mutluydu.
"Kemal"
"Efendim Mine"
Mine çantasından bir fotoğraf çıkarttı.
"Hamileyim"
"Ne?"
Kemal mutluluktan ağlamaya başlamıştı. Mine'ye sımsıkı sarıldı.
"Ben baba mı olacağım şimdi?"
"Yok Kemal teyze olacaksın."
Kemal ve Mine kahkaha attılar. Kahkahaları bir sesle bölündü. Mine'nin bembeyaz elbisesi kanlar içinde kırmızıya dönmüştü. Mine, vurulmuştu.
"MİNE!"
"Kemal..."
"Mine Mine Mine..."
Kemal yere eğildi ve Mine'nin kafasını dizlerine yatırdı. Mine zorlukla konuşuyordu.
"Kemal seni çok seviyorum, bunu asla unutma olur mu?"
dedikten sonra gözünden bir damla yaş damladı kadının. Kemal ağlıyordu.
"Mine bırakma beni ne olursun"
Mine son kez hafif bir tebessüm etti ve gözlerini kapattı. Kemal kafasını gökyüzüne doğru çevirdi ve güçlü bir şekilde bağırdı.
"MİNE"
Hakan gördüğü rüyanın etkisi ile boncuk boncuk terlemişti. Anında yatağından fırladı.
"MİNE"
Hızlı hızlı nefes alıp veriyordu. Kalbi ağrıyordu. Saate bakmak için telefonunu açtı. Ekranın parlaklığı onu rahatsız etmişti. Eli ile gözlerini ovuşturdu.
05.39
Hakan çok garip hissediyordu. Rüyası, Mine'yi kaybetme duygusu onu bitiriyordu. Bebek de vardı sahi. İçi bir garip olmuştu. Kafasının içinde sesler yankılanıyordu. Sanki bu düşünceler onu boğmaya çalışıyordu. Gittikçe nefesi daralıyordu.
"Kurtaramadın"
"Yapamadın"
"Çocuğunu da Mine'yi de kurtaramadın, öldürdün onları"
Beynindeki sesler onu ele geçiriyordu. Karşılık vermek ister gibi kendisi ile konuşuyordu.
"Hayır, hayır yapmadım ben öyle bir şey. Ölmediler ki. Ben yapmam, yapamam."